RTEÜ’nün Araştırmasından Çernobil’e Aklama Çıktı…

Haber Merkezi

Çernobil’de 1986’da meydana gelen nükleer santral kazasının ardından bölgemize de yayılan radyasyon bulutlarının bugüne kadar birçok kanser hastalığına neden olduğu, bölgemizde yaşanan kanser vakalarıyla açıkça ortadayken; yıllardır resmi kaynaklarca yapılan araştırma vs çalışmalarla Çernobil ve radyasyonun etkileri aklanmaya çalışıldı.

TBMM’de neredeyse her siyasi iktidar döneminde yapılan araştırmalarda da aynı sonuç ortaya konurken; son aklama olayı ise bu kez Rize’den, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden geldi.

2 Yıllık Çalışma
RTEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Atom ve Molekül Fiziği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Baltaş başkanlığında, Doğu Karadeniz’in 4 ilinde 12 noktada 2 yıl boyunca sürdürülen, ‘Deniz ortamında radyoaktivite kirliliği’ araştırmasının tamamlandığı bildirildi.

Çalışma sonunda hazırlanan rapora göre, D.Karadeniz deniz ortamındaki radyoaktivite değerlerinin uluslararası limit değerlerinin altında olduğu ve halk sağlığı açısından herhangi bir risk taşımadığı kaydedildi.

Rapordaki en ilginç nokta ise, rastlanılan düşük değerli radyoaktivitenin Çernobil kaynaklı olmadığına yer verilmesi oldu.

Deniz Çöpçüsü Midye
Rize, Trabzon, Giresun ve Artvin’de kıyı boyunca radyoaktivite kirliği tespiti için 2 yıl boyunca TÜBİTAK destekli çalışma yapıldığı, 12 noktada sürdürülen çalışma ile 4 mevsimde sediment, midye ve deniz suyu örnekleri alındığını ifade eden Prof. Dr. Baltaş, “Bu çalışmada midye örnekleme sonucunda radyoaktivite seviyelerini belirledik ve ileriki yıllarda yapılacak çalışma için veri tabanı oluşturduk. Midye, bütün denizlerde kirliliği bünyesinde barındıran ‘denizin çöpçüsü’ olarak bilinen canlıdır. Bu canlıda radyoaktivite değerini belirleyerek deniz ortamının radyoaktif ve ağır metal açısından kirlilik derecesini gösterge olarak kabul ediyoruz. Referans canlı olarak aldığımız midyede kirlilik yoksa diğer deniz ürünlerin de olmadığını çok rahat bir şekilde söyleyebiliyoruz. Çernobil nükleer kazası sonrası çok etkilendiği ifade edilen bu bölgeyi özellikle seçtik” dedi.

Çernobil Masummuş!
Deniz ortamındaki radyoaktivitenin uluslararası limitin çok altında kaldığını ifade eden Baltaş, “Bunu bilimsel olarak söylüyoruz. Halk arasında radyasyonun nedeni Çernobil olarak gösteriliyor. Bu yanlış. Radyasyon yaşadığımız çevrenin bir parçası. Soluduğumuz havadan, yiyeceklerden, yaşadığımız evlerin yapı malzemesinden bile radyasyona maruz kalabiliyoruz. Belirlenen radyoaktiviteye bağlı kanserojen risk değerlerinin uluslararası limit değerlerinden çok düşük ve halk sağlığı açısından her hangi bir risk taşımadığı belirlendi. İnsanlar artık kulaktan duyma değil bilimsel anlamda çalışmalara önem vermeli” diye konuştu.

Radyoaktivite Riski Yok!
 Çernobil’den sonra atmosfere yayılan radyoaktif çekirdek olan sezyum maddesini de araştırdıklarını ifade eden Baltaş, “Sezyum değeri ölçümleri çok düşük çıktı. Çernobil’den sonra atmosfere karışan sezyum maddesi hava akımı nedeniyle Avrupa’ya yayıldı. Bulut hareketlerine ilişkin Çernobil’deki müzede hazırlanan animasyonda bu durum açık olarak görülüyor. Bu durum bizim ölçümlerle de örtüşüyor. Ölçümünü yaptığımız değerler radyoaktivite açsından her hangi bir sağlık riski taşımıyor” şeklinde ifadeler kullandı.

Baltaş ayrıca, Karadeniz’deki deniz canlılarında radyoaktivitenin yok denecek kadar düşük seviyede olduğunu da sözlerine ekledi.