CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada “2017 yılının ilk 11 ayında 1851 işçi çalışırken yaşamını yitirmiştir. Bunların 84’ünü maden işçileri oluşturmuştur. Bu veriler de dahil edildiğinde son 5 yılda Türkiye’de 703 maden işçisi yaşamını yitirmiştir.” Ifadelerini kullandı.

SON 5 YILDA 703 MADEN İŞÇİSİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Her ay maden kazalarının yaşandığına dikkat çeken Yılmaz, “Madencilerimiz ağır koşullarda çalışırken ölüyor. İSİG’in verilerine göre; 2017 yılının ilk 11 ayında 1851 işçi çalışırken yaşamını yitirmiştir. Bunların 84’ünü maden işçileri oluşturmuştur. Bu veriler de dahil edildiğinde son 5 yılda Türkiye’de 703 maden işçisi yaşamını yitirmiştir. Bu rakamlara Aralık ayı dahil değildir. Aralık ayının madencilere ne getireceğini bilmiyoruz. Ancak bu çalışma koşullarıyla Aralık ayında da tablonun değişmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Üzülerek şunu söyleyebiliriz ki Türkiye’de neredeyse her hafta 2 maden işçimiz hayatını kaybediyor.” dedi.

Türkiye, son 5 yıl içinde madencilik alanında en fazla kaybı 2014 yılında Soma faciasında verdiğini söyleyen Yılmaz yaptığı açıklamada “  2016 yılında en az 1970 işçi yaşamını yitirirken madencilik işkolunda 73 işçi hayatını kaybetti.  2015 yılında en az 1730 işçi yaşamını yitirirken, bunların 67’sini madenciler oluşturdu. Toplam 1886 işçinin hayatını kaybettiği 2014 yılında, madencilik işkolunda 386 işçi yaşamını yitirdi. Bilindiği gibi 2014 yılında Soma faciasında sadece 301 işçi hayatını kaybetmişti. 2013 yılında 1235 işçi yaşamını yitirirken; bunların 93’ünü maden işçileri oluşturdu” ifadelerine yer verdi.

Yılmaz, “Madencilik iş kolunda taşeronlaşma, esneklik, güvencesizlik ve örgütsüzlük iş cinayetlerini artırıyor. Maden ocakları özelleştirilerek ve kiralanarak sermayenin kar elde etme inisiyatifine bırakılıyor. Sigortasız ve kaçak işçilikten başlayan ve maden ocaklarında alınması gereken önlemlerin görmezlikten gelinmesine kadar giden süreçte maden kazalarına davetiye çıkarılıyor. Devletin de artan denetimsizliğiyle maden kazaları görünmez değil “görünür” cinayetler halini almıştır” dedi.

 

MADEN İŞÇİLERİNİN PAYINA ÖZELLEŞTİRME VE SENDİKASIZLAŞMADAN ÖLÜM DÜŞÜYOR

OHAL’le beraber iş cinayetlerinin yüzde 10 artmasının da OHAL’in faturasının işçiye çıktığını göstermekte olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “DİSK’in raporuna göre, ülkemizde 2,2 milyona yaklaşan kayıt dışı işçiler dikkate alındığında fiili sendikalaşma oranı yüzde 10,3’tür. İşçilerin sendikasızlaşmaya ve örgütsüzlüğe itildiği bu ortamda, maden işçileri uzun saatler gökyüzünü görmeden ve iş güvencesi olmadan, denetimsizlik altında daha fazla üretim adına günde 12-13 saat çalışmak zorunda kalıyor. Asgari ücretin 1404 TL’yle açlık sınırının altında olduğu bir ülkede,  patronlar daha fazla kar için işçilerden fedakârlık bekliyor, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da işçilerden fedakârlık bekliyor.  Maden işçilerimizin payına düşen fedakârlık ise daha fazla kar için, daha fazla üretim adına özel sektörün insafına bırakılmış madenlerde daha fazla ölüm” ifadelerini kullandı.

Yılmaz açıklamasında şu ifadelere de yer verdi:

“Madencilerin ölümü hükümetin söylediği gibi fıtrat ya da kader değildir, göz göre göre insanları ölüme itmektir.  Bu cinayetlere her geçen gün tanıklık ediyoruz. Madencilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, acilen maden iş cinayetlerinin önüne geçilmesi gerekiyor.  İşletme ve denetimde Avrupa standartlarına ulaşma hedefi ortaya konulmalı ve sürdürülmelidir. Devletin yıllara göre açılan maden ocaklarının sayısı ve üretim miktarı ile denetim elemanlarının sayısı kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

TAŞERONLAŞMADAN VAZGEÇİLMELİ

Madencilerimizin daha fazla ölümünü görmek istemiyorsak, ölümlerin önünü kesecek yasal düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmek durumundayız. AKP’nin madencilik sektörünü bilinçli olarak sürüklediği taşeronlaşma ve denetimsizlik ortamından bir an önce vazgeçilmelidir.  Kar değil, insan odaklı üretimin ve insanı merkezine koyan bir yönetim anlayışının AKP ile gerçekleşmeyeceği gün gibi ortadadır. AKP’nin işçiler için yapacaklarının da işçilerden fedakârlık istemekten öte geçemeyeceğini asgari ücret tartışmaları ile görüyoruz.

Umutluyuz, devran dönecek. AKP hem iktidarı döneminde, hem ilan ettiği OHAL döneminde artan işçi cinayetlerinin, yaşamını yitiren madencilerimizin hesabını da verecek.”