Lise giriş sınavıyla ilgili birçok belirsizlik hâlâ devam ediyor. Şu ana kadar belirlenen sistemi Eğitim Sen “Kaos Sürüyor! Çocuklarımızın Geleceğine Sahip Çıkmaya Devam Edeceğiz!” başlığıyla değerlendirdi

Eğitim Sen’in değerlendirmesi şöyle:

Öncelikle en fazla tartışma yaratan madde ile ilgili durumun ne olduğuna dair kısa bir açıklama yapmakta fayda var. Yönetmeliğe eklenen geçici madde şu şekildedir: Geçici Madde 9 – (1) Bu Yönetmelikte yer alan yerleştirme, nakil ve geçişlere ilişkin hükümler, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılından itibaren ortaokul ile imam hatip ortaokullarının 8 inci sınıfını tamamlayıp ortaöğretim kurumlarına yerleşen öğrencileri kapsar. Bu maddenin yansız ve yaşanan tartışmalardan bağımsız hukuki yorumu ortaöğretim kurumlarına geçişte uygulanacak yeni sistemin bu öğretim yılı sonunda uygulanmayacağı ve gelecek yıl uygulanacağıdır. Kamuoyunun da yönetmeliği bu şekliyle yorumlamasından rahatsız olan MEB, söz konusu maddenin bilinçli olarak yanlış yorumlandığını oysa kendi yazdıkları yönetmeliğin açık olduğunu ifade ederek çaresizce kamuoyunu ikna etmeye çalışmaktadır.

İki noktanın altını çizmek gerekmektedir. İlk olarak TEOG adı verilen ortaöğretime geçiş sisteminin artık uygulanma koşulu yoktur. 31 Ocak 2018 tarihinde yapılan “Okulöncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği”nde yapılan değişikle TEOG yerleştirmesinde kullanılan puana esas olan sınavları ve sonuçlarının değerlendirmesini düzenleyen maddeler iptal edilmişti. Dolayısıyla yeni sistem bu öğretim yılı sonunda uygulanmasa da TEOG döneminde yapılan sınavların bu yılda tekrarlanması artık mümkün değildir.

İkinci olarak yukarıda da ifade edildiği üzere geçici madde 9/1 bu yönetmelik ile düzenlenen üç işlemin (yerleştirme, geçiş, nakil) kapsamına dahil olan öğrencilerin 2018-2019 öğretim yılında ortaokul ve imam hatip ortaokullarından mezun olanları kapsayacağı şeklindedir. “Yerleştirme” olarak ifade edilen işlem ise yine aynı yönetmeliğin 20. maddesinde ortaöğretime geçişte uygulanacak beş farklı yerleştirme biçimini kapsamaktadır. Sonuç olarak bu maddenin yorumu MEB bürokrasisinin ifade ettiği gibi değildir. Hakkında açıklama yaptıkları metni okumak için zaman ayırırlarsa yapılan yorumların haklılığını göreceklerdir.

Yönetmelikte ayrıca sınavla öğrenci alacak olan okullar fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje okulları ve Anadolu teknik liseleri olarak belirlenmiştir. Proje okulu olmayan Anadolu liselerinin tamamı bu kapsamda adrese dayalı öğrenci alacaktır.

Diğer bir değişiklikte okulların kontenjanlarının belirlenmesi ile ilgili hususta yapılmış ve Eylül 2017 tarihinden bu yana ısrarla değiştirilmesini istediğimiz bir durumda düzeltmeye gidilmiştir. 16 Eylül 2017 tarihinde yapılan değişiklikle fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve proje okullarının kontenjanları 5 şubeyle sınırlandırılmıştı. Sendikamız Eğitim Sen o tarihten bu yana bu sınırlandırmanın çok ciddi bir sorun olduğunu ve MEB’in okul türleri arasında yarattığı eşitsizliği derinleştirdiğine dair eleştirilerini her ortamda ısrarla ifade etmekteydi.  Bu değişiklikle bu sınırlandırma kaldırılmıştır.

Yapılan değişiklikle sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarının sınıf kontenjanlarını 30 ile sınırlandırırken adrese dayalı öğrenci alan okulların sınıf kontenjanlarının gerekli olduğu durumlarda 40 olabileceğini belirtmektedir. Bu durum Anadolu liselerinin kontenjanlarının fiilen 40 olmasına neden olacaktır.

Yönetmelik değişikliğinin 20. maddesinin 1. fıkrasının b bendi ve aynı maddenin 3. fıkrasının b bendine göre adrese dayalı yerleştirme tercihe bağlı yapılacaktır. Yerleştirmede tek ölçünün tercih olması ve yerleştirme yetkisinin komisyonda olması sınavla yerleşemeyecek sessiz ve çaresiz çoğunluğun yaşayacağı belirsizliği artırmaktadır. Ayrıca söz edilen “yerleştirme komisyonuna” verilen yerleştirme ve “dengeli dağıtım yapma” işinin içerisinden geçmekte olduğumuz dönemde yaratacağı olumsuz sonuçları öngörmemek mümkün değildir. Komisyonun politik bir merkezin yerel izdüşümü olma riski yüksektir.

Yönetmelik değişikliğinin yarattığı tartışma ve buna bağlı olarak bu yıl 8. sınıfta okumakta olan 1.200.000 öğrenci ve velisinin yaşadıkları kabul edilebilir bir durum değildir. Eylül ayından itibaren devam eden tartışmalar ve oluşan belirsizlik her geçen gün yaşanan mağduriyetleri artırmaktadır. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Bu ortaöğretime geçiş sisteminin uygulanma koşulu yoktur. Yapılması gereken tüm öğrencilerin istedikleri okullarda istedikleri türden eğitimi almalarının sağlanmasıdır.

MEB’e soruyoruz: Sınav yönetmeliğiyle bile tartışma yaratan MEB sınav ve yerleştirme işlemlerini nasıl sağlıklı bir şekilde yürütecektir? Milyonlarca çocuğun, ailenin ve ülkenin geleceğini etkileyecek, telafisi olmayan; eğitimcilerin, velilerin ve kamuoyunun ‘yanlış anlamasına’ açık bir düzenleme nasıl yapılabilmektedir?

MEB tarafından yapılan her açıklama ve düzenleme kaosu büyütmeye devam etse de Eğitim Sen olarak öğrencilerimizin geleceğinin takipçisi olacağımız bilinmelidir.