SEYH BEDRETTİN VE GÜNÜMÜZ “AYDIN”LARI

Yıllardır. Özellikle de son yıllarda tv açık oturum ve tartışmalarında, gazetelerin köşe yazılarında hep ” ulusal Çıkarlarımız”dan söz edilir.
En sağında en soluna, liberalinden muhafazakârına, dincisinden Ateist ine kadar herkes, son noktada “ulusal çıkarımız”a dayandırıyor sözünü.

Devlet denen olgu insan beynini, düşünme biçimini öylesine kusatmış ki; kimse insanlığın çıkarı, doğanın, doğada var olan, yaşayan hayvanların, ağacın, otun, börtü böceğin çıkarından, onların geleceğinden söz etmiyor. Hatta diğer uluslar karşısında, diğer coğrafyada yaşayan, doğa ve canlılar karşısında ; kendi ulusunun çıkarlarını ön planda tutmayı, savunmayı bir meziyet sanıyor. Dünyayı bir bütün olarak, düşüncelerin de, söylemlerin de bile kucaklayamıyor. “Doğanın çıkarı, insanlığın çıkarı” demiyor. Diyemiyor.

Altı yüz yıl önce ” Mademki bizler tanrının kullarıyız. Mademki bizi de dünyayayı da tanrı yarattı. Öyleyse tanrının eşit mirasçılarıyız. Yarın yanağından gayri her şey ortaktır.” Diyen Şeyh Bedrettin’in bu sözlerini düşünüyorum. Birde kendini Bilim insanı, Aydın, Prof, Doçent, Hukukçu vb. Olarak tanimlayanlara bakıyorum. Bu bol etiketli zatların aradaki altı yüz yıla rağmen, ne kadar geri olduklarını bariz biçimde; acıyla görüyorum.
Bu zatlar dönüp altı yüz yıl önce bunları söyleyen, Şeyh Bedrettin’e baksalar kendi geriliklerini görürler mi? Altı yüz yıl sonra bile onun ulaştığı evrenselliğe ulaşamadıklarını görürler mi?
GÖRÜRLER Mİ?
HİÇ SANMAM.

Hasan Kaplan