Rasim Yılmaz

lll. BÖLÜM
rasimyilmaz08@hotmail.com

Artvin’in toplam nüfusu 168 bin civarında olmasına karşın, Bursa’da yaşayan Artvinlilerin nüfusunun 500 bin civarında olduğu söylenmektedir.

Bundan önce yayımlanan bu yazımın 1.ve 2. bölümlerinde “Göç ve Sürgün”, “Gönüllü ve Zorunlu Sürgün” başlıklı yazılarımda Artvinlilerin gönüllü göç değil, “gönüllü sürgün” kervanına katılmak zorunda kaldıklarından söz etmiştim.

DSC_0167

Geçtiğimiz bahar aylarında Bursa’da yaşayan Artvin, Ardanuç Cevizli (Eski adı Anagert) köyünden, aynı zamanda Bursa’da faaliyet yürüten Cevizli Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı   Sayın Zikri Kara  adlı dostum bana bir not iletmişti.  Bu not tamda bir önceki iki bölüm halinde yayımlanan yazımda anlatmaya çalıştığım üzere, doğduğu topraklardan koparılmış bir annenin (Elif Okumuş) isteği üzerine çocukları Orhan, Ayla ve Nejla adlı üç kardeşin kültürlerini yaşatma çabalarını içeriyordu.

988749_10153880923469961_661504914115964277_n

Mikro milliyetçilik duygulara fırsat verilmediği sürece bu tür çabaların hem içinde, hem de yanında olduğumu beni tanıyanlar bilir. Çünkü insanlar nerede yaşarlarsa yaşasınlar, kültür değerlerini yaşamak ve yaşatmak en doğal hakları ve onları kendileri yapan varlık nedenleridir.

Yurdun çeşitli yerlerinde yüzü aşkın Artvin dernek ve vakıflarının kuruluş amaçlarının bu tür çalışmalar olmasına karşın maalesef bazılarının bu amaçlarından saparak, bazı kişisel ve politik amaçlara alet edilmiş olduklarına üzülerek tanık oluyoruz. Belki de böyle olduğu içindir ki kendisini buralarda ifade edemeyen hemşerilerimiz bireysel çaba içerisinde oldukları söylenebilir.

SOLYANA KÜLTÜRÜ ADINA…

Bu üç kardeşin öncülüğünde Artvin İli Ardanuç İlçesi Solyana (Şimdik adı Yaylacık) köylüleri Bursa’da buluşmuşlar.

Aslında Solyana Köyü doğal coğrafi güzelliği yanında altındaki mahzenlerinden de anlaşılacağı üzere tarihi değere sahip olan önemli bir köy. Ne var ki kışın 5’e düşen hane sayısına rağmen il dışında yaşayanların yaklaşık 250 hane civarında oldukları sanılıyor. Yani demek oluyor ki; ister “göç” deyin, isterse “gönüllü sürgün” diye adlandırın sonuçta ortada boşalmış bir köy var.

İşte bu köyün yetiştirdiği önemli simalardan Zihni – Elif Okumuş çiftinin çocukları, uzun süredir Bursa da ikamet eden eğitimci Orhan Okumuş, Ayla Okumuş ve  Nejla Okumuş adlı kardeşler, yıllardır annelerinin özlemi olan ve Bursa’da yaşayan Solyanalıları buluşturma isteğini 20 Mayıs 2017 cumartesi günü “Elifanne Anaokulu”’nun bahçesinde gerçekleştirmişler.

 kendi aralarında hasret giderdiler

Bu çağrı Bursa’da yaşayan Solyana’ lılar la sınırlı kalmayıp Samsun, Ankara, İstanbul, Kocaeli, İzmir gibi büyük kentlerden de katılanlar olmuş.

Bana ulaştırılan nottan öğrendiğime göre;  Orhan Okumuş, açılış  konuşmasında özetle: “Bu özel günde amacımız  öncelikle annemizin isteğini yerine getirmek, yaşlılarımızı buluşturmak, gençlerimizi tanıştırmak, eskileri yad edip kaybettiklerimizi şükran ve minnetle anmak, özlem gidermek, anıları tazelemek, kaybetmekte olduğumuz değerlerimizi yeniden canlandırmak, kardeşlik, hoşgörü, yardımlaşma duygularımızı diri tutmaktır. Bu bir başlangıç devamının geleceğini ve bu birlikteliğimizin her yıl devam edeceğine inanıyorum.” demiş. Ne kadar insani, ne kadar özlem yüklü bir ifade…

Siz bu talebin sadece adı geçen Elif Ananın talebi olduğunu sanmayın. Bu talep, bütün gurbette yaşayan, ya da gurbete yakınını veya evladını göndermiş olan tüm insanların özlemidir.

Hani; yediğiniz, içtiğiniz sizin olsun, gördüklerinizi anlatın”  diye bir söz vardır.
İşte Solyanalılar da bu değerli üç kardeşin sayesinde bir ilki başararak köylüler bir araya gelip, Ardanuç çağ kebabı yemenin yanında, davul-zurna eşliğinde horon oynamışlar. İyi de yapmışlar. Bu vesileyle Elif Ananın isteğini yerine getiren çocuklarını, emeği geçenleri ve tüm katılımcıları yürekten kutluyorum.

4

Yine Bursa’da yaşayan Cevizli (Anagert)  köylüleri gelenek ve göreneklerini yaşatma adına son üç yıldır Ardanuç Cevizli Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği öncülüğünde “Harfana Gecesi”adı altında etkinlik düzenlemektedirler. 4.sü ise 27 Ocak 2018 tarihinde Yağmur Düğün Salonu / Yıldırım adresinde gerçekleştirilecek. Bu etkinlikte bende orda olacağım.

30

Sonuç yerine:
Bursa’da ki bu anlamlı buluşmalar devam edecek gibi gözüküyor. Sevgili Solyanalı ve Anagertli hemşerilerime bir dost önerisi olarak algılamaları dileğimle şunu demek isterim ki; Bir sonraki etkinliğin köylerinde yapmış olmaları çok daha anlamlı ve amaçlarına daha fazla hizmet edecek olduğuna inanıyorum. Bu etkinlik sayesinde belki de uzun yıllardır köylerine gitmemiş olanlar için bir teşvik vesilesi olacaktır. Bu aynı zamanda diğer köylere de iyi bir örnek oluşturacaktır.

Her nerede olursa olsunlar; “Artvin’i yaşayan ve Artvin’i yaşatmak” isteyenlere selam olsun.

ÖNEMLİ BİR BİLGİ NOTU:
Sözü edilmişken, bir konu hakkında da kısaca bilgi vermek istiyorum. Şöyle ki:

Ben, Ankara Büyükşehir Belediyesinde çalışıyordum. 1994 yılında Refah Partililerin yönetime gelmesinden sonra belediye emekçileri üzerinde yoğunlaşan baskılar sonucu durum değerlendirmesi için yapılan bir toplantıda yaptığım konuşmamda: “Bu yönetimin insan sağlığına zararlı” olduğunu söylediğimde, katılımcılar arasında gülüşmeler olmuştu. Bu iddiamda ne kadar haklı olduğumu, adı geçen kardeşlerden Sayın Ayla Okumuş’un facebook sayfasında Babası rahmetli Zihni Hocamız hakkında yazdığı; 13 Haziran tarihli bir notunu okuyunca bir kez daha anladım. Doğrusu içim titredi, canım acıdı. İşte o notunda Ayla öğretmen şöyle demişti:

“ Yıl 1994 12 Haziran günlerden Pazar. Televizyonda siyaset meydanı var. Konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı; ‘ben böyle sanatın içine tükürürüm’ demişti ve babam ülkemizin geldiği bu duruma kahretmişti…
Saat 04:00 te biten programı sonuna kadar izlemişti. Saat 13:00’te ‘kalp krizi’ geçirdi ve tüm sevenlerine veda etti. Sevgili babam, güzel ülkemin geldiği noktayı görebilseydin ne yapardın çok merak ediyorum!”

Zihni Hocayı yüz yüze tanımadım, ama hakkında çok şey duymuştum. Ayrıca 6 Ocak 2009 Yılında Edebiyatçı, yazar, Avukat Adil Gülvahaboğlu ile yaptığım söyleşi de Zihni Hoca’dan söz etmişti. Canımı acıtan en çokta ölüm sebebiydi…

Işıklar içinde uyu, mekânın yıldızlar olsun Zihni öğretmenim.

Not. Verdiği bilgilerden ötürü Sayın Zikri Kara’ya teşekkür ederim.

Fotoğraflar: Rasim Yılmaz – Zikri Kara – Gülşen Okumuş- Kenan Başal

(SON)