Bu savaş seçim savaşıdır.
Çok kere yazdık aynı cümleleri. Tıpkı bombaların patır patır patladığı gibi. Tıpkı 15 Temmuz darbe dalaveresi gibi…
Bütün devlet, ordusuyla, halkıyla alakasız bir gerekçe ile, alakasız sun’i bir düşmanla savaşa durdu.
Dert ne?
Zat başkan olacak.
Üstelik lise mezunu birisinin devlet başkanı olması için seferberlik ilan edildi neredeyse…
Peki olamaz mı başkan?
Olabilir ama bu şartlarda değil. Apar topar Cumhurbaşkanı olma şartından Fakülte mezunu olmayı çıkartırsanız, burada bir bit yeniği var deriz.
Nitekim de bit yeniği var.
Lise mezunu birisi bu ülkede cumhurbaşkanı oldu. Böyle bir şey kanunen mümkün değil. Herkes kıçından korktuğu için ses edemedi. Cılız çıkan sesleri de çeşitli yöntemler ile kestiler.
Kısacası adına ister başkanlık deyin, ister cumhurbaşkanlık deyin fark etmez, seçime gitmeden lise mezunu olmadığını ispat etmek zorundadır. Edemezse yalan beyan vardır, TCK’da da karşılığı vardır ve onun uygulanması şarttır. Bunları tabi ki ben yapmayacağım. Yargı yapacak. Yapmak zorundadır.
Madalyonun bir yüzü böyle…
İkinci yüzü ise savaş.
Savaş Suriye sınırında oluyor. Yani Türkiye Suriye topraklarına taciz ve tecavüz ediyor. Tutturmuş PYD, YPG diye…
Şöyle bakalım meseleye;
PYD ve YPG nerede faaliyet gösteriyor?
Suriye’de.
Peki bizim sınırımızı taciz etti mi?
Etmedi.
Türkiye’ye karşı bir faaliyeti var mı?
Yok.
Ey ne istiyorsunuz bu insanlardan?
Diyelim ki Suriye veya Irak, ya da İran bizim ülkemizde faaliyet gösteren PKK’yi, IŞİD’i, Hizbullah’ı veya başka bir örgütü bahane ederek bizim sınırımızdan içeri girip, önüne geleni bombalasalar siz ülke olarak, halk olarak buna anlayışla mı bakacaksınız?
Tabi ki hayır.
O zaman bizim Suriye topraklarında hiç bir işimiz yok. Tutturmuşlar Osmanlı da Osmanlı… Siz mevcut ülkenin topraklarına sahip olmayı becerin önce. Ülkeyi samana muhtaç eden zavallılar.
Gidin nohutunuzu, fasulyenizi, tahılınızı, otunuzu, hayvanınızı yetiştirmeyi öğrenin önce.
Ülke ne halde, insanları savaş yaygarasıyla galeyana getirip duygularını sömürerek yönetmeyin.
Daha dün o sınırları boydan boya İsrail’e 49 yıllığına satmadınız mı?
O zaman YPG veya PYD tehdidi yok muydu?
Veya PYD ve YPG, İsrail’den daha mı kötü?
Esas bu ülkenin düşmanı emperyalistlerdir. Sizi iktidar yapan ABD’dir. Onun uşağı İsrail’dir.

Bir de sola dönük bir iki laf demek yerinde olur;
AKP, en az FETÖ kadar teröristtir. Hatta fazlası var eksiği yoktur. Onun gitmesi gerekiyor. Onun gitmesi bizlerin çok soğukkanlı olarak çalışmamıza bağlıdır. Tek bir kişi bile çok değerlidir. Dolayısıyla tüm sol katmanlar daha önce AKP’ye oy vermişleri iknaya seferber olmalı. Halka nelerin konuşulacağı dahi anlatılmalı. Büyük bir titizlikle örgütlü çalışma yapılmalı. Sosyalistlerin entellektüel birikimlerinden faydalınmalı. Bu süreç parti süreci olmamalı. Sorun Türkiye sorunudur, sorun demokrasi, insan hakları, kadın hakları, çocuk haklarıdır.
Büyük Halk Mutabakatı çatısı altında bir sekreterlik hemen şimdi kurulmalı. Kendisini solda tanımlayan, kendisini demokrat tanımlayan, gönlü çağdaş Türkiye’den yana olan, her gün biraz daha fakirleştiğini hisseden herkesin Büyük Halk Mutabakatında buluşmasını umuyorum.