Karga Gak Demeden
Ömer ŞAN

  Memleketin havasından geçilmiyor… Yaylalardan, ovalardan, vadilerden, köylerden, meralardan sığırlar, koyunlar, keçiler, davarlar, mandalar eksilmiş…

            Eti, düveyi ‘katliamcı’ Sırplardan ve Uruguay’dan getirtiyoruz! Hele de buralarda ot-saman bitmeyince, onu da Bulgaristan’da aldırdık ülke olarak!

            Ondandır ki, fezada koloni kurma hevesindeki NASA, ‘uzaydan gelen ses ve sinyallere yanıt vermeyin’ diye Stephan Havking ve hatta bazı kimyasal reaksiyonların da elektrik üretebildiğini 1800’de keşfeden İtalyan fizikçi Alessandro Volta, elektriğin gücünü keşfedip geliştiren Nikola Tesla, yetmezse ampulü keşfeden Edison da bunlardan dolayı kıskanır olmuş bizi!..

            Siz bakmayın öyle ‘F’ tipi hikayelere, kanmalara… ‘Din’ diye tutturanların hangi imana ve izana sahip olduklarını kestiremezsiniz bile… Elinizde böyle bir ölçü mekanizması yok!

            Varsa yoksa bizim hesabımız topluma, seçmene, gelene-gidene ayar vermek!

            Son haberlere göre, Japon derecelendirme kuruluşu, ‘Türkiye’de seri iflaslar yaşanabilir’ uyarısı yapmış! Bakın işe ki Amerikan ve Avrupa’dan olanlarını geçtik, Japon girmiş devreye… Karadeniz’i, yeraltı ve yerüstüyle teslim etmişiz ya Japon’un JİCA’sına!..

            Enflasyon, tek hanelerden çiftleşti ama olsun üçlemedi en azından. Nasıl olsa pinpon topu hala 1-1,5 Lira!

            Öyle her önüne gelen her şeye zam, fiyat artışı yapamıyor artık… Elektriğe, akaryakıta, doğalgaza verdiniz mi ayarı, ‘otomatiğe’ bağlanıyor kendiliğinden, zamcıklar!

            Hele tam da bu sırada, sağlık alanında nasıl bir devrim yapmışsak artık, sondan 2.sıraya yerleşmişiz… Avrupa ve OECD ülkeleri ile hiçbir ilgimiz kalmamış! Dünya devi Meksika 35, biz ise 34.sıradayız! Kişi başına sağlık harcaması 1087 Dolar, bin kişiye 1,8 doktor ve bin kişiye 2,7 yatak düşüyor! Devrime bakın!

            Ünlü ‘güllü’ baklavacıyı anımsar mısınız, baklavasını çalan küçük çocukları şikayet etti, çocuklar hiç yoktan 9 yıl hapis yattı… Şimdi ‘festö’den yargılanıyor, bütün mal varlığına el kondu! Keser mi, sap mı döndü?

            Aynı durumdaki ‘nazlıların’ ılıcak ise ağlayıp yaşlılığından şikayet etmiş, zindanlara tıktıklarını unutarak!

            Yüksel Odabaşı paylaşmış… “Tam Cumhuriyet’i yıkacaktılar ki, kimisinin ‘metali’ yoruldu, kimisinin ‘radyatörü’ su kaynattı, kimisinin de ‘şanzımanı’ dağıldı hamdolsun!” Ne denir başka ki?

            Rize özelinde, onlarca yıldır yapıldı-yapılacak, çalışmaları devam ediyor denilen ‘on numaralı’ projeler çoğunlukta durmuş gibi… Tartışılan Meydan, Orta Cami ve bulvar yol, kuzey çevre yolu, sahil rekreasyonu, teleferik, kent merkezindeki dere yatakları…

            Cumhurbaşkanı gelecek yine hafta sonunda. AKP içerisindeki ‘iktidar çekişmesi, güç gösterileriyle’ başlayan kısır çatışmalara son vermesi bekleniyor! İl Başkanı-Vekil hesapları nereye gidecek göreceğiz, kısmen de olsa.

            Ancak, unutulmasın ki asıl mesele devam eden maddi olarak büyük yatırım ve ekonomik girdilerinin denetlenmesi, ziyaretin önünde kongre olsa da!

            Sonuçta Cumhurbaşkanı, aynı zamanda genel başkanı olduğu partinin Rize il kongresine gelecek. Cumhur’un başı olarak!

            Bir dönem, Başbakanlığı döneminde Bakanlarından birisi, yapılan fiyat artışlarına ‘zam’ denilemeyeceğini, bunların normalde ‘zamcık’ sayılabileceğini ifade etmişti. Sonrasında bunun adına ‘fiyat ayarlaması’ dedi. Ardından önceki hafta başka bir Bakan, ‘biz yapmıyoruz, otomatiğe bağlanmış’ diye bir ifade kullandı!

            Ekmeğe de hiç zam gelmedi… Bakın mesela, 2014’te 1,5 TL olan 400 gram ekmek, 2015’te de 350 gram, 2016’da da 300 ve 2017’de ise 250 gram olarak yine 1,5 TL’den satılıyor… Var mı zam? Yok!

            Gram ayarı verilmiş ‘otomatik’ olarak.

            Hatta, bakanlıktan beklenen son düzenlemeye göre, sırf ‘israfı önlemek’ için gelecek yıl da 200 gram’a düşürülerek yine aynı fiyattan satılmaya devam edecek! Rize ve bazı illere özel durumlar ise yandan çarklı elbette.

            Bir zamanlar, Amerikan emperyalizmine ‘secde’ edip, 6.filoyu alkışlayan, Rize’nin ödeneğini kesen, yeğenleri-yakınları ‘darbecilerin’ yandaşlığında, bulunduğu mevki-makamın varoluşuna küfürbaz ve hatta 1923’e ‘darbe’ diyen İsmail Kahraman’ın ‘metalden yorgunluğa’ çıkarılması beklenirken, TBMM Başkanlığı için yeniden aday gösterilmiş!

            Cumhuriyet’i ‘reklam arası’ diye niteleyip, ‘2 ayyaş’ hesabı yapanların, din sömürüsünün ardından varlıklarını borçlu oldukları çağdaş, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sarılarak, övgüler düzmesi ve yüceltmesi şaşkınlık yaratıyor. Laik ve demokratik eğitim ile denk bütçeye dönülmeden kimse inanmaz!

            Eğitimdeki yüzde 10’luk ‘nitelik’ vurgusuyla geri kalan ‘niteliksizlik’ ifadelerini bir kenara bırakıp, imam hatip yerine İngiliz-Amerikan-Fransız-İtalyan-Alman okullarında okuttukları, Maltalarda ticaret yaptırdıkları çocuklarına askerlikten muafiyet için ‘çürük’ raporu alanları da unutmayın ardından…

            Zamcıkların ayarlarını da unutmayın… Hesap 2019 seçimleri! Dünyanın hiçbir ülkesi yoktur ki, bizdeki gibi ‘trafik cezaları’ bütçedeki önemli kalemlerden birini oluştursun! Var mı?

            Sırf bu yüzden bile bizi oldukça kıskanan vardır, belki de…