Değerli dostlar; Artvin’de yapılan dev yatırımları masaya yatırdığım makalemin 2. Bölümüne hoş geldiniz. İlk bölümdeki yazım büyük ilgi gördü, okundu ve yorumlandı. Şimdilik sessizce okuma hakkına sahip olan ama beğenme ve yorum hakkı elinden alınmış sessiz çoğunluğu saymıyorum. Herkes “ evet” doğru ya” dediği bir kelimede cümlede, bir bölümde kendisini, ilimizi ülkemizi gördü.

Bazıları, “ne yani bu yatırımlara karşı mısın? Yapılmasaydı mı? Sularımız boşa mı aksaydı. Su akıp Türk bakmaya devam mı etseydi? Bu madenler orada kaslında biz fakir mi olalım? Çıkaralım ekonomizme kazandıralım!. Gibi yaklaşımlarda da bulundu.Oysa bu maden yasasıyla çıkan madenin milli ekonomiye değil, özel ekonomiye (!) katlar attırıyor!, Bize ise taklalar!. Hem arazimizi, hem geçmişimizi, hem de geleceğimizi kaybettiriyor!..

Öncelikle şunu belirtelim. Dünkü yazımın ilk girişinde “ Hesapsız, Kitapsız(!) diye bir giriş yapmıştım. Buna biraz açıklama yapmam gerekecek. Değerli dostlar; Elbette ki yatırımlar yapacaksınız, Elbette ki yeraltı yerüstü kaynaklarınızı değerlendireceksiniz, Elbette ki yaşamımızı kendi öz kaynaklarımızla idame etmek için azami gayret göstereceğiz.

Ama yağmalamayacaksınız, talan etmeyeceksiniz. Ganimet gibi üstüne çöküp her şeyi yok etmeyeceksiniz!. İşte bunun için Yerli Malı Haftası vardı, İşte bunun için yabancıların elinde olan tüm yer altı ve yerüstü zenginliklerimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal tarafından devletleştirilerek Almanların, İngilizlerin, Kanadalıların, ABD’lilerin, işbirlikçilerin elinden alınarak kamulaştırıldı. Yani milletin öz malı yapıldı. Düşünün ormanlarımızı Almanlar İşletiyordu. Bakın şimdi durum farklı değil ki…

Araçlarımızın egzoz muayenesini Almanlara yaptırıyoruz!. Neredeyse tüm sigortacılık faaliyetler yabancıların!. Köprüler, yollar, limanlar, çimento fabrikaları, bankalar, aklınıza ne gelirse yabancıların. Onların işletip zenginleştiği milli varlıklarımızla övünen ama yoksulluk içinde olan milletiz hamdolsun!

Barajlarımız var elektriği en yüksek fiyattan tüketiyoruz. Zenginleşen dağıtım şirketleri oluyor! Bulmuşlar “açma-kapama” madenini, nasılsa millet fakir, zamanında ödeyemiyor, yaz 22 TL, aç-kapa, at kasaya!. Murgul Tüneli’nin yarısı aydınlatılmış yarısı karanlık. Burada yani yarısı yanan aydınlatma eskiden “idare lambası” dedikleri genellikle yoksul insanların evinde olan 5 numaralı lambaya benziyor!.

….

Dün Yusufeli’ne doğru yola çıkmıştık. Çöken yolları “Pardon” tünellerini ve hatalı yapılmış yolları ve bu yollarda her gün gezmek zorunda kalan insanları yazmıştık. Evet, 44 civarında tünel var ve yaklaşık 30 KM’lik yolu tünelle geçiyorsunuz. Bu arada su altında kalacak tünelleri sayıya dahil etmiyoruz. Ne zenginiz be, tünel açıp suyun altına atıyoruz!.

Gelip Yusufeli Barajı’na takılıyorsunuz. Bu barajın Temel atma töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum günü olan 26 Şubat’ta atıldı. 26 Şubat 2013… Hatta Orman Ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu bu Barajın adını “Yusufeli Recep Tayyip Erdoğan Barajı” koydu.

Bakan Eroğlu,kendince doğum Günü hediyesi, sürpriz yapacaktı. Afişler basıldı. Gece asıldı. Ama bir talimat geldi. Apar topar toplatıldı. Çünkü barajın adı kabul görmemişti. Dünyanın en büyük barajlarından birisine verilen adı neden kabul edilmedi? Hele ben bu sorunun cevabını arıyorum. Neyse yeni afişler basıldı onlar asıldı. Yusufeli Güreş arenası sahasında açılış töreni yapıldı. Törende kimler yoktu ki…

Şimdi 2013’teki haberimizi bir kere daha hatırlatayım…. Kimler katıldı ve neler konuştular? Şimdi ne durumdayız? Arşiv bu yüzden çok değerli. Yusufeli İlçesi’nde, karakucak güreşlerinin yapıldığı alanda düzenlenen temel atma törenine Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Artvin Valisi Necmettin Kalkan, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Akif Özkaldı ile vatandaşlar katıldı. Bakanlar tören alanına girişte vatandaşların sevgi gösterileri ile karşılandı. Ak Parti Yusufeli Kadın Kolları ile Gençlik Kolları üyeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için ‘Yeni yaşınız kutlu olsun’ pankartı açtı.

KADİR TOPBAŞ: TARİHE TANIKLIK EDİYORUZ

Törende konuşan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Yusufeli’nde tarihe iz düşüldüğünü belirterek, “Tarihe tanıklık ediyoruz. Baraj inşaatı ile birlikte buraya sosyal değişim gelecek. Plansız yaşam alanından doğru bir yaşam alanına geçilecek. Türkiye’ye model olacak yeni bir Yusufeli kurulacak. Baraj gölleri ile ekoloji değişecek. Bu güzel coğrafyadaki baraj gölleri yeni bir atmosfer oluşturacak. Yeniden oluşacak bu coğrafyanın dünyada farklı yankılar bulmasını arzu ediyorum” dedi.

FARUK ÇELİK: SU AKSIN TÜRK BAKSIN ANLAYIŞI DOĞRU DEĞİL

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de, insanın çok ama insanlığın kıt olduğu günümüzde Yusufeli’nin arazisi kıt ama insanlığı bol olan bir yer olduğunu vurguladı. Çelik, şöyle konuştu:

“Yusufeli için tarihi bir gün. Çoruh nehrine bir gerdanlık daha takılıyor. Türkiye cılız bir ülke değil, gürbüz ve güçlü bir ülke. Sanayisi gelişiyor, enerjiye ihtiyacı var. Sular aksın Türk baksın anlayışı doğru değil.

Onun için bu gerdanlar yapılmalı. Bu açıdan sevinçliyiz. Ama hüzünlüyüz. Bu topraklarda hatıralarımız var. Çocukluğumuz bu topraklarda geçti. Bu topraklarda onlarca yüzlerce değerli kardeşimiz yetişti. Şehrimizin su altında kalması hüzün oluşturuyor. Ama Yusufeli halkının farkı şudur; ülke menfaatleri ile benim menfaatlerim yan yana konunca ay- yıldızın menfaatini öne tutan bir halkız biz. Onun için hüznümüz sevince dönüşüyor.”

EROĞLU: BARAJ VE HES’LER ZARURİ İHTİYAÇTAN KAYNAKLANIYOR

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da Yusufeli’ne 555 milyon liralık yeni 20 yatırım müjdesi ile geldiğini söyledi. Eroğlu ve şöyle konuştu:

“Dünyaya örnek olacak yeni bir Yusufeli’ni inşa etmek bizim boynumuzun borcu olacak. Barajlar ve HES’ler zaruri ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Enerjide dışarıya bağımlıyız. Türkiye yılda 66 milyar dolar enerji ithalatı yapıyor. Cari açığın en büyük bir kısmı buradan kaynaklanıyor. Geçmişte su akmış biz bakmışız. Çoruh’da daha önce baraj ve HES yoktu ve çılgınca akıyordu.

Çoruh üzerine Muratlı barajı ve HES projesini yaptık. Yusufeli Barajı Türkiye’de ilk, dünyada ise 3’üncü sırada. Yılda 2 milyar kilovat saat elektrik üretilecek. Geçmişte su potansiyelinin sadece yüzde 20’si olan 26 milyar kilovat saati bugün 70 milyar kilovat saate yükselttik. 136 baraj ve HES yaptık. Bakanlığımız bunun dışında 18 milyon hektar alanı suladı. 58 şehre 2060 yılına kadar yetecek su götürdük.”

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da, Ak Parti Meclis Grubu toplantısından canlı yayınla Yusufeli’ndeki temel atma törenine bağlandı. Erdoğan, “Yusufeli artık barajın altında kalacak. En uygun yer belirlendi. Deniz manzaralı bir Yusufeli inşa edeceğiz” dedi.

Daha sonra müteahhit firmalarla projenin bitirilme süresi konusunda pazarlık yapan Başbakan Erdoğan, yüklenici firmalardan Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’e, “7 yıl size yakışmaz. Başbakan’ın talebi var. Bunu ne kadar daha geri çekip süratle bitireceğiz?” diye sordu. Süreyi 5 yıl 3 aya indiren Özdemir, “Projeyi 18 Haziran 2018 tarihinde bitirme arzusundayız. Emredin sayın Başbakanım” diye konuştu. Erdoğan da, “O zaman mevsim koşulları iyi olmaz. 29 Mayıs 2018’de, mevsim koşulları baharla Artvin’de bir başka olur.

Açılışını tüm çevre düzenlemesiyle bitirelim” dedi. Yapılan pazarlık sonucu Yusufeli Barajı’nın 29 Mayıs 2018 tarihinde bitirilmesi konusunda anlaşma sağlandı. Şu anda tarih 21 Haziran 2017.. Barajın gövde kısmı henüz başlamış değil, Yeni yerleşim yeri altyapı çalışmalarında kaldı. Duruma bakılırsa 2018 hayal oldu. Gelsin 2013… Çünkü hedef 2023… O, 2023 ne ise!…

Çoruh Vadisi’nin katili olacak bu baraj için ne methiyeler diziliyordu. Öyle böyle değil. Yazılanlara baktığınızda sanırsınız ki Artvin ihya oldu!. Yusufeli dünyanın en güzel yaşam alanı, Herkes örnek gösterecek! Oysa Yusufeli’nin kamulaştırılması problemleri bile henüz aşılmış değil. Köyler kamulaştırıldı. Ama orada da büyük haksızlıklar yapıldı.

İşte janjanlı, renkli ambalajlı, içi geçmişimizi, geleceğimizi kökten silen bana göre Çoruh’u hapseden, öldüren kelepçe, Mazlum Çoruh’a göre 270 metrelik kazık, bazılarına göre ise gerdanık!. Nasıl gerdanlık ise boğazımızı sıkmış, en verimli yaşam alanlarımızı yok etmiş, insanları göç ettirmiş, nereden bakarsanız bakın kaybettiren bir gerdanlık!.

Enteresan bir durum daha var ki ; Yeni yerleşim yerinde bekara yer yok!.. Bunun yanında bonusu da var yeni yerleşim yerinin!.. Dört tarafı maden ruhsatlarıyla çevrili, Hatta bir tanesi yerleşim alanı içine denk geliyor!. Tam bir güler misin, ağlar mısın durumu yaşıyor Yusufeli. Enteresan şekilde Yusufelili bundan şikayetçi değil!. Hatta bu konuda yazı yazanlara kızıyorlar!. Biz halimizden memnunuz size ne oluyor” diyenler bile var!. (Devam edecek..)