“Oğul, resmini gözüme çizdim. Adını dilime yazdım. Mezarını kalbime kazdım.” Demişti Veysel’in annesi.. Veysel’de bize sesleniyor. Yoldaşlarım, arkadaşlarım, hemşehrilerim, insanca duygu taşıyan herkese sesleniyorum. Ben 24 yaşında idam edilen bir gencim. Beni idam edenler kurda kuşa yem etmeye çalışıyorlar. Yok, etmeye çalışıyorlar. Bulun beni. Yoldaşlarım, yoldaşlarım… 36 Yıl geçti, Bulun beni O yıl doğan çocuklar Anne baba oldular, O yıl dikilen ağaçlar meyveye durdu. Bilmem kaç bahar kaç kış geçti üzerinden Kaç zulüm orduları yürüdü Kaç direnişler, kaç bozgunlar oldu. Bulun beni. Birlikte yalın kılıç zulmün ortasına daldığımız yoldaşlarım, Davar güttüğüm, su içtiğim arkadaşlarım, Kardeşlerim, Analarım, Babalarım Bulun beni. Yaşamımın baharında aşık olduklarım, elini tutamadıklarım, Gözüne bakamadıklarım Bulun beni. Bulun beni yoldaşlarım, Bulun beni Arkadaşlarım Koymayın zulmün karanlığında, Koymayın bilinmezlikler de Ağaca sorun, kuşa sorun börtü böceğe sorun bulun beni. Zulmün zorbalığın taşıyıcılarından öğrenin gerekirse Korkularına sorun, İhanetlerine, öçlerine sorun. Bulun beni.

Bulun ki;

Er meydanlarınızdaki kavgalarda yine omuz omuza olalım Yine sohbetler edip hal hatır soralım. Yine gülüşelim ağız dolusu Bulun ki; Bizim Veysel Sizin Veysel olsun. Sizin Veysel Bizim Veysel olsun. 36 yıl geçti. Dile kolay 36 yıl. HAYIR’ımızı aldıkta geldik başucuna. Postmodern darbeci bozuntusu düzmece bir darbe girişimini fırsata çevirerek diktatörlüğünü iyice pekiştirmeye çalışıyor. Diktatörlüğe Hayır diyen milyonlarca insanı 16 Nisan Referandumunda binbir türlü hile ve desise ile susturmaya çalıştı. Biz biliyoruz ki HAYIR kazandı. Diktatörlüğü meşrulaştırmayacağız. Meşru olmayan sonuçları da tanımayacağız. Sevgili Yoldaşım; bize emanet ettiğin mücadele bayrağını hiç yere düşürmeden daha da yükseklere çıkaracağız. Seni andık diye, senin mezarını aradık diye hakkımızda davalar açıldı. Soruşturmalara konu olduk. Seni aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Hani senin idam edilsin talimatını vererek idamını onaylayan Faşist darbeci Kenan Evren vardı ya. Halkın vicdanında mahkum ederek mahkeme kapısına bırakmıştık ya..Hani ömür boyu hapis cezası alan, rütbeleri sökülen diktatör…hani yargıtayın kararı onaylamamak için ölmesini beklediği zorba.. öldü… Bizde teneke çalarak gömdük. Öldükten sonra Yargıtay ölümünü ve zaman aşımını gerekçe göstererek davayı bozdu. Devlet hala darbecileri, Katilleri korumaya devam ediyor. Zorbalar diktatörler ölür ama Devrimciler ölmez. Hemen yanı başımızda bir zulüm yaşanıyor. İnsanların kafaları kesiliyor, Kadınlar köle pazarlarında satılıyor, çocuklar öldürülüyor. İnsanlar akın akın yerlerinden yurtlarından ediliyor. Sokağa çıkma yasakları, OHAL ve KHK lerle yönetiliyor ülke. Bir kan deryasına dönmüş ülkemiz ve Ortadoğu coğrafyası. Halklarımız bırakın dirisini ölüsüne bile sahip çıkamaz hale gelmiş durumda. Başımızdaki diktatör bu çeteleri destekliyor. Bu çeteleri besliyor. Barındırıyor, tedavi ediyor. Silah yardımı ve lojistik destek sağlıyor. Olmadı yabancı ülke topraklarını işgal ediyor. Irak’a, Suriye’ye, Katar’a, Afganistan’a ve birçok ülkeye asker gönderiyor. Meclisten yeni savaş teskereleri çıkartıyor. Savaş çığırtkanlığı yapıyor. Dahası 12 Eylül darbecilerinin yaptığı gibi vatandaşlıktan çıkartıyor. Hatta idam tartışmalarını alevlendirerek insanları korkutup sindirmeye çalışıyor. Buna karşı çıkan bu ülkenin devrimcilerini hapislere atıyor. Gazetelerini televizyonlarını kapatıyor, Milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş milletvekillerini, Belediye Başkanlarını, gazetecilerini hapislerde çürütüyor. Ya da katliamlarda yok ediyor. En küçük hak arama eylemine dahi tahammül edemiyor. Bunlara karşı duranların arasında Veysel Güney’de vardı. Hak arayanların yanında Emekçiler ve coğrafyamızda kadim halklarımızla dayanışan, onlarla birlikte bu zulme karşı savaşan devrimcilerin arasında sen de vardın. Sen ölmedin ki.. Şimdi daha gür bir sesle bağırıyoruz. Veysel’imizi bize geri verin diye. 12 Eylül darbe yargılamaları yok sayılsın diye.. 12 Eylül anayasası tarihin çöp sepetine atılsın diye.. Vatandaşlıktan atılan tüm yoldaşlarımız geri alınsın diye…

Başta darbeciler, işkenceciler, yardım edenler, yargılayanlar olmak üzere tüm 12 Eylül kalıntıları ile hesaplaşılsın diye..Diktatörlüğe Hayır diye.. Referandum sonuçlarını tanımıyoruz diye… OHAL kaldırılsın diye…. KHKl’erle yönetmeye son diye… SAVAŞA HAYIR diye.. Barış bu coğrafyaya anasının ak sütü kadar helaldir diye. 12 Eylül hukuksuzluğu ve diktatörlük uygulamalarından vazgeçilsin. Veysel’in kaybedilen bedeni ailesine ve yoldaşlarına teslim edilsin. Veysel’i arayanları yargılamak yerine, Veysel’i katledenler ve kaybedenler yargılansın. Şu günlerde bolca gündemleştirilen “İdam” siyasi cinayettir. Kaybetmek ise tam bir insanlık suçudur. Bu ağır insanlık suçları karşısında susmak onaylamaktır. Katledenler, kaybedenler karşısında tarafınız İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük olsun. Tarafınız insanlık olsun. Sözümüz söz yoldaşım. Seni nereye saklarlarsa saklasınlar seni bulacağız. Hep yanımızda olacaksın. Hep yanında olacağız. Er meydanlarında birlikte dövüşeceğiz. Önünde saygıyla eğiliyoruz.