“AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanımına tahsis edilmek suretiyle bir yazlık saray yaptırıldığı yönünde haberler kamuoyunun tepkisini çekti. Bir taraftan Sur ’da evleri gasp edilmiş insanlarımız, öte taraftan saraylara, kaşanelere dalmış kodamanlar. Servet ve güç sahiplerinin azdığı her dönem felaketle sonuçlanmıştır. Erdoğan ne yazık ki , refaha dalmıştır.

BİR ÜLKENİN GÜCÜ SARAYLARLA ÖLÇÜLMEZ

Saray ülkemizi güçlü gösteriyormuş. Geçmişte bütün refaha dalmışlar böyle söylediler. Oysa ki ; Saraylar, kaşaneler İslam dinine de uygun değildir. Peygamberimiz bir hasırın üstünde yaşadı. Asla Saray yaptırmadı. Şimdi sorsanız, bunların dillerinden Kur’an ayetleri düşmez. Ama yaşamlarına bakın, lüks, gösteriş, mal yığma. Bunun karşılığında her gün daha çok fakirleşen bir halk var. Bu düzen asla kabul edilemez.   Din adamlarına da seslenen Eren Erdem ; Hani nerede Saraya dalkavukluk etmeyen din adamları? diyerek çağrı yaptı.

BEN SİYASETÇİYİM AMA MAALESEF İŞ BAŞA DÜŞTÜ

Ben bir siyasetçiyim. Hayatım boyunca, vahşi kapitalizme abdest aldırma çabalarına karşı durdum. Bugün de aynı yerdeyim. Bu iktidar, kapitalizme abdest aldırmaya çalışıyor. La ilahe illallah lafzı ; Allah dışında hiçbir otoriteye iman etmiyorum manasına gelir. Bunlar dilde bunu söylerler, amelde ise paraya, kapitalizme amel ederler. Saraylar, lüks makam araçları; bunların bu ülkenin itibarına hiçbir katkısı yok! Ülkenin itibarı, sokaklarında yoksulluğun yok olmasıyla kurtulur. İnsanlarımız yoksullaşıyor. Kur’an eşitlik diyor, bölüşmek diyor. İhtiyaçtan artanı vermek diyor. Bunlar yığarak, toplayarak, yoksulluğun derinleşmesinden başka ne yapıyor? Hani nerede ulu sarıklı din adamları? Neden ağızlarını bıçak açmıyor? Neden Bakara 219. Ayeti okuyamıyorlar? Neden Tevbe suresinin 34 ve 35. Ayetlerini Erdoğan’a hatırlatamıyorlar? Ne oldu, Saray’a kulluk Allah’a kulluktan daha evla hale mi geldi?

KUR’AN KESİN BİR DİLLE SARAY VE GÖSTERİŞİ REDDETMEKTEDİR!

Kur’an kesin bir dille Saray ve gösterişi reddetmektedir! Bununla ilgili bir çok ayet vardır.  “. Gücün ve otoritenin Saray ile sağlanacağı fikri, Saray’a duyulan ihtiyaç, ihtişama duyulan bağımlılık bir tapınma fiilidir.” Bu gerçeği kaç din alimi anlatıyor?

AĞZINDA KUR’AN DİLİNDE İSE YALAN!

Muhteremlerin ağzında Kur’an dilinde ise yalan! Emevi kalıntısı Saray dindarlığına mukallit olanlar, bugün aynı izi takip ediyor. Yoksulun ve ezilenin feryadına kulağı tıkanmış bir narsist yarattı AKP iktidarı. Bu öylesine bir hale geldi ki, din bir sömürü aracına dönüştürüldü. Peki dini dünya neden bu konuya sessiz? Çünkü dini dünya Kur’an’dan uzaklaşıyor. Büyük ölçüde okumuyor. Dolayısıyla “din adına söylenen herşeye inanıyor.” Elinde güçlü bir süzgeç yoksa, atılan kumun içindeki taşlar da düşer. Ama güçlü süzgeç olursa, hiçbir taş gelmez, saf kum gelir. İşte dini dünya elindeki en büyük süzgeci, din bezirganı şeyhlere teslim ettiğinden, başına türlü türlü musibet geliyor. Umarım hepimiz birgün akıllanırız.