Cankurtaran, son dönemlerde başta Menzilciler olmak üzere bazı tarikatların devlet içinde FETÖ’den boşalan yerlerde kadrolaşmaya çalıştıkları iddialarını hatırlatarak, “AKP, CHP’nin 2005 yılında FETÖ’nün faaliyetlerinin araştırılması önerisini reddetmişti, sonuçlarını 15 Temmuz’da gördük.  Gelin birlikte geniş yetkili bir komisyon kurup başta Menzilciler olmak üzere diğer tarikatların da kadrolaştığı iddialarını araştıralım. İddialar doğru değilse açıklarız. Yoksa gelecekte bir kez daha kandırıldık yalanının arkasına sığınmayın” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran temasları kapsamında bulunduğu Hatay’da CHP İl Başkanlığı’nda gündemdeki gelişmelere dair bir basın açıklaması yaptı.

“YENİ PARALEL YAPILANMALARA FIRSAT VERMEYELİM”

Cankurtaran, geçtiğimiz günlerde Yeniçağ Gazetesi yazarlarından Batuhan Çolak’ın köşesinde bir polisin Emniyet içerisinde Menzil tarikatının kadrolaşmaya çalıştığı iddialarını aktardığını belirterek, “Benzer iddialarda son dönemlerde bir artış görülüyor. Aynı yapıyla alakalı olarak Sağlık Bakanlığı’nda da kadrolaştıkları iddiaları ortaya atılmıştı. Benzer şekilde İsmailağa ve Süleymancı adlarıyla bilinen cemaatlerin de FETÖ’cülerden boşalan yerleri doldurmak için Menzilciler gibi devlet içinde kadrolaşmaya çalıştıkları iddiaları var. Şimdiden kimseyi suçlamıyoruz. Herkesin inancına saygımız var. Ancak bu tür kadrolaşmaların ne gibi sonuçlar yarattığını 15 Temmuz’da gördük. 2005 yılında FETÖ’cülerin devlette kadrolaştığı iddiaları ayyuka çıktığında aralarında Sayın Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun da olduğu 71 CHP Milletvekili, FETÖ’nün araştırılması için önerge vermişti. Bu önerge AKP tarafından reddedildiği gibi CHP, yandaş medya tarafından cemaati bitirmeye çalışmakla suçlanmıştı. Yine 12 Eylül 2010 referandumunun ardından FETÖ bağlantılı 160 yargı görevlisinin Yargıtay’a yerleştirilmesini Sayın Kılıçdaroğlu, ‘160 militan Yargıtay’a atandı’ diye duyurduğunda şimdinin Başbakan Yardımcısı o günün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘Olur mu öyle bir şey’ diyerek FETÖ’yü savunmuştu. Neyin olup olmayacağını 15 Temmuz’da Meclis bombalandığında anlamıştır sanırım Sayın Bozdağ. Bütün bunlardan dolayı buradan AKP’ye sesleniyorum. Gelin birlikte geniş yetkili bir komisyon kurup başta Menzilciler olmak üzere kimi tarikatların FETÖ gibi devlette kadrolaşmaya çalıştığı iddialarını birlikte araştıralım. Sırf bugün sizin yandaşınız diye bu tür yapılanmalara göz yumarsanız FETÖ olayında olduğu gibi bunun bedelini toplum öder. FETÖ gider METÖ gelir. Şayet iddiaları doğrular bir sonuç bulamaz isek deriz ki öyle bir şey yok. Varsa da üzerine gidelim. Yeni paralel yapılanmalara fırsat vermeyelim. Gelecekte bir kez daha kandırıldık bilmiyorduk yalanının arkasına sığınmayın. Sonra bu millet sizi afetmez” dedi.

“EN AZ 10 YENİ OHAL İNCELEME KOMİSYONU DAHA KURULMALIDIR”

Cankurtaran, OHAL İnceleme Komisyonu’nun faaliyete geçtiği 22 Mayıs 2017’den bugüne kadar geçen yedi aylık süreçte 102 bin 276 başvurudan sadece 300 dosyayı inceleyerek karara bağladığını kaydererek, “Geciken adalet adalet değildir. İnsanlar olumlu veya olumsuz anlamda bir cevap vermek lazım ki önlerini görebilsinler. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insandan bahsediyoruz. OHAL Komisyonu’nun hızlandırılması şart. Gerekirse en az 10 yeni OHAL İnceleme Komisyonu daha kurulmalıdır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde sadece o illere bakan birer komisyon, diğer yedi bölgemizde de örneğin Ege Bölgesi Komisyonu gibi komisyonlar kurularak süreç hızlandırılmalıdır. Yoksa bu hızla dosyaların incelenmesi 10 yılda bitmez” diye konuştu.

“TRUMP, KENDİNİ PATRON, DÜNYA ÜLKELERİNİ DE ÇALIŞANLARI SANIYOR”

BM Genel Kurulu’nda alınan Kudüs kararını da değerlendiren Cankurtaran, “BM kararı sağduyulu ülkelerin ortak bir tepkisidir. İş dünyasından siyasete atılan Trump bazı alışkanlıklarını bırakamamış. Kendini patron, dünya ülkelerini de çalışanları sanıyor. Sanki emrini dinlemeyen çalışanlarını işten çıkarır gibi karşı çıkan ülkelere desteği kesmek gerektiğini söylemesi ciddi bir tepki yarattı. Çıkan sonuç her şeyden önce Filistin olayına ezilen Müslümanlar ve diğerleri olarak bakmanın yanlışlığını da ortaya koymuştur. Çünkü AB ülkeleri de ABD’nin karşısında yer almıştır. Bu nedenle AKP Hükümeti’ni Filistin politikasında İslamcı bir jargon kullanmayı bırakmaya çağırıyoruz. Filistin sadece  İslam değil insanlık sorunudur” diyerek AKP hükümetine uyarılarını şöyle sürdürdü:

 “ERDOĞAN’IN KÜRESEL LİDERLİĞİNİ KANITLAMAK İSTİYORLARSA KKTC’Yİ TANITSINLAR”

“AKP hükümeti bu konuyu bir iç siyaset  malzemesine de dönüştürmemeli. AKP Sözcüsü Mahir Ünal, BM’nin kararını ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel liderliği tescillendi’ diye açıklamış.  Şimdi bu durumda  AB ülkeleri de mi Erdoğan için  ABD’ye karşı çıktı. Biz olsak da olmasak da karşı çıkacaklardı çünkü Filistin bütün insanlığın sorunu. Böyle bir sorun üzerinden de reklam yapmaya kalkmasınlar. Bu tür söylemler Filistin davasına fayda vermez. Ancak şayet Erdoğan’ın küresel liderliğini tescillemek istiyorlar ise KKTC’yi tanıtsınlar görelim hep birlikte sevinelim.”

“AKP, HAYATI KOLAYLAŞTIRMADI, SADECE BORÇLANMAYI KOLAYLAŞTIRDI”

Ekonomideki gelişmelere de değinen Cankurtaran, “TÜİK enflasyonu yüzde 12.98 olarak hesaplıyor. Ancak, temel gıda ürünlerinde fiyat artışı yüzde 60’a ulaştı. Asgari ücretlinin alım gücü ise 82 gıda ürünü karşısında adeta eridi.. AKP iktidarında hayatı kolaylaştırmadı sadece borçlanmayı kolaylaştırdı. Bugün Türkiye’de 31 milyon kişi bankalara borçlu. Bu rakamı veren ben değilim Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek. Yani çocukları yaşlıları saymazsak neredeyse herkes borçlu. İnsanların 10-20 yıl borç ödeyerek ev almasını bile kendi başarıları gibi yansıtıyorlar. Oysa eskiden emekli olan biri ikramiyesiyle kolaylıkla bir ev alabilirdi. Borçlu insan çekingendir, dış etkilere açıktır. Burada sürekli biz gidersek ekonomi daha bozulur, faiz artar diye korkutulan insanlar siyasi yönlendirmeye açık geldi. AKP daha borçlu bir toplum istiyor ki kendine bağlı hale getirsin. Türk halkını bu borç sarmalından kurtaracağız”

“YAYLADAĞI SINIR KAPISI AÇILSIN, HATAY 5. TEŞVİK BÖLGESİNE GEÇİRİLSİN”

Hatay’ın sorunlarına da değinen Cankurtaran, Hatay’ın AKP’nin maceracı dış politikasından en çok çeken illerimizin başında geldiğini belirterek, “Geçtiğimiz yıllarda Rusya ile yaşanan krizden dolayı narenciye üreticimiz zor zamanlar geçirmişti. Suriye krizinin en ağır bedellerini Hatay ödedi. Bu ilimizdeki insanları kendi içinde bölmek isteyenler oldu ama Hatay dünyaya örnek hoş görüsüyle bu oyuna gelmedi. Cilvegözü Sınır Kapısı’nın bir süredir kapalı olmasından dolayı özellikle ilimizdeki ticaret ve taşımacılık sektörü zor durumda. Tırlar yatıyor. Bu nedenle bir an önce alternatif olarak Yayladığı Sınır Kapısı açılmalı.Hatay, Atatürk’ün bizlere vasiyeti ve gözdesi olan şehrimizdir. Buna karşın bu ilimize karşı yeterli ilgiyi göremiyoruz. Hatay, komşu iller Gaziantep’in Osmaniye’nin aldığı teşviklerden faydalanamıyor. İşsizlik sorunu da bu ilimizi yakıyor. Bu nedenle şu an da  4. teşvik bölgesinde yer alan Hatay, Hatay halkının talebi doğrultusunda 5. yatırım teşvik bölgesine geçirilmelidir. 517 bin de imza toplanmıştır bu talep için..Bu da her yıl en az 1 milyar dolar yatırım, yaklaşık 12 bin kişiye iş imkanı demektir. Hatay’da sürdürülen projeler bir an önce bitirilmelidir.  Amanos tüneli ve Hassa Organize Sanayi Bölgesi projeleri bir an önce bitirilmelidir.  Reyhanlı Barajı’nın tamamen bitirilmesi önemli. Bu konuda biz de elimizden geleni yapmalıyız. Ayrıca Hatay’a kurulması düşünülen Hatay Serbest Ekonomik Bölgesi’nde hızlanılması şehir ekonomisi açısından hayati öneme sahiptir. CHP olarak Atatürk’ün vasiyeti olan Hatay’ımızın sorunlarını takibine ve çözüm bulunmasına çaba göstermeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini bitirdi.