Merhaba, ceketi şair saçları şiir kokan delikanlım.

Merhaba, herşeye rağmen bu yeryüzünde şarkılarını söyleyenler ve söylemeye devam edenler.

Merhaba, Kazım gibi “önce müzisyenim sonra biraz karadenizliyim ama hepsinden önemlisi ben bir devrimciyim” diyenler.

Merhaba Kazım,

Her şeye rağmen şarkılarını bıraktığın bu dünyayı kapitalizm yaşanmaz hale getirmeye devam ediyor.  Ve vahşi kapitalizmin temsilcileri ile işbirlikçileri televizyon ekranlarında  halkın gözünün içine baka baka soluduğumuz havada radyasyon, sularımızda siyanür, ormanlarımızda talan yoktur söylemlerini utanmadan sürdürüyorlar.

Tüm yaşamın kılcal damarları özgür dereler, hasretleri, sevgileri su kavuşumları ve okyanuslar olan nehirler, Çoruh Vadisi’nde, Papart’ta, Maçahel’de, Yusufeli’nde,  Fındılık’da, Munzur’da, Fırtına deresinde, Alakır’da yani tüm ülkemde,  özgürlüğün, barışın ve sevginin çağıl çağıl akmaması için  sözde enerji bahane edilerek, kapitalizmin vahşi ellerine teslim ediliyor.

Bu durum karşısında; senin orada susmadığın gibi senden ayrı burada kalan bizler de asla susmayacağız…

Her şeyin kirlendiği bir dünyada uğruna yaşanacak ve ağlanacak şeylerin olduğunu bizlere hatırlattın, biz de onlara hatırlatacağız.

Şarkılarınla bize insan yanımızı gösterdin, biz de onlara, göstereceğiz.

Unutturulmak istenen türkülerimizi, ezgilerimizi insan ruhumuza giydirdin, biz de onlara giydireceğiz.

Senin dediğin gibi; daha temiz, yaşanır, eşit bir dünya özlemimiz için yaptıklarımız ve yapacaklarımızdan rahatsız olmadık, olmayacağız.
Rahatsızlık verdik vereceğiz ve bundan dolayı da hiç bir kimseden asla özür dilemeyeceğiz.

Bundan sonra da hayatımız ve sağlığımız nereye giderse gitsin daha da gıcık, illet, muhalif, deli herifler olmaya devam edeceğiz.

“Biliyoruz
Bir yıldız yağmuruna tutulacağız
Toprak çökecek
Başımız dönecek, arkamızda seni bulacağız
Hayde diyeceksin Ernesto gibi
Gidelim
Yıldızların çok olduğu
Bir gökyüzü altına …”

Yunusların, Pir Sultanların, Nazımların, şarkılarının yanına şarkılarını bıraktığın için teşekkürler Kazım.