Bir ağacı değerli kılan, meyvesidir, altında dinlendiğimiz gölgesidir.Hayatımıza kattıklarıdır, gönül gözüyle bakmasını bilenlere anlattıklarıdır.

*

Cumhuriyet ağacına ve bu ağacı aziz vatan topraklarına dikenlere de bu gözle bakmak gerekir dostlar.

*

Bugün içimizdeki kimi gafiller, İngilizlere sığınan son padişah, sanki Fatih Sultan Mehmet; son halife sanki Kanuni Sultan Süleyman; son sadrazam sanki Piri Mehmet Paşa; son Şeyh-ül İslam sanki Zenbilli Ali Efendi imiş de Atatürk ve arkadaşları onları ellerinden almışlar gibi garip bir ruh hali içinde debelenmekte, bu gafletle Atatürk’e sövmekteler.

*

Geçmişi özlemek, gidenin ardından ağıt yakmak hoştur da işe yaramaz.

*

Gerçek şudur: Atatürk’ün üzerine yeni bir devlet inşa ettiği toprakların elbette şanlı bir geçmişi vardır; ama Atatürk’ün elindeki Osmanlı, SEVR’den arta kalan Osmanlıdır. Atatürk bu imkansızlıkların üzerine bina etmiştir cumhuriyeti. Eksikleri elbette vardır. İçindeki demokrasi oldum olası eksik kalmıştır; ama yaşayabildiğimiz güzellikler, yine de CUMHURİYETİN eseridir.

*

Atatürk’ü ve eserlerini bir türlü hazmedemeyen bu zevat, yıllardır Atatürk’ün ellerinden aldığını düşündükleri şeyler için ağıt yakmaktalar. İçlerinde “Keşke Yunanlılar galip gelseydi. Keşke İngiliz mandası olsaydık diyenler de az değil.

*

Mevcut iktidar bazen gizli, bazen açık; çoğu kez mehter gibi, iki ileri bir geri yürüyüşle bu zatların özledikleri Türkiye’yi inşa etmeye çalışıyor.

*

Bu iktidarın en büyük destekçileri de çoğunluğu yoksul olan ve Osmanlı dönemini özleyen bu anlayışın mensupları. Çoğu büyük kentlerin varoş diye adlandırılan kesimlerinde yaşamaktalar. Hayata bakışları DOĞU temelli olan insanlar bunlar.

*

Atatürkse yaşanan sıkıntıların aşılabilmesi için bu topluma örnek olarak BATI’yı işaret etti. Asla taklit etmek için değil, anlayış olarak, hayat tarzı olarak, bilim ve sanat açısındandı bu örnekleme. (Pek çoğumuzun taklitten öteye geçemeyişi, onun kusuru olamaz elbet.)

*

Bugün ülkemizde az veya çok, öz ya da biçim olarak BATI kültürüne daha yakın duran yerler nereler? Karadeniz dışındaki kıyı kentlerimiz. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük illerin Çankaya, Kadıköy, Bakırköy,Şişli gibi yüzünü BATI’ya dönmüş daha modern, daha Avrupai ilçeleri.

*

Şimdi bir soru sormamız gerek:

*

Osmanlı’yı özleyen yoksul kentlerin, yoksul semtlerin özellikle genç kadınları, erkekleri; eğlenmek, gezmek için ülkenin hangi kentlerine, yaşadıkları şehirlerin hangi semtlerine kaçıyorlar?

*

Bunlar güya özledikleri hayatın yaşandığı, kentlerde, semtlerde neden boğuluyorlar sahi? Yurt dışında okuma fırsatı doğduğunda yüzlerini neden yaşadıkları kentlere, semtlere benzeyen doğu ülkelerine değil de Atatürk’ün yön anlamında işaret ettiği Avrupa ülkelerine yöneliyorlar?

*

Bir zamanlar Osmanlı toprağı olan ve halen Osmanlı’dan geride bir anlayışla yönetilen doğu ülkelerdeki insanlar, öz vatanlarından neden kaçıyorlar sahi? Kaçarken neden din kardeşleri yerine 3. sınıf vatandaş olarak yaşayabilecekleri BATI ülkelerine yöneliyorlar?

*

Bu sorulara elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin, mazinin şanlı rüyalarıyla mest olup gerçeği görmeyenler! Madem eski iyiydi; madem Osmanlı şöyleydi böyleydi, madem Osmanlı’yı temsil eden şeylere geri dönmek gerekiyor; neden

Osmanlı’yı temsil eden anlayışın kollarında sermest olmak yerine, sizce ŞEYTAN BATI’nın hayatının yaşandığı yerlere rağbet ediyorsunuz.

*

Siz Sultanbeylideki, Sarıgazi’deki başı açık-kapalı bacılarımız; neden akraba ziyareti dışında; insanları dahil her şeyi ilçenize benzeyen, Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Bağcılar gibi yerlere gitmiyorsunuz?

*

Hayata dair, güzelliğe dair konular söz konusu olduğunda, neden İzmir, Antalya, Muğla, Kadıköy, Maltepe, Bakırköy, Beşiktaş diyorsunuz?

*

Cumhuriyete bu denli düşmansınız madem; neden –aslında hiç bilmediğiniz-Osmanlı’nın koyu gölgesinden kaçıp Cumhuriyet ağacının dallarının daha gür olduğu, meyvelerinin daha rahatça paylaşılabildiği yerlere yöneliyorsunuz?

*

Bu halinizde bir gariplik yok mu sahi? Zor olacak belki; ama biraz düşünmeye dersiniz?

SALİH ALTUN