dereislah-suyurdu1-294f3bae

Borçka’da İçkale Deresinde boğulan karaca yavrusu bize tüm yaşam alanlarımızda, derelerimizde yapılan sadece yaban hayvanlarını değil insanları bekleyen büyük bir tehlikeyi gösterdi. HES’lerin kendileri başlı başına büyük bir sorun. Doğaya, yaşam alanlarına, insanlara zarar verdiği artık çok net biliniyor. HES’lerle birlikte ortaya çıkan  Taşkın Koruma projeleri ise buna tuz biber ekti!. Taşkın Koruma dere ıslahı değil, Dere itlafıdır diyerek bu konuda makale kaleme aldım.

Ne yazık ki önceki gün Borçka’da ve daha bir çok yerde yaşanan olaylar beni haklı çıkardı. Keşke yanılmış olsam. İnanın mutlu olurdum.  Evet, yavru karacanın katili DSİ’nin tüm uyarılara rağmen hatalı ve doğaya aykırı yaptığı dereleri doğadan koparan, canlının ihtiyacı olan suyu kanal içine hapseden  sözüm ona “Taşkın Koruma”nın  ta kendisi dolayısıyla bu projeleri tüm uyarılara rağmen  doğaya göre değil, kafasına göre yapan  DSİ olmuştur.

DSİ ve Artvin yazımın son mısrasında şu ifadelere yer vermiştim: “Dere ıslahı adı altında yapılan perde beton duvarlara bakıyorum. Duvarlar 90 derecelik dik bir açıyla konduruluyor. İki duvarın arasına sıkıştırılan dere hakkında adamların hiçbir bilgisi yok. Bu dere bahar vakti coştuğunda ne kadar su taşıyor, buraya sığar mı hiçbir şekilde buna bakmıyorlar. Bu taşkın koruma mı yoksa bir oda içine sıkıştırılmış kedi misali bir çalışma mı belli değil. Siz bu dereyi bu kadar sıkıştırırsanız bir gün etrafına öyle bir dalar ki!.

DSİ’nin yapmış olduğu ıslah duvarlarını gördüğümde köylü, cahil aklımla(!) yapılanlara inanamıyorum. Öyle kötü perde duvarlar yapılıyor ki; adeta “felakete çağrı” filmi çekiyorlar! Derelerin iki yanını keskin kanalvari beton setlerle kapatıp derenin yataklarını daraltıyorlar.

Bu vesileyle Borçka’nın güreşen köyünde DSİ’nin yaptırdığı ıslah çalışmasına baktım. Perde beton setlerle dere yatağını epey bir daraltmışlar. Oysa derelerin açmış olduğu yatakların en geniş sınırı şunu anlatır: Bu dere coştuğunda ulaşacağı sınır orası olacak. Kimin umurunda işi yapanların suçu bu işi yaptıranların yanında sıfır noktasındadır. Çünkü onlar sadece işi yapmayı taahhüt ettiler. Kontrolü sizde değil mi?

Zaten dereler üzerinde oyunlar 2009 yılından sonra oynanmaya başlandı. Bana sorarsanız kendi fikrimi söylüyorum. Dereler içerisinde yapılan adına Dere Islahı” denen proje kesinlikle “Dere itlafı” dır. Onun için özellikle Karadeniz Bölgesinde zaman zaman derelerin isyanını okursunuz.

Bilmem hangi ilde şu dere taşarak şu kadar maddi zarar verdi, can aldı! Şeklinde haberler okursunuz. Çünkü derelerimiz DSİ mühendislerinin isteği ve projesine göre şekilleniyor Oysa gerçek şekil doğanın yarattığı şekildir.(devam edecek…)-

web_foto-(4)342892deda89642aade2ff000015211d

2013 yılında kaleme aldığım bu yazının üstünden bir 4 yıl daha geçti. DSİ dere İtlaflarına devam ediyor. Geçenlerde çıkan habere bakınca bu yazı aklıma geldi. Hiç ders almaz mısınız?

Siz bu derelere girdikten sonra Artvin’de 2009 sonrası 7 yılda 24 canımız gitti. Peki, ama neden? Taşkın koruma projeleri bittikçe dereler daha çok can almış. O zaman bir şey yanlış yapılıyor. İlk düğme hatalı iliklendiği için peşinden gelen tüm düğmeler hatalı olur. DSİ’nin yaptığı tüm dere taşkın projelerinin hatalı, canlıdan tecrit etme projesi oldu.

Taşkın koruma projesi uygulanmış derelere bırakın insanı, yaban hayatını, kuşlar bile giremez hale geldi. Oysa dereler vücudumuzdaki kılcal damarlar misali görev yaparlar. Doğaya can verirler. Nehirleri yani ana damarları aortu beslerler.

Taşkın koruma ile kılcal damarlar yakılmıştır. Doğa can çekişmeye başladığı için can alıyor. Bu haliyle olduğu sürece de daha çok canımız yanacak. Bu DSİ’nin gururu falan değil. Tarihinin en büyük hatasıdır. Ve gelecekte tümü yıkılacak. Olan ise bizim vergilerimize olacak.

ESEN KALIN