65791

 Asil Çelik işyerinin ardından EMİS’e bağlı fabrikalardaki grevler de Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklandı. Grev yasaklamaları ile ilgili olarak DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkanımız Kani Beko’nun açıklamasını bir kere daha sizlerle paylaşıyoruz. Bu vesileyle işçi sınıfını grev yasaklarına ve grev yasakçılarına hayır demeye çağırıyoruz.

Birleşik Metal-İş’in başlatmak üzere olduğu grev, bir kez daha gece yarısı alınan Bakanlar Kurulu kararıyla 60 gün ertelendi.

Adına “erteleme” dense de bu kararın fiilen yasaklama anlamına gelen bir hak gaspı olduğu bilinmektedir.

Grev hakkı gibi evrensel bir hakkın, “milli güvenliği bozma” gibi soyut ve keyfi bir gerekçe ile gasp edilmesi hükümet tarafından bir gelenek haline getirilmiştir.

Türkiye’de grev hakkı fiilen yok edilmiştir. 12 Eylül darbecileri, grev hakkını sadece toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık olması halinde tanımış ve bunun dışındaki tüm grev türlerini yasaklamıştı. AKP iktidarı ise 12 Eylül darbecilerinin yasaklarına sık ve keyfi bir biçimde başvurarak toplu sözleşme uyuşmazlıklarında grev hakkının kullanılmasını Bakanlar Kurulu kararları ile engellemektedir.

2003 ve 2004’te lastik ve cam, 2005’te maden, 2014’te cam ve maden, 2015’te metal ve bugün yine metal işkolundaki grevleri engellemeye yönelik kararlara imza atan AKP iktidarı, işçi sınıfının bu hakkını tamamen ilga etmektedir.

Keyfi olarak her etkili grevi durdurmak için ezbere kullanılan,  karar metinlerine kopyalanıp yapıştırılan “milli güvenlik” gerekçesinin işçi sınıfı için hiçbir inandırıcılığı yoktur!

Ülkeyi yönetenler için işçilerin kitlesel ölümü değil kitlesel grevi “güvenlik” sorunudur. Türkiye’de sadece geçen yıl 1970 işçi çalışırken ölmüştür. AKP döneminde 17 binin üzerinde işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. 15 yıldır bu ölümler sürerken ne TBMM ne de Bakanlar Kurulu gece yarısı apar topar karar almıştır. Anlaşılan o ki bugünlerde çokça andıkları “millet” milyonlarca işçi ve ailelerinden değil bir avuç sermayedardan oluşmaktadır.

hayır-1024x577