Rasim Yılmaz
9 Şubat 218
rasimyilmaz08@hotmail.com

22 Ocak 2018 pazartesi günü yayımlanan “ARTVİN HALKININ SABRINI SINAMAKTAN VAZ GEÇİN”  başlıklı yazımın l. Bölümünün son paragrafında şunları söylemiştim:

“Tekrar gibi olacak ama: Bir kez daha söylemeden edemeyeceğim. Gelin Artvin halkının sabrını sınamaktan vazgeçin.

 İşte bu sabrının ve hala demokratik haklarını kullanarak sorunu barışçı ve hukuk kuralları çerçevesinde çözme azminde oluşudur ki 40 bin imzayla TBMM kapısına dayanmıştır. Artvin halkının bu olgun ve sabırlı çabası doğru okunmalıdır.”

 Yirmi beş yılı aşkındır; madenci şirketin sadece bakırı alacağız demesine rağmen aynı yörede bulunan altını da alacağını, yörede yaratacağı tahribatın korkunç olacağını, On binlerce ağacın yanı sıra, çok önemli bir orman ekosisteminin yok olacağını, suların kirleneceğini ve yöreyi birçok çevre felaketinin, heyelanların beklediğini söyledik, yazdık. Bu sorunlar yıllardır bilim adamları tarafından birçok platformda dile getirildi. Herkese anladı da son 15 yıldır bir tek AKP iktidarı anlamadı, anlamak istemedi. Dolayısıyla da AKP iktidarının bu ısrarı doğal olarak zihinlerde “Acaba iktidar madenci şirketle ortak mıdır?” şüphesini uyandırmaktadır.

Artvin halkı bugüne kadar her türlü hukuk ve demokratik yolları denedi ve hala da denemeye devam ediyor. İşte bu demokratik mücadele biçimlerinin birisi de imza kampanyalarıdır.

1.İmza Kampanyası (1998)

Bu imza kampanyalarından ilki: 1998 yılının son haftalarında, toplanan maden karşıtı imza sayısı 8122’ye ulaşmıştı. Bu imzalar Valiliğe teslim edilmişti. Daha sonra bu imzalara dilekçe eklenerek tüm siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle Ankara’ya gidilerek 11 Şubat 1998 tarihinde kalabalık bir heyet tarafından Çevre Bakanı İmren Aykut ’a sunuldu. Hatta o günlerin anısına Artvinliler ile İmren Aykut arasında ilginç ve esprili unutulmayacak bir diyalog gerçekleşmişti. Heyette bulunan İskebe Muhtarı, doğaya verdikleri önemi daha anlaşılır ifade edebilmek için: “İmren Hanum, ben boğaciy um. Ben boğalaruma kuri uzuminan finduğ yeduriyerim. Ben ise puçuko yiyerim.” deyince samimi gülüşmelere neden olmuş, Sayın Aykut sözcüklerden kaynaklı espriyi anlayamayınca oradakiler durumu izah etmişlerdi.  Sonuçta Bakan Aykut,  elinden geleni yapacağına söz vermişti.  Gerçekten de kısa süre içinde işletme projesi durdurulup yeniden incelenmesine karar verilmişti.

2.İmza Kampanyası (2002)

11 Şubat 1998 tarihinde Bakan Aykut ile görüştükten sonra herhangi bir faaliyeti görülmeyen şirketin el altından el değiştirmek üzere olduğunun duyumları alınması üzerine yeniden harekede geçildi.

Ankara’da benim başkanlığını yapmakta olduğum Ankara Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Yeşil Artvin Derneğince  “ARTVİN’E ARTVİNLİ’YE DOKUNMA” başlığıyla Türkiye çapında bir imza kampanyası daha açıldı. Bu imza kampanyasının birincil hedefi ise Artvinlilerde Artvin’e sahip çıkma ve dikkatli olmaları gerektiği konusunu bilince çıkarmaktı.

İşte o imza kampanyasının ana metni.

ARTVİN’E, ARTVİNLİ’YE DOKUNMA!
İmza Kampanyasına Katıl

“Artvin Cerattepe’de maden işletmeciliğine verilen izinle yöre insanına ve doğaya karşı yapılan saldırı yeniden başlamaktadır.

Artvin’in çatısı sayılabilecek 960.000 ağaca sahip Kafkasör turizm alanındaki Cerattepe’de maden işleme çalışması 1995 yılında başlamış, fakat Artvin halkının kararlı mücadelesi ile 1998’de bu çalışma durdurulmuştur.

Dönemin Artvin milletvekilleri “Sn. Hasan Ekinci, Sn. Metin Arifağaoğlu, Sn. Süleyman Hatinoğlu, Sn. Ergun Bayrak, Belediye eski başkanı Sn. Seracettin Yazar, Belediye Başkanı Emin Özgün, Ankara Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Yeşil Artvin Derneği, Artvin Belediyesi ile Artvin’deki tüm partilerin il başkanları ile tüm meslek kuruluşları, sendikalar ve sivil toplum örgütleri bu senaryoyu  reddetmişlerdir. Artvin’de Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde 9.200’i Ankara’da Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği öncülüğünde 1.382 imzalı dilekçe toplanmış, başta Enerji Bakanlığı olmak üzere Orman, Çevre ve Turizm Bakanlıklarına iletilmiş ve Kanadalı Cominco Şirketi’nin Kafkasör üzerindeki emellerine son verilmiştir.

Sevgili Artvinliler, doğa düşmanları şimdi de vurgun senaryosunun “B planını” uygulamaya koymaktalar. Cominco firması, pervasızca sahiplendiğini zannettiği Cerattepe’yi Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş. ile Kanadalı bir şirkete satma girişimleri içindedir…

Cerattepe’deki altın işletme hakkını satın alacak şirket ya da şirketlerin Artvin, Kafkasör ve değerleri üzerindeki emelleri bellidir.

Takke 1998!de düşmüş ve ne yazık ki kel görünmüştür. Amaç Artvin’i yağmalamak, amaç Artvinliyi sömürmek, amaç Artvin’in tüm can damarlarını kurtarmaktır.

Sevgili Artvinliler;

Şimdi yeniden her Artvinliyi, her Artvin dostunu göreve çağırıyoruz.
Bizi uyutmaya çalışıyorlar.                                                                                                                                        Uyumayacağız!                                                                                                                                                           Unutturmaya çalışıyorlar.                                                                                                                                       Unutmayacağız!                                                                                                                                                             Artvin üzerine oynuyorlar.                                                                                                                                              OYNATMAYACAĞIZ!

Bizler zaten Çoruh ve vadisinde kaybettiklerimizi hüzünle izlemekteyiz. Çoruh ve vadisini yüreğimize gömdük ama artık can damarlarımıza dokundurmayacağız. Ulusu için tüm özverileri göğüsleyenlerden, Artvinlilerden isteyeceğiniz ve Artvinlilerin verebileceği hiçbir şey kalmadı.                 

VERMEYECEĞİZ!

Cerattepe altın işletmeciliğine, Cerattepe’nin yok olmasına, Artvin’in can damarlarının kurutulmasına karşıyım.

İşte adım, işte imzam…”

(Bizim Atabarı  dergisi Temmuz 2003 Sayı 11)

Sonunda toplanan binlerce o imzalar da ilgili kurumlara iletildi.

Bizler zaten Çoruh ve vadisinde kaybettiklerimizi hüzünle izlemekteyiz. Çoruh ve vadisini yüreğimize gömdük ama artık can damarlarımıza dokundurmayacağız. Ulusu için tüm özverileri göğüsleyenlerden, Artvinlilerden isteyeceğiniz ve Artvinlilerin verebileceği hiçbir şey kalmadı.                 

VERMEYECEĞİZ!

Cerattepe altın işletmeciliğine, Cerattepe’nin yok olmasına, Artvin’in can damarlarının kurutulmasına karşıyım.

İşte adım, işte imzam…”

(Bizim Atabarı  dergisi Temmuz 2003 Sayı 11)

Sonunda toplanan binlerce o imzalar da ilgili kurumlara iletildi.

3.İmza Kampanyası

Bundan bir süre önce Kocaeli’nde “Artvin STK ve Platformları Türkiye Buluşması”  gerçekleşmişti. Toplantıda, Artvin’de devam eden ve potansiyel madencilik faaliyetleri – Cerattepe, yeşil yol, taş ocakları, HES’ler ve çevre kirliliği tahribatlarının Artvin’in geleceğini nasıl tehdit ettiği tartışılmış, Artvin’in başta Cerattepe olmak üzere tüm yaşam ve doğa savunması mücadelesine tek yürek olarak destek verilmesi kararı alınmıştı.

Daha sonra İstanbul ve Bursa’da yapılan toplantılarda bundan böyle doğa ve yaşam mücadelesinin Türkiye’nin her yanında yaşayan Artvinlilerin katılımıyla yeniden 3. kez imza kampanyası düzenlenmesine karar verilmişti. Başta Artvin, İstanbul, Ankara, Bursa, Zonguldak, Kocaeli, Çanakkale, Antalya, İzmir, Sakarya ve Sinop gibi birçok ilde yürütülen kampanya neticesinde 40 bini aşkın imza toplandı.

DSC_0064

16 Ocak Salı günü Başta Artvin olmak üzere değişik illerden gelen heyetlerin etkinliği sabah erkenden Ankara grubuyla buluşarak Anıtkabir ziyaretiyle başladı. Yeşil Artvin Derneği başkanı Nur Neşe Karahan’ın mozoleye çelenk koymasının ve şeref defterini imzalamasının ardından topluca toplanan bu 40 bin imza ile birlikte TBMM’ne gidildi.

DSC_0073

Ne AKP ile ne de AKP Artvin Milletvekili İsrafil Kışla ile görüşülmedi.

Meclis Başkan Vekili Yaşar Tüzün ile görüşülerek 40 bin imza klasörler halinde kendisine teslim edildi. Aslında günün en anlamlı ziyareti de buydu diyebiliriz.

Tüzün, Artvin halkının mücadelesinin haklılığını dile getirerek  güzel sözler sarf etti. Tüzün’ün bu söylediklerinin bir anlamının olup olmadığını ileride hep birlikte göreceğiz.

DSC_0161 (1)

Daha sonra grup, CHP Meclis Grup toplantısına katıldı. Salonun yarısına yakınını Artvinliler doldurdu.  Salon ara ara Artvinlilerin madenci şirket aleyhinde attıkları sloganlarla çınladı. Fakat Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuşması boyunca Artvin hakkında tek kelime söz etmemiş olması Artvinlileri sadece üzmedi, tepkilerine de neden oldu.

DSC_0083

Yine heyet, muhalefetteyken (artık muhalefet değil, iktidar ortağı-koalisyon olarak görüyorum) görüşmelere açık olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile değil de; Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta ile görüşmüşler. Maalesef bu görüşmeyi izleme olanağı bulamadığım için görüşme içeriği konusunda söyleyeceğim bir şey yok. Ama gelinen noktada MHP’nin AKP iktidarından farklı düşünmediklerine göre doğrusu ne dediklerini merak ettiğimi de söyleyemem.

DSC_0128 (2)

Daha sonra grup Kılıçdaroğlu’nu makamında ziyaret ederek imzaları sundular. Ancak bu görüşmeyi de niçin izle(ye)mediğimi bir sonraki yazımda anlatacağım.

TBMM eylemi; Meclis bahçesinde toplu olarak CHP Milletvekili Uğur Bayraktutan, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve Yeşil Artvin Derneği Avukatı Bedrettin Kalın’ın ayrı ayrı basına bilgi vermelerinin ardından Kızılay TMMOB salonunda yapılan basın açıklamasıyla son buldu.

Doğrusunu söylemek gerekirse başta Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve bazı CHP’li Milletvekillerinin samimi ve içten çabaları dışında Meclisten mutlu ayrıldığımız söylenemez.
Buradan da şu sonuç çıkıyor ki; artık Artvinlilerin kendi öz güçlerine güvenerek mücadeleye devam etmekten başka bir seçenekleri kalmamıştır.

(DEVAM EDECEK)