CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, anayasa değişikliği halk oylamasıyla ilgili, “Bu şekliyle kesinleşince meri olabilir, yürürlüğe girebilir ama hiçbir zaman meşru olmayacaktır. İşte bu sebeple sonuçlar henüz kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanarak, meşru olmayan bu uygulamaya yine hukuk yoluyla son vermek üzere YSK’ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz. Gelinen bu tabloda halk oylamasının meşruiyetini sağlayacak tek şey bu oylamanın iptalidir.” dedi.

Tezcan, CHP’li milletvekilleriyle halk oylamasının iptali istemli dilekçeyi Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) verdi.

Çıkışta basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Tezcan, anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin kampanya dönemi boyunca milletin iradesinin hakim olması için sonuna kadar çaba gösterdiklerini söyledi.

Tezcan, yürüttükleri kampanyanın bir siyasi parti kampanyası olmadığını, bunu ülkenin, milletin sorunu olarak gördüklerini ve hep beraber ülkenin bu sorununu, parti angajmanlarından ayırmış biçimde sandığa gidip millet iradesini hakim kılarak çözmek istediklerini belirtti.

Kampanya sürecinin başından sonuna olağanüstü hal yönetimi şartları altında, “hayır” propagandasının yasak, “evet” propagandasının serbest olduğu bir ortamda yapıldığını ileri süren Tezcan, “Evet’ kampanyası, bir devlet kampanyasına, ’hayır’ kampanyası ise bir millet kampanyasına dönüştü. Pazar günü milletimiz oyunu kullandı ve bütün kamu vicdanı biliyor ki millet kampanyası aslında devlet kampanyasına galip gelmiştir. Sandıkta ’hayır’ diyenlerin galip olduğunu bütün temiz vicdanlar hissediyor, söyleyemeseler bile.” diye konuştu.

Tezcan, kampanya dönemi boyunca uygulanan hukuksuzlukların, kampanyadan sonraki oy kullanma günü ve sayım anında da devam ettiğini savunarak, “Devlet kampanyasını yürütenler baskı ve tehditle alamadıkları sonucu en son oy kullanma ve sayım döküm esnasında YSK’yı devreye sokarak alma yoluna gitmiştir. Bu seçim, tarihimize bir yeni seçim türünü daha eklemiştir. O seçim türü de mühürsüz seçim olarak anılacaktır. Tarihimizde sopalı seçimleri görmüştük. Bu seçim ne yazık ki meşruiyeti olmayan bir mühürsüz seçime dönüşmüştür.” ifadelerini kullandı.

ŞU ANA KADAR İLAN EDİLEN SONUÇLAR GAYRI MEŞRUDUR

Halk oylamasının şu ana kadar ilan edilen sonuçlarının meşru olmadığını iddia eden Tezcan, “Bu şekliyle kesinleşince meri olabilir, yürürlüğe girebilir ama hiçbir zaman meşru olmayacaktır. İşte bu sebeple sonuçlar henüz kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanarak, meşru olmayan bu uygulamaya yine hukuk yoluyla son vermek üzere YSK’ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz. Gelinen bu tabloda halk oylamasının meşruiyetini sağlayacak tek şey bu oylamanın iptalidir.” dedi.

Bülent Tezcan, kanunun, sahteciliği, hileli oyların sandığa girmesini önlemek için oy pusulası ve zarflarında sandık kurulu mührünün bulunmasını öngördüğünü vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Sahte oy demek sadece filigransız oy demek değildir, sahte oy demek, dışarıdaki matbaalarda basılan oy demek değildir. YSK’nın ve sandık kurulunun denetiminden geçmeyip bir şekilde dışarı gönderilen, temin edilen ve temin edilip dışarıda üretilen oylar da seçim hukuku anlamında sahte oydur. Bu halk oylamasında bundan önceki hiçbir seçimde görmediğimiz yaygınlıkta sabah sandık kurullarına teslim edilen paketlerde eksik oylar çıkmıştır. Bu eksik oyları haber alır almaz sabahın 08.00’inden itibaren YSK ile temas ettiğimizde bize paketleme hatası olduğu ifade edilmiştir. Paketleme hatasının başka bir paketleme organizasyonunun parçası olduğu sonradan ortaya çıkmıştır.

O sabah, bugüne kadar hiçbir seçimde yaşanmayan eksik oylar önceden paketlerin içerisinden çalınmış, sonra dışarıda üretilmiş ve ondan sonra sandık başında üretilmediği için sandık kurulu ya da ilçe seçim kurulu mühürleri vurulamadan sandıklara sokulmaya çalışılmıştır.”

Sayım devam ederken sandıklara müdahale edilerek, mühürsüz oy pusulaları geçerli kılınmak suretiyle oy hırsızlığına yönelik organizasyonun tamamlandığını savunan Tezcan, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu oy hırsızlığı organizasyonudur, bu milli irade hırsızlığı organizasyonudur. Buna bilerek ya da bilinmeyerek iştirak edilmiştir. Biz bununla meşgul değiliz. Meşgul olduğumuz şey, seçimler yargı gözetim ve denetimi altında yapılacaksa, yargı gözetim ve denetim altında yapılan seçimlerde YSK’nın görevi kanuna uygun olarak seçimleri yürütmektir. Ancak görüyoruz ki bu seçim sürecinde özellikle mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasının kabul edilmesi açıkça seçimlere hile karıştırılmasının ve milli irade gasbının, seçim sahteciliğinin önünü açmıştır.

YSK’nın, AK Parti temsilcisinin müracaatı üzerine verdiği bir kararla, bu önlem bizatihi YSK tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Bu seçimin meşruiyeti tartışmalıdır, artık meşruiyeti kalmamıştır. Görüntülerden gördüğünüz üzere mühürsüz oy pusulalarına daha sonradan sandık kurulları, sandık başkanları tarafından mühür vurulduğu gibi aradan geçen 2 gün içerisinde oyların muhafaza edildiği ilçe seçim kurullarında torbalara ne ölçüde müdahale edilip edilmediğini de bilmiyoruz. Bütün bu organizasyonun torbaların içerisine müdahale edeceğinden hiç şüphe duymuyoruz.”

KAÇ MÜHÜRSÜZ OY PUSULASI OLDUĞUNU BİLMEK MÜMKÜN DEĞİL

Türkiye’de kaç tane mühürsüz oy pusulası olduğunu bilmenin mümkün olmadığını, sayım sırasında mühürlü ve mühürsüz oy pusulalarının hepsinin geçerli oy sayılarak torbalara konulduğunu ifade eden Tezcan, “Bu seçimin sayımları yenileyerek düzelmesi mümkün değil. Yapılması gereken, meşruiyetini yitiren bu halk oylamasının iptal edilmesidir. Bunun dışındaki bir yol kamu vicdanını rahatlatmayacak.” açıklamasını yaptı.

CHP’nin millet iradesine sonuna kadar saygılı olduğunu vurgulayan Bülent Tezcan, YSK’ya yaptıkları itirazın da millet iradesine saygının bir göstergesi olduğunu, millet iradesinin gasp edilmesine engel olmak için hukukun ve demokrasinin tanıdığı yollarla mücadele edeceklerini söyledi.

Tezcan, “YSK’nın seçim güvenliğini ortadan kaldırmanın aracı durumuna düştüğünü” savundu.

Halk oylamasında açık oy, gizli sayım esasının uygulandığını iddia eden Tezcan, YSK’yı halk oylamasının yapıldığı gün saat 17.21’de sandık kurullarına “gizli sayıma değil, açık sayıma özen gösterilmesi” uyarısında bulunduğunun altını çizdi.

CHP’li Tezcan, “Saat 17.21, Doğu illerinde sandıkların açılmasından 1,5 saat sonradır, sayımın bittiği tarihtir. Batı illerinde sandıkların açılmasından sonraki yarım saatin geçtiği süredir, yani birilerinin tabiriyle atı alanın Üsküdar’ı geçirildiği süredir o süre. YSK bütün bu uygulamalarıyla demiştir ki ’Bizi buraya gönderen irade bunu istiyor.’ demiştir. Ama biz de diyoruz ki ’Sizi buraya gönderen iradenin değil, milletin iradesinin hakim olacağı bir Türkiye istiyoruz ve onu da sağlayacağız.” diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’na sunduğu 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylamasının tam kanunsuzluk nedeni ile iptali talepli dilekçesi şöyle:

YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞINA

                ANKARA

 

İTİRAZ EDEN          : Cumhuriyet Halk Partisi adına

1) Genel Başkan Yardımcısı Bülent TEZCAN

2) YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi YAKUPOĞLU

3) Anadolu Bulvarı No: 12 Söğütözü ANKARA

 

KONU  : 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylamasının tam kanunsuzluk nedeni ile iptali taleplidir.

 

AÇIKLAMALAR

 

Yüksek Seçim Kurulu, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa Değişikliği Halkoylamasında doğu illerindeki sandıklar açılıp oy sayım döküm işlemleri devam ederken Adalet ve Kalkınma Partisi Temsilcisi Recep ÖZEL’in talebi üzerine sandık kurulu mührü olmayan oy pusulalarının ve zarfların geçerli sayılmasına karar vermiştir.

YSK, benzer kararların geçmişte de verildiğini, mühür basma görevinin sandık kurullarında olduğunu ve bu görevin yapılmamasından seçmenin sorumlu tutulamayacağını belirterek seçme hakkına üstünlük tanınması gerektiğini gerekçe kılmıştır. Ayrıca oy pusulasının sahteliği kanıtlanmadıkça mühürsüz oy pusulalarının tamamının geçerli olacağını belirtmiştir.

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 77. maddesinde, sandık kuruluna oy pusulasının arkasını ve zarfları mühürleme görevi verilmiştir. Aynı Kanunun 98. maddesi mühürsüz oy zarflarının, 101. maddesi ise mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olacağını düzenlemiştir. Kanun koyucu sahtecilik ve hileyi önlemek için seçim güvenliğini her şeyden üstün görmüştür.

Bunun yanında YSK, 135 sayılı Genelgesinin 41 ve 43. maddelerinde oy pusulaları ve zarflarının, sandık kurulu tarafından mühürlenmemesi halinde geçersiz olacaklarını açık olarak -son üç seçimde olduğu gibi- düzenlemiştir.

1) Yüksek Seçim Kurulunun kararı Kanun ve Genelge hükümlerine açıkça aykırıdır

Yukarıda anılan Kanun ve Genelge hükümleri, halkoylamasının işleyişini belirlemektedir. Tüm siyasi partiler, bu hükümler çerçevesinde kendi sandık kurulu başkan ve üyelerine, müşahitlerine, bina sorumlularına, hukukçularına ve üyelerine mühürsüz oy pusulası ve zarflarının geçersiz olacağı eğitimini vermiştir. YSK da gerek sandık başkanlarına gerekse üyelerine verilen eğitimlerde bu konuyu önemle vurgulamıştır.

Ayrıca 16 Nisan 2017 oy verme günü YSK tarafından sandık başkanlarına saat 05.58’de gönderilen ilk kısa mesaj Oy zarfı ile birleşik oy pusulalarını sayıp, tutanak defterine geçiriniz. Oy pusulalarının arka tarafını ve oy zarflarını sandık kurulu mührü ile mühürleyiniz.” talimatıdır. Henüz oylama devam ederken, Kurulca alınan 559 sayılı kararda “Oy pusulalarının sandık kurulu mührü ile mühürlenmesinin amacı, oylamada sahte oy pusulası kullanımını engellemek için olup, bu amacı gerçekleştirmeye yönelik mührün sandık kurulu tarafından sehven oy pusulasının ön yüzüne basılmış olması veya arka yüzüne basılmış olmakla birlikte mürekkep fazlalığı nedeniyle ön yüzüne yansımış olması, oy pusulasının geçersiz sayılmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.”  denmiştir.

Aynı gün, doğu illerindeki sandıklar açıldıktan sonra, Kurul tarafından Adalet ve Kalkınma Partisinin talebi üzerine, oy sayım döküm işlemi devam ederken verilen, mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli olacağı şeklindeki karar, 298 sayılı Kanunun 77, 98 ve 101. Maddeleri; 135 sayılı Genelgenin 41 ve 43 maddeleri ile gün içinde YSK tarafından alınan tedbir ve diğer karara aykırıdır. YSK, Kanunun amir hükmü, kendi hazırladığı genelgesi ve aynı gün içindeki önceki uygulamasıyla çelişmiştir.

YSK, bu kararla oy sayım döküm işlemi başladıktan sonra kural değiştirmiş;  kendisini kanun koyucu yerine koyarak yasama yetkisi kullanmıştır.

2) Karar önceki kararlarla benzer nitelikte değildir

Kurulun karar gerekçesinde ve kamuoyuna yapılan açıklamada, söz konusu kararın yeni olmadığı, Kurulun geçmişte de benzer kararlar aldığı hususu yer almıştır. Halbuki kararın alınış zamanı, etkisi ve sonuçları göz önünde bulundurulduğunda bu kararın önceki alınan kararlarla aynı nitelikte olmadığı, 2014 kararının ise aksi yönde olduğu aşikardır.

YSK’nın 04/04/2014 tarih ve 1439 sayılı kararında: “298 Sayılı Kanunun 101/3 ve 138 Sayılı Genelgenin 44/B-3 maddesinde, arkasında sandık kurulu mührü olmayan birleşik oy pusulalarının geçerli olmayacağının açık bir şekilde düzenlendiği” gerekçesi ile bu pusulaları geçerli sayan Antalya İl Seçim Kurulu kararını kaldırılmasına karar verilmiştir. Sandık kurulu mührünün bulunup bulunmaması ile ilgili verilen son kararlar, bu tür oy pusulaları ve zarfların geçersiz sayılması gerektiği yönündedir. Seçim yargısının, her bir olay için aynı kuralı farklı şekilde değerlendirmesi, oy kullanan seçmenin güven duygusunu sarsacak niteliktedir. Seçmen, oy kullanma yönteminin ve kurul uygulamalarının her dönemde değişiklik gösterdiği bir ortamda oyunun hesaba katılması konusunda güven duygusunu kaybeder. Vatandaşlar ve siyasi partiler, halkoylamasına giderken kararların bu şekilde olduğu fikri ile hareket etmişlerdir. Her seçimde aynı konuda farklı bir karar alınmasının izahı olamaz.

Oylama günü karar, somut bir olay üzerine YSK önüne gelmiş bir itirazla ilgili olarak alınmamış, AKP Temsilcisinin, itiraz niteliğini taşımayan soyut bir iddiası/talebi üzerine alınmıştır. YSK’nın, somut uyuşmazlık olmaksızın yapılan başvurularda görüş vermeme yönündeki ilkesi bilinmektedir ve buna ilişkin onlarca kararı bulunmaktadır. Söz konusu karar açıkça, somut bir iddia olmaksızın soyut bir talep üzerine talimat verilmesi niteliğindedir ve bu itibarla dayanılan önceki kararlardan farklıdır. YSK’nın bu nitelikte daha önce aldığı hiçbir kararı yoktur.

Aynı zamanda alınan bu karar yargısal bir karar değil bir talimattır. Oylama devam ederken talep üzerine verilen bir talimatın karar niteliği bulunmamaktadır. Yüksek Seçim Kurulu’nun bu talimatı 298 sayılı yasaya açıkça aykırıdır.

Daha önceki seçimlerde alınan bu konudaki kararlar, sandık kurullarının sayım döküm işlemlerini bitirmesi ve tutanakları bağlaması sonrası, tutanaklara ve kurulların kararlarına karşı yapılan itirazlar sonrası alınmış kararlardır. YSK eski uygulamalarında bitmiş bir sayım döküm sonrası, sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarının ve il seçim kurullarının kararlarını etkilemeyecek şekilde, bu kurulların kararlarını itirazen sonuca bağlarken karar vermiştir. YSK’nın oylama günü verdiği karar ise sandık kurullarının uygulamalarına doğrudan müdahale niteliğindedir. Haliyle veriliş şekli ve aşağıda anlatılacak sonuçları bakımından bu karar, önceki kararlardan farklıdır.

3) Alınan karar ile itiraz hakkı kısıtlanmıştır

Bu kararın bir sonucu olarak da; sandık kurulları, sandık kurulu mührü olmayan oy pusulalarını ve zarfları, hakkında geçerli geçersiz tartışması yapmadan geçerli kabul edip oy torbasına koymuşlardır. Pusula ve zarflarla ilgili tutanaklara kayıt geçilememiş, bu hususta yapılan şikayetler dahi tutanak defterine geçirilmemiştir. Dolayısıyla tüm seçim çevrelerinde kaç tane oy pusulasının mühürsüz olduğu tespit edilmediği gibi tespit edilmesi imkanı da ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda küçük bir farkla sonuçlanan seçim sonucuna, mühürsüz oy pusulalarının geçersiz sayılmaları halinde etki edip etmediğinin denetlenmesi imkanı fiilen ve hukuken ortadan kaldırılmıştır.

Verilen karar, seçim sonucunun denetlenmesi imkanını ortadan kaldırmıştır. Evet ve Hayır oyları arasındaki farkın altında veya üstünde mühürsüz oy pusulası olup olmadığı tespit edilemediği sürece seçim sonucunun denetlenmesi mümkün olmadığından halk oylamasının güvenilirliğinden de söz edilemez. Şu anda dahi geçersiz oy sayısı 846.000 civarındadır. Kurul, bu kararı oy kullanma anında almamış ve seçimin akışına müdahale etmemiş olsaydı; sandık kurullarının geçerli geçersiz tespitini itiraz yolları ile inceleseydi, aradaki farkın seçim sonucunu etkileyecek nitelikte olup olmadığı da ortaya çıkacaktı. YSK, bu değerlendirmenin yapılmasını engelleyerek halkoylamasının sonucuna doğrudan etki etmiştir. Bu durumda geçerli geçersiz denetiminin yapılamamasının en önemli sonucu, bu durumun siyasi partilerin geçerli ve geçersiz oylara ilişkin itirazda bulunmasının önüne geçilmesine neden olmasıdır. Zira siyasi partiler hangi oylara itirazda bulunacağını öğrenme imkanını kaybetmiştir. Ortada Anayasal bir ihlal bulunmaktadır.

4) Sahteliğin ispatı imkanı ortadan kalkmış, sahte oy pusulası kullanıldığı şüphesi artmıştır

Sahteliğin ispatı konusunda en önemli husus sandık kurulu mührüdür.  Bu konudaki ispat yolu YSK kararı ile ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’nin birçok yerinde, oy torbalarından eksik oy pusulası ve zarf çıkmıştır. Bu yaygın usulsüzlük, YSK tarafından paketleme hatası olarak açıklanmıştır. Oysa bundan önceki seçimlerin hiçbirine bu ölçüde yaygın eksik oy pusulası gönderilmesi söz konusu olmamıştır. Seçim kurulu ve sandık kurulu mührü olmayan zarf ve sandık kurulu mührü olmayan oy pusulalarının geçersiz olması, oyların çalınarak dışarıda hazırlanıp sandığa girmesini engelleyecek bir önlemdir. YSK kararı ile mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli sayılması bu önlemi etkisiz hale getirmiştir. Bu husus, sabah oy kullanma başlamadan önce sandık kurullarına yaygın şekilde eksik oy pusulası ve zarf gönderilmesi ile birlikte ele alındığında, organize olarak filigranlı oyların önceden çalınıp sonradan sandığa sokulduğunun kanıtı olmuştur.

5) Karar, Anayasa’da güvence altında bulan temel hakların ihlali niteliğindedir

Yukarıda da belirtildiği üzere, Yüksek Seçim Kurulu’nun anılan kararı, seçim hukukunun temel ilke ve kurallarına aykırı olmasının yanı sıra, sandık kurullarında üyesi bulunan siyasî partilerin, mühürsüz oy pusulalarının ve mühürsüz zarfların geçersizliğine ilişkin itiraz haklarının da ellerinden alınmasına yol açmış bulunmaktadır. Zira anılan karar neticesinde, geçersiz oyların tespiti ile tutanağa geçirilmeleri mümkün olmamış; bunun sonucu olarak da, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu oyların tespiti ve geçersizliğine ilişkin olarak Yüksek Seçim Kurulu’na yargısal anlamda “etkili bir başvuru yapma hakkı” ortadan kaldırılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, söz konusu usulsüzlükle ilgili olarak; bağımsız, etkili, temel hak ve özgürlüklerin çiğnendiğini belirlememe ve buna son verme gücüne sahip bir ulusal makama başvurma hakkını fiilen ortadan kaldıran bu durumun ise, Anayasa’nın 40. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. maddesinde düzenlenen güvencelerin ihlâli anlamına geleceği açıktır.

Dahası, bu durumun Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddelerinde düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkı”nın da, söz konusu itirazın incelenmesi amacıyla bağımsız ve tarafsız bir yargı organına erişim hakkı yönünden ihlâli anlamına geldiğini belirtmek gerekmektedir. Bütün bunların ise, yine Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan ve bizzat bir temel hak niteliği taşımanın ötesinde, diğer tüm temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olan “Hak Arama Özgürlüğü”nün de bir bütün olarak ihlâli sonucuna yol açtığını ifade etmek lazımdır.

6) 16 Nisan 2017 Halkoylaması açık oy gizli sayım esasına göre yapılmıştır

İçişleri Bakanının 10 Nisan 2017 tarihli, sayım döküm işlemleri esnasında sadece görevlilerin sandık başında bulunması ve seçmenlerin sandık alanına sokulmayacağı yönünde önlemler alınacağına ilişkin açıklaması sonrası konu, temsilcimizce kurulun gündemine sunulmuştur. Yine vali, kaymakam ve güvenlik güçlerinin birçok ilimizde seçmenleri açık oylamaya zorladığı, teşvik ettiği, tahrik ettiğine dair tarafımıza birçok şikayet gelmiştir. Bu konuda da Yüksek Seçim Kuruluna ve ilçe seçim kurullarına bildirimde bulunulmuş ve gerekli önlemlerin alınması istenmiştir. Oylamadan bir gün önce, seçmenlerin açık oy kullanmaya zorlanacağını bildiren ve buna karşı önlem alınması talepli dilekçemiz YSK’ya iletilmiştir.  Oy kullanma anında da Erzurum İli Karayazı İlçesinde seçmenlere baskı yapıldığını bildiren ve tedbir alınması talebini içeren dilekçemiz YSK’ya gönderilmiştir. (Ek: Açık oy kullanılacağını ve seçmenlere baskı yapılacağını bildirir dilekçe örnekleri)

Bu konulardaki uyarılarımız ve tedbir alınması taleplerimize karşın YSK tarafından konu geçiştirilmiş ve önceden herhangi bir önlem alınmamıştır. YSK, kamu otoritesinin seçimlere müdahalesine engel olmamıştır.

Öte yandan oylama günü boyunca özellikle doğu illerinde açık oy kullanıldığı ve sayım döküm esnasında oy kullanılan binalara seçmenlerin alınmadığı şikayetleri gelmeye devam etmiştir. Bu durum da YSK’ya anında dilekçe ile bildirilmiştir.

Şanlıurfa İli Eyyübiye İlçesinde 2016 numaralı sandıkta oyların açık şekilde kullanıldığına dair sosyal medyada bulunan görüntü kaydı da dikkat çekicidir. Kamu otoritesi müdahalesi nedeni ile aynı usulsüzlüğün kayıt altına alınamadığı birçok yer bulunmaktadır.

Sayım dökümün başlamasından sonra ülke çapında gizli sayım şikayetleri artarak devam etmiştir. Üstelik bu şikayetler, aynı yerlerde birden fazla kişilerce tarafımıza iletilmiştir. Gizli sayım yapıldığı şikayeti gelen 19 yer, dilekçemiz ekinde sayılmıştır. (Ek: Gizli sayım yapıldığı ihbarı alınan yerlerin bazıları)

Gizli sayım nedeni ile birçok yerde sandık kurullarınca geçersiz oyların sonradan geçerli hale getirildiği, sayım döküm sırasında seçmen iradesinin sonuçlara doğru yansıtılmadığı bilinmektedir. Mühürsüz oy pusulası konusunda seçmen iradesini gerekçe gösteren YSK, öncelikle gizli sayımı engellemek için çözmesi gereken somut olayları çözüme kavuşturmamıştır.

YSK bu konuda da önlem alma hususunda gecikmiş, doğu sandıklarının birçoğunda sayım dökümün tamamlanması ve batıda da sandıklarda sayım döküm işlemlerinin devam etmesi anı olan saat 17.21’de ısrarlı taleplerimiz sonucu kurullara, “seçmenlerin ve müşahitlerin sayım döküm işlemlerini izlemesine imkan sağlanması gerektiğine” dair bir kısa mesaj göndermiştir. Bu mesaj dahi başlı başına gizli sayımın delilidir.

YSK’nın geç ve zayıf müdahaleleri nedeniyle “Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.”

YSK’nın seçime ilişkin tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeni ile halkoylaması sonuçları şaibeli hale gelmiştir.

7) Yasak propaganda engellenmemiştir

YSK, Anayasa’nın 67. maddesindeki, seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içindeki seçimlerde uygulanmayacağına ilişkin hükmüne rağmen bir Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi ile propaganda yasaklarına uymayan televizyon kanallarınca yaptırım uygulanması maddesinin değiştirilmesini yürürlükte saymıştır. Oylama günü basın yayın organlarının yaptığı yasak propaganda faaliyetlerine ilişkin YSK’ya başvurumuz bulunmasına karşın (Ek: dilekçemiz örneği) hiçbir işlem yapılmamış, bu talebimiz karara dahi bağlanmamıştır.

YSK, oylama günü, yasak propaganda faaliyetinde bulunan televizyon kanallarının bu faaliyetini engelleme konusunda hiçbir çaba göstermemiş, konuyu görmezden gelmiştir. Seçime ilişkin her türlü tedbiri alma hakkı ve görevi olan YSK’nın görevini yerine getirilmemesinin izahı bulunmamaktadır.

8) Oylama süresince düzensizlikler önlenememiştir

135 sayılı Genelgede, Halkoylamasında yalnızca “TERCİH” mührü kullanılması hükmü bulunmasına rağmen, ülke genelinde yaygın bir biçimde oy torbalarının içinden “EVET” mührü çıkmış, seçmenler Evet ve Hayır tercihinin bulunduğu oylamada “EVET” mührü kullanmak zorunda kalmıştır. Yine oy torbalarından birçok eksik oy pusulası ve zarf çıkmıştır. Bazı sandıklarda eski oy pusulalarının kullanılması nedeni ile kahverengi kısımlarda renk farklılığı oluşmuş, seçmenler sahte oy pusulası basıldığı endişesi taşımıştır. Belki sadece bir ya da birkaç yerde olsa göz ardı edilebilecek olan bu ihlaller, tüm ülke genelinde olmuş, oylama birçok yerde durmak zorunda kalmıştır. Yüksek Seçim Kurulu, yanlış uygulamaları engellemekte gecikmiş, gün boyu oylamanın tartışmalı şekilde yapılmasına neden olmuştur.

Tüm bu usulsüzlükler yanında, başka şehirde olan seçmenler yerine oy kullanıldığı, birden fazla sandıkta oy kullanıldığı, kabine başkaları ile girilerek oy kullanıldığı, kolluk güçlerinin sandık başında sürekli bulunduğu, görüntü alınacak cihazlarla oy kabinine girildiği, Örnek 142 Belge ile sandık başına gelenlerin oy kullandığının ilçe seçim kuruluna bildirilmemesi nedeni ile bu kişilerin mükerrer oy kullandığı yönünde birçok usulsüzlük tarafımıza ihbar edilmiştir (Ek: Oylama günü usulsüzlüklerine ilişkin ihbar örnekleri). Bu konular gün boyunca sosyal medyada da sıkça yer almıştır. AKP’nin mühürsüz pusulalar konusundaki soyut başvurusu üzerine sonucu etkileyecek şekilde karar alan YSK, ülke çapında konuşulan usulsüzlüklerin hiçbirisine etkili müdahalede bulunmamıştır.

Kamuoyunda da yaygınca örnekleri görüldüğü üzere bazı sandık kurulları geçerli geçersiz tartışması içinde arkası mühürlenmemiş oy pusulalarını zarflar açıldıktan sonra mühürlemiştir. Bunun yanında ilçe seçim kuruluna teslim edilen sandık torbaları, siyasi partilerin kontrolü dışında muhafaza edilmektedir. Bu noktadan sonra mühürsüz zarf ve pusulalara mühür vurulup vurulmadığı ve torbaların içine müdahale edilip edilmediğini tespit de mümkün değildir. Bu nedenle sayım dökümün yeniden yapılması halinde, artık sağlıklı sonuç alınması mümkün olmayacaktır. Halk oylamasının iptali zorunlu hale gelmiştir.

9) Bütün bu olumsuzluklar, tam kanunsuzluk hali oluşturmaktadır. Tam kanunsuzluk nedeni ile halkoylamasının tümünün iptali gerekir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa Değişikliği Halkoylamasının tam kanunsuzluk nedeni ile iptaline karar verilmesini saygılarımızla dileriz. 18/04/2017

Ekler   :

  1. Açık oy kullanılacağını, seçmenlere baskı yapılacağını ve gizli sayım yapılacağını bildirir dilekçe örnekleri
  2. Gizli sayım yapıldığı ihbarı alınan yerlerin bazıları
  3. Yasak propaganda yapıldığını bildirir dilekçe örneği
  4. Oylama günü usulsüzlüklerine ilişkin ihbarların bazıları