HDP Kongresi (3)

Halkların Demokratik Partisi’nin 3. Olağan Genel Kongresi’nde Pervin Buldan ve Sesai Temelli  partinin yeni Eş Genel Başkanı  seçildiler.

Divan Başkanlığını Sırrı Süreyya Önder ve Meral Danış Beştaş’ın yaptığı kongrede, 70 delegenin imzasıyla Selahattin Demirtaş yeniden eş genel başkanlığına aday olsun önergesi Demirtaş’ın “aday gösterilirsem işleme almayın”  dilekçesi üzerine işleme alınmadı.

Divan eş başkanlarının konuşmalarının hemen ardından tutuklu Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın mesajları okundu.

Tutuklu Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ mesajında şunları söyledi:

fft107_mf5263741  Biliyorum ve biliyoruz ki; ne yaparlarsa yapsınlar bu coşkuyu elimizden, yüreğimizden alamazlar. İçeride olalım ya da dışarı; bedenimiz tutsak olsun ya da özgür, birlikte direnmeyi de biliriz, birlikte sevinmeyi de… Coşkumuz zindanlara da sığmaz, salonlara da… İşte bugün bütün duvarları, barajları, engelleri aşmış bir partinin kabına sığmayan ruhu ve hareketiyle bir aradayız. İnanıyorum ki; 3. Olağan Kongremizde halklarımızı kuşatan faşizmin aşıldığı, demokratik direnişe derin soluk verildiği bir dönemeç olacak.

 Uzun zamandır süren partimize yönelik siyasi soykırım operasyonlarının ortasında 3. Kongreyi gerçekleştiriyoruz. Bu nedenle bugün toplanan kongre sadece bir kongre değildir. Boyun eğmeyen, vazgeçmeyen demokratik halk iradesidir. Saldırıları aşa aşa yürüme kararlılığıdır. Hayatta ve siyasette silahtan, savaştan, yalandan, baskıdan, paradan büyük güçler olduğuna inanmak ve onlara sarılmaktır. Bugün HDP en ağır saldırılar ve olanaksızlıklar karşısında dimdik ayakta ise, enerjisini, güvenini yitirmiyorsa insanlığın büyük değerlerine dayanan büyük bir gücü kuşandığı içindir. Özgürlük, emek, demokrasi, barış, adalet, eşitlik, doğa ve herkes için insanca yaşam değerleri bizi bizler yapan, yenilmez yapan güçtür. Bunun için iktidarı elinde tutanlar, tek elde topladıkları yetki ve otoritenin gücüyle zehirlenirken HDP fırtınaların, kıranların ortasında durmadan yeşeriyor. Tekçi faşist iktidar ise onca haksız, kirli kazanımlarına, bütün devlet-siyaset ve sermaye ganimetlerine el koymuş olmasına rağmen meşruiyet krizini aşamıyor. Metal yorgunluğu dedikleri haksızlık, siyasetsizlik, çözümsüzlük bunalımını savaşla, ölümle, nefret ve halklara düşmanlıkla aşmaya çalışıyor.

 Bizler ise nice zulüm ve duraksız saldırı karşısında enerjimizi, coşkumuzu sadece haklılığımızdan, özgürlüğe, barışa, demokrasiye bağlılığımızdan alıyoruz. Tarih zalimliğine güvenenler ile haklılığına güvenenler arasındaki sayısız mücadeleye tanık olmuştur. Yine aynı tarih zalimliğine çok güvenen nice iktidarın, diktatörün boynunda mazlumların vebali ile çöküp gittiğini ve bitimsiz bir lanetle anıldığını da yazar. Bugün çürüyen ve çökecek olan bir iktidarın değil insanlığın sağlam temelleri üzerine kurulan ve yükselen yeninin zamanıdır. HDP bu yeninin tek temsilcisi olarak geleceğe umutla, güvenle ve tarih bilinciyle yürüyor. Bugünden yarına yeni demokratik siyasete, demokratik cumhuriyete ulaşacak olan da bu yol ve yürüyüştür.

 HDP renkleri soldurmadan, kimlikleri karartmadan demokratik birliğin sağlanabileceğine kanıttır. Bu birliğin kazanabileceğine tarihsel bir örnektir. Türkiye ve Kürdistan halklarının tekçiliğe, zorbalığa, savaş ve faşizme mahkumiyete, mecburiyeti de yok. Çünkü başka bir yol var, başka bir yaşam umudu ve enerjisi var; HDP var. Elbette bugün bırakalım özgür siyasi çalışmayı en berbat rejimlerde dahi güvence altında olan parti kongresini de özgür ve kolay yapamıyoruz. Kongre hazırlıklarını yürüten sayısız arkadaşımız şu an gözaltında ya da hapiste. Üyelerimiz ve halkımız kongre yapabilmek, bu salonlara gelebilmek için büyük mücadeleler verip, hayatı bedeller ödüyor. Ama partimiz hiçbir zaman mağduriyet pasifizmine sürüklenmedi. Hiçbir zaman zorlukları mücadelenin önüne koymadı. Bugün de demokratik halk siyasetinin saygınlık ve görkemini büyük zorluk ve bedelleri göğüsleme gücünden aldığını çok iyi biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki; en koyu karanlık ortasındaki en küçük ışık cürümünden fazla parlar. Sadece tek bir ışık en büyük karanlığı yırtmaya, kör edici perdeyi çekip atmaya yeter. Savaşın, faşizmin, OHAL-darbe rejiminin her yana kara bulut gibi çöktüğü bir iklimde HDP ışığı taşıyanların, faşizmin karanlığını yenecek olanların partisidir.

 3. Olağan Kongremiz bütün zaaf ve yetmezliklerimizi aşarak, siyasi mücadele ışığını büyüttüğümüz, halklarımızın özlem ve beklentilerine cevap verdiğimiz bir eşik olacaktır. Kadın, genel ve yerel konferanslarımızdan yükselen mücadele kararlılığı stratejimizi güçlendirme, kendini yenile iradesi kongrede taçlanarak yarına köprü oluyor şimdi. Önümüzde yerelden merkeze tüm siyaseti ve Türkiye’yi demokratikleştirmeye, hakça yaşamaya ve kazanmaya açılan zorlu ama onurlu bir yol var. Radikal demokrasi utku ve pratiğiyle Türkiye’nin HDP’lileşeceği, yani herkesin adalet, onurlu barış, eşitlik, özgürlük ve farklılıklarıyla bir arada yaşayabileceği bir ortak vatan için birlikte yürüyeceğiz.

 Halkların tarihsel haklılığına dayananlar mutlaka kazanacaklar. Kobane’den Afrin’e, Afrin’den Amed’e, Amed’den İstanbul’a yeni bir yaşam için direnenler çağın zafer hakikati olarak tarihe adına yazdıranlardır. Cizre’de yakılıp Afrin’de bombalansa da Türkiye’nin her yanında zindanlara doldurulsa da halklarımızın direniş ve zafer hakikati yeni çağın kapısında bir kutup gibi parlıyor. Bugün bölgeyi savaş cehennemine çeviren bütün zalim, sömürücü, işgalci iktidarlar karşısında yeni bir demokratik siyasi model, yeni bir ufuk yükseliyor. Ankara’dan Afrin’e bizleri birleştiren aynı ufka bakıyor olmaktır. Halkların ve büyük insanlığın eşit, özgür, gönüllü, demokratik birliğine ve yaşam modeline inanmaktır. İşte yeni ufka baktığımızda toprağı, birliği, geleceği için direnen Afrin halkının kazanacağını görüyoruz. Çocukların bombalarla öldürülmediği, annelerin ağıt yakmadığı, kadınların cansız bedenine işkence yapılmadığı, Kobane’nin bedenine çiçeklerin, zeytin ağaçlarının selam durduğu bir özgürlük ve kardeşlik yurdu görüyoruz. Ve bütün inancımızla bir kez daha söylüyoruz: Savaşa karşı, ölüme karşı yaşam zaferimiz olacak.

 Şimdi, kazanma iradesini kuşanarak ilerlemenin ve tüm bölge ve Türkiye halklarının faşizme, savaşa, OHAL’e karşı birleşeceği yeni yollar açmanın zamanıdır. Partimiz bütün demokrasi güçleri ile faşizme ve darbe rejimine karşı ittifaka dün olduğu gibi bugün de hazır. Herkes çok iyi bilmeli ki; bu ağır zulüm ve saldırganlık karşısında ancak direnerek ve birleşerek kazanabiliriz.

 Bizler İmralı’dan F tiplerine devam eden tecride, yaşamın ve siyasetin tek tipleştirilmesine ve tırmandırılan savaşa rağmen kazanmanın mümkün olduğunu biliyoruz.

 Değerli delegeler, sevgili kadınlar, sayın konuklar

 3. Kongremizin bütün Türkiye ve bölge halkları için güç ve başarı olacağına yürekten inanıyorum. Zorlu ve kritik bir dönemde görev üstlenen başta Eş Genel Başkanımız Serpil Kemalbay olmak üzere bütün MYK, PM üyelerimizi, il-ilçe yöneticilerimizi, kadın ve gençlik meclislerimizi kutluyor, selamlıyorum.

 Göreve seçilecek olan parti Eş Genel Başkanları ve yöneticileri ise yürekten kutluyor, başarılar diliyorum. Tutuklu kadın milletvekillerimiz, parti yöneticilerimiz adına kongreyi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

 “Birer birer ve hep beraber,
İpek bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan sevinçli bir destan okur gibi”
mücadele edeceğimize ve başaracağımıza inanıyorum.
Dirençle, özlemle, yoldaşça kucaklıyoruz hepinizi. Yolumuz açık olsun…

Selahattin DemirtasMesajında “Partimizin temel hedeflerinden birisi de etnik temelli siyaset ihtiyacına son vermektir” vurgusu yapan ve yeniden aday olmayan Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden kngreye gönderdiği mesaj:

Çok değerli arkadaşlarım;

15 aydan bu yana binlerce arkadaşımla birlikte rehin alınıp cezaevine konulmuş olmamız fiziken bizi ayırmış olsa da duygularımız ve düşüncelerimiz eskisinden daha güçlü bir şekilde yek vücut olmuştur. Bilmenizi isterim ki, kalbim olanca sıcaklığıyla Kongre salonunda atıyor. Eş Genel Başkanımız ve yeni Eş Genel Başkan adaylarımız kapsamlı değerlendirmeler yapacağı için ben sizlere sadece kısa bir mesaj iletmekle yetineceğim.

Evvela 8 yıllık Eş Genel Başkanlık görevim süresince bir an olsun destek ve dayanışmalarını benden esirgemeyen yediden yetmişe bütün halkımıza, özellikle değer ailelerimize, bütün çalışma arkadaşlarıma kadın ve genç yoldaşlarıma, Genel Merkez ve Meclis Grubu emekçi arkadaşlarıma, her birine ayrı ayrı binlerce kez teşekkür ediyorum. Bu süre zarfında en güçlü şekilde yanımda duran eşime ve bütün aileme özel olarak teşekkür ediyorum.

Sizlerin mücadelesi, emeği, morali ve desteği beni her zaman ayakta tuttu ve güç verdi. En büyük kaygım bu anlamlı desteğe layık olmak ve sizleri mahcup etmemektir. Bunun için gecemi gündüzüme katarak, bu mücadelenin bir parçası ve öncülerinden biri olmaya çalıştım. Fakat buna rağmen bütün içtenliğimle söylemek isterim ki; halen sizlere karşı mahcup ve borçlu hissediyorum kendimi. Çünkü bizler “mezar taşıma halkına borçlu gitti” diye yazın inancına sahip olanların geleneğinden geliyoruz. Halkımıza olan borcumuz öylesine bir borçtur ki, yaşam boyu ödeyerek de bitirilemez. Tam anlamıyla özgürlük ve tam anlamıyla demokrasi sağlanıncaya kadar bu borç ödenmiş sayılmaz. Hele hele yüreği evlat acısı ile dağlanmış olan bütün anne-babalara karşı henüz onurlu bir barışı armağan edememiş olmamızın mahcubiyetini de yaşıyoruz.

Bu Kongre ile birlikte Eş Genel Başkanlık görevimi başka arkadaşlara devrediyorum. Bütün bu eksikliklerimizi, yetmezliklerimizi, hatalarımızı düzeltmek için de yeni Eş Genel Başkanlarımızın öncülüğünde, yeni yönetimimiz ile birlikte sizlere layık bir mücadeleyi ortaya koyma adına her yerde elimden geleni yapmaya devam edeceğimin sözünü veriyorum.

HDP’de birlikte Eş Genel Başkanlık yapmaktan onur ve mutluluk duyduğum ve şu dakikaya kadar da seçilmiş Eş Genel Başkan olan Figen Başkanımıza, onun şahsında cezaevindeki bütün siyasi tutsaklara selam ve sevgilerimi gönderiyorum. İçerideki bütün arkadaşlarım adına da en büyük direnme ve dayanışma mesajını sizlere iletmek istiyorum.

Halkların Demokratik Partisi, dincilik, mezhepçilik, ırkçılık ve cinsiyetçilik bataklığına saplanmış bütün Ortadoğu için ve elbette AKP-MHP faşist bloğunun tahakkümü altında inleyen Türkiye için büyük bir umut ve alternatif olarak yürümeye devam edecektir. HDP’lileri tutuklayarak, katlederek, tehdit ederek bitireceklerini, yıldıracaklarını, teslim alacaklarını zannedenler bizi kendileri gibi sayarlar. HDP’nin nasıl bir direniş geleneğinden geldiğini anlamayacak kadar kör bir cehaletle bize yaklaşıyorlar.

Bizler her türlü faşist baskıyı göğüsleyecek, bedelini ödeyecek devasa bir halk hareketine dönüşmüş, köklerini yüzyıllık direniş geçmişine salmış, dallarını ve yapraklarını sınırsız gökyüzüne ulaştırmayı başarmış devasa bir çınar gibiyiz. Çınarımızın her bir dalında Türkiye’nin büzün ezilen halkları, sınıfları ve cinsiyetleri özgürce yerini almıştır. Bu haliyle HDP, Kürt, Türk, Ermeni, Arap, Çerkez, Alevi, Süryani, Êzîdî, Hıristiyan, Müslüman bütün kimlik ve inançların ortak partisine dönüşmüştür. Yine kadınların kendi kimlikleri ve mücadeleleriyle var ettikleri HDP, gerçek bir kadın partisine dönüşmüştür. Kapitalizmin en ağır sömürüye tabi tuttuğu işçinin, işsizin, köylünün ve bütün emekçilerin ortak taleplerini buluşturan gerçek bir emekçi partisi olmuştur. Neoliberal düzenin her gün adım adım vahşice yok ettiği doğanın savunulması için en güçlü ekolojik çizgilerden biri haline gelmiştir.

HDP artık Türkiye’nin ana siyasi çizgilerinden birisi olarak kalıcı bir siyasi kuruma dönüşmüştür. Kişilere bağımlı olmayan kurumsal bir kimlik ortaya çıkarabilmiştir. Şimdi hepimize düşen şey, bu kurumsal siyasi aygıtı etkili bir mücadele alanı olarak kullanarak direnişi büyütmek, faşizmi alt etmek ve demokratik bir iktidar alternatifini halka sunmaktır.

Partimiz, parlamentarizme boğulmadan, meşru direniş hattından sapmadan, şiddet dışı yer, yol ve yöntemle alan-alan, meydan-meydan demokratik mücadeleyi büyütmek sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Yeni yönetimimizin bunu en cesur, en hızlı ve kararlı şekilde örgütleyeceğine inanıyorum. Direnişe faşizmin cevabı tutuklama olacaksa, bin tane daha yeni hapishane yapsalar, bizi dolduracak yer bulamamalılar. HDP böylesi bir kararlı ve cesur duruşu, geç kalınmış öncülüğü derhal üstlenmelidir.

Bizler canlıların meşru savunma çerçevesinde direnmesine saygı duyarız ve yanlarında oluruz. Bunun dışında her türlü şiddete tereddütsüz şekilde karşı çıkar ve ilkesel olarak kimden gelirse gelsin, açıkça eleştiririz. Savaş kışkırtıcılığının büyük övgülere mazhar olduğu bu günlerde korkmadan ve ısrarla “barış hemen şimdi” demeye ısrar edeceğiz. AKP-MHP faşizminin hiçbir makul gerekçe olmadan, Kürt halkına karşı yürüttüğü imha savaşını her yerde teşhir edip, diyaloğu ve barışçıl çözümleri savunmaya devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, sevgili yol arkadaşlarım;

HDP Türkiye’nin partisi midir, değil midir? Buna halklarımız karar veriyor zaten. Ama şunu herkes bilsin ki; HDP, AKP-MHP’nin kurmak istediği faşist Türkiye’nin partisi değildir. Türkiye’nin hırsızlarının partisi de değildir. Türkiye kalantorlarının, rüşvetçilerinin, kan emicilerinin partisi hiç değildir. HDP, Türkiye ezilenlerinin partisidir. Türkiye’nin yoksullarının, yok sayılanlarının partisidir. Evet, HDP bu yönüyle gerçek bir Türkiye partisidir.

Bizim hayalimizdeki Türkiye ile faşizmin vadettiği Türkiye arasında en küçük bir benzerlik yoktur. Bu nedenle HDP ne kadar Kürt ezilenlerinin partisi ise o kadar da Türk ezilenlerinin partisidir. Partimizin temel hedeflerinden birisi de etnik kimlik ayrımcılığını ortadan kaldırarak, herkesi eşit ve özgür yurttaş kılmayı başararak, etnik temelli siyaset ihtiyacına son vermektir. Önümüzdeki dönem bir yandan faşizm ile mücadele, bir yandan da kritik seçimlere hazırlanmak gibi tarihi sorumluluklarımız vardır. Bu Kongre ile birlikte tarihi rol ve misyonlarımıza layık olacak bir çalışmayı hep birlikte ortaya koyacağız. Yeni Eş Genel Başkanlar ve yeni yönetimimiz etrafında kenetlenecek, tam bir yoldaşlık ve dayanışma ruhuyla mücadeleyi büyüteceğiz.

Bu Kongre vesilesi ile beni yeniden Eş Genel Başkan olarak öneren bütün arkadaşlarıma ve halkımıza özel olarak teşekkür ederim. Beni bir kez daha onurlandırdığınız için şükranlarımı sunuyorum. Ancak daha önce izah ettiğim gerekçelerle görevimi yeni arkadaşlara devretmeyi siyasi ve ahlaki sorumluluğumun gereği olarak görüyorum. Sizlerin desteği ile seçilecek yeni Eş Genel Başkanlarımızı şimdiden kutluyor, başarı ve dayanışma duygularımı iletiyorum.

HDP’yi oluşturan bütün bileşenlerini, emekçilerimizi, partimizin tüm il-ilçe yönetimlerini, Kadın ve Gençlik Meclisimize yeni yönetim etrafında en güçlü dayanışma ağını örmeye çağırıyorum. Bugüne kadar partimizde görev yapmış bütün arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyor, parti şehitlerini rahmetle anıyor, anılarına bağlılık sözümüzü yineliyorum.

Kongremizin büyük bir başarı, coşku ve heyecan ile tamamlanacağına olan inancımla büyük bir hasretle hepinizi kucaklıyorum. Hücre arkadaşım Abdullah Zeydan ile birlikte hepinize selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.

BÜYÜK DİRENECEĞİZ, BÜYÜK KAZANACAĞIZ, MUTLAKA KAZANACAĞIZ