Çocuk istismarı ve cinsel tacizi önlemek için seferberlik ilan edildi.

Başta, saray, hemen ardından hükümet; akıllarına gelen ilk şey “kimyasallarla hadım etmek” oldu.

Bu etkili bir yöntem mi?

Sanmıyorum.

Çünkü, İslam’ın ilk yıllarında hırsızlar için, el kesme cezası vardı. Ama bu ceza hırsızlığın önlenmesinde etkili olmadı. Nihayet Halife Ömer (gördü ki bu gidişle toplumda eli, kolu kesik insanlar çoğunlukta olacak) bu cezayı kaldırdı.

Bir organını kaybetmeyi göze alarak hırsızlık yapmaktan vazgeçmeyen insan,  bir organını kaybetmekten daha basit bir cezayla cinsel istismar ve taciz suçunu işlemekten vaz geçer mi?

Geçmez!

 Bu yöntemi bir çözüm olarak görmek, sivri sinekle mücadeleyi bataklığı kurutmak yerine, tek tek sineklerle mücadele anlayışına indirgemekten başka bir anlam ifade etmez.

Bataklık derken, “eşeğin aklına karpuz kabuğu düşüren” anlayış ve ‘muteber’ adamlrdan bahsediyorum. Bu anlayışın temsilcisi, ‘muteber’ ve ‘muhteremler” o kadar çok ve o kadar görünürler ki, bir kısım (özellikle de dindar) insanların (çünkü, dil ve kisveleri bu zatların dindar insanlar olduğunu gösteriyor) etkilenmemesi (akıllarına karpuz kabuğu düşmemesi) mümkün değil.

Bu muhteremlerin her bir bir tv. Kanalı ya da sosyal medyada arz-ı endam ediyorlar. Şu tip konuşma ve vaazlarıyla insanları zehirliyorlar.

– Altı yaşında ki, öz kızımı kucağıma alsam nefsim uyanıyor. (Cüppeli Ahmet)

– Vitrinde ya da rafta, gördüğüm Barbi Bebek’ten tahrik oluyorum. (Cüppeli Ahmet)

– 6 yaşındaki kızla evlenilebilir. (Cüppeli Ahmet)

– Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” ve “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. ( Diyanet Fetvası)

– Bir baba “okusun, bir patronun sekreteri olsun, muhasebeci olsun, erkeklerin arasında çalışsın, bana baksın” diye kızını okutur… (Nureddin Yıldız Sosyal Doku Vakfı)

– 6 Yaşındaki kızla evlenilebilir. Hatta evlilikte yaş sınırı yoktur. 7 yaşındaki bir kızla 70 yaşındaki bir erkek, 70 yaşındaki bir kadınla da 7 yaşındaki bir erkek çocuk evlenebilir. Hatta 1 yaşında, 2 yaşındaki çocuklarda evlendirilebilir. (Nureddin Yıldız)

– Bir yabancı erkekle bir kadının yanlız olarak asansörle 8. Kata çıkması cinsel halvet oluşturur mu? 8. Kata çıkmak 1- 2 dakikalık bir süre alır. Bu kadar kısa sürede bile bir şeyler olabilir. Allah muhafaz bir de asansör katlardan birisinde kilitlenirse…. üç dakika, beş dakika, (haber verilmesi, yardım gelmesi ) belki 10 dakikalık bir süre, neler olmaz ki!  (Nureddin Yıldız)

Bu iki muhterem ve Diyanet’den aldığımız örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz.

Anasının dizinden tahrik olanından tutunda, Kayın Validesinin elini öpünce, şehevi duygularının kabardığını söyleyenine varıncayadek o kadar çok ki bu bataklığın sinekleri…

Yani  bu sinekli bataklıkta;  erkek, tam bir hayvan olarak, ya da hayvani davranışları olan bir yaratık olarak sunuluyor. Karşı cinsi, yaşına başına, yakınlık derecesine bakmadan cinsel bir obje olarak algılıyor. İçinde ki ona saldırma ve cinsel isteklerini doyurma arzularını gemleyemeyen, biraz zavallı, daha çokta vahşi bir yaratık olarak görülüyor.

Kadın ise hayvandan da öte bir yaratık olarak sunuluyor.

Zira doğada her dişi yaratığın bir döl alma zamanı, mevsimi vardır. Onlar için cinsel birleşme bu dönemlere özgü bir şeydir. Bunun dışında ölür de cinsel birleşme yapmazlar.

Ama bu zevatın nazarında kadın öyle değildir. Eli devamlı uçkurundadır. Cinsel birleşme için, uygun bir yerde karşı cinsten birisi ile karşılaşmak için fırsat kollamaktadır. Onunla bir dakikalık asansör yolculuğunda bile iş pişirilebilir. Şimdi böylesi bir bataklık dururken, keserek ve ya kimyasallarla insanın bir organını işlevsizleştirerek bu sorunu çözmek mümkün mü???

O hade, insanların bir organını işlevsizleştirmek yerin, bir başka organını, beynini işlevlendirerek kalıcı çözüm aramaya ne dersiniz?

Ne yazık ki, kesin ve kalıcı olan bu çözümü bu gün uygulamak mümkün değil.

Niye mi?

Çünkü, yukarıda sapık görüşlerini aktardığım kişi ve kurumlar için; muteber ve muhterem sıfatlarını kullanmıştım. Ne yazık ki, bu kişi ve kurumlar Cumhurbaşkanı’ndan, Bakanlarına, sıradan bürokratına kadar, bütün devlet ricali nezdinde çok  muteber ve çok muhteremler.

Gazetlerde onlar!

Televizyınlarda onlar!

Sosyal medyada onlar!

Resmi kabullerde onlar!

Resmi protokollerde onlar!

Sinek neylesin, bataklık neylesin….