CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, 1950 seçimlerine gidilen süreçte, seçim mevzuatının muhalefetteki Demokrat Parti’nin ve bilim insanların görüşleri alınarak değiştirildiğini anımsattı. Özel, “AKP, geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen seçim mevzuatı değişikliklerini yaparken, 68 yıl önce CHP’nin aradığı gibi muhalefetin katkısını aramayı düşünmedi. Oysa, acımasızca eleştirdiği CHP, 1950 seçimlerine giderken bütün bilim insanlarını işin içine kattığı, bütün dünyanın seçim kanunlarını göz önüne aldığı gibi muhalefetin de katkılarını arayan bir hassasiyete sahipti. Kim partisini devlet partisine, kim devleti parti devletine dönüştürmüş, Kim tek adam, kim tek parti rejimi, kim parti devleti? Bunu seçmenlerin ve halkımızın vicdanına bırakıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

CHP’li Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ordu il kongresinde, “Önümüzde seçimlere en az bir sene olmasına rağmen anamuhalefet partisinin milletvekilleri sandıkta hile yapılacağından bahsediyorlar. Yolsuzlukla, oy hırsızlığıyla, millet iradesine kurdukları baskılarla adeta bataklığa dönmüş siyasi geçmişleriyle yüzleşmek yerine, 2019 seçimlerine kara çalmaya yelteniyorlar” sözlerine yanıt verdi. Özel, şunları kaydetti:

RAPOR SUNDUK: Seçim güvenliğini şaibeli hale getiren ve iktidar partisine devlet olanaklarını kullanarak avantaj yaratacağı görülen seçim güvenliği kanun teklifi, parlamentoya geldiği anda, seçime katılması öngörülen tüm siyasi partilerle temas ettik. Hazırladığımız raporu Recep Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığını yaptığı Adalet ve Kalkınma Partisi’ne sunarak, kendileri dışındaki tüm siyasi partilerin talep ve önerilerini kayda geçirdik.

SİYASİ GÖREVİMİZ: Mevcut mevzuat ile yapılan seçimlerde seçim güvenliğinin ciddi biçimde ihlal edildiğine ilişkin AGİT raporları ve uluslararası gözlemci raporları ortadayken, mevcut düzenlemenin bile gerisine düşen değişikliklere karşı ses çıkarmamız, seçmenleri uyarmamız siyasi görevimizdir.

İSTEDİĞİ OYU ALAMAYINCA PARTİMİZE SALDIRIYOR: Tek başına seçime girmesi durumunda iktidar olamayacağını gören Erdoğan, MHP ve BBP’nin desteğini almasına karşın, üç partinin toplam oyu yüzde 45’i yakalayamamıştır. Erdoğan, seçim kampanyasında bile harcamadığı bir efor sarf ederek günde en az üç kez konuşma yapmakta, bir arpa boyu yol alamadıkça da partimize saldırmayı tercih etmektedir.

KARAMSARLIK DEĞİL UMUT: Erdoğan’ın ifade ettiği gibi ne 2019 seçimlerine kara çalmak ne de iftira atmak gibi bir düşüncemiz bulunmaktadır. 2019 seçimlerine giden süreçte, iktidar partisi lehine yapılmış olan ve yapılması düşünülen tüm düzenlemelere karşı, cumhuriyetten ve demokrasiden yana olanların kazandığı bir iktidar seçeneğini yaratacağımızı vurguluyoruz. Seçmenlere karamsarlık değil umut aşılıyoruz.

MUHALEFETİN TALEPLERİ: Erdoğan’ın her seferinde bir demokrasi zaferi olarak nitelendirdiği 1950 seçimlerine CHP’nin tek başına iktidarı ile gidiliyordu. CHP, Demokrat Parti tarafından dillendirilen bugünkü yaygın kullanımıyla seçimlerin yargı denetiminde yapılması talebini dikkate aldı. Başbakan Şemsettin Günaltay, konuya ilişkin partimizin tutumunu, ‘Seçim Kanunu, parti meselesi değil, bir memleket davasıdır. TBMM’de tarafsız şekilde müzakere edilecektir. 1950 seçimlerinin hiçbir vatandaşın yüreğinde şüpheye bırakmayacak en teminatlı bir şekilde yapılması için ilmin ve tecrübenin telkin edeceği tedbirleri alacağız’ sözleriyle açıklamıştı. O dönemde Belçika’dan, İtalya’ya, Yeni Zelanda’dan Fransa’ya kadar 17 farklı ülkenin seçim kanunları tercüme ettirilmiş, elde edilen tüm veriler, memleketteki bütün hukuk hocalarına gönderilmiş, alınan görüşler 800 sayfalık bir kitaba dönüştürülmüştü. Ortaya çıkan kanuna itimat edildiği, seçim sonuçlarını şimdiden kabul ettiklerini iki parti hem Türkiye hem dünya kamuoyuna açıklamışlardı.

MUHALEFETSİZ YAPMAYI TERCİH ETTİ: Demokrat Parti’nin adli teminat talebi yerine getirilmezse boykot edeceğini açıkladığı seçimlere ilişkin kanun teklifi, CHP’liler ve Demokrat Partililerin oyları ve desteğiyle kabul ediliyor. 1950 seçimlerinde, CHP o seçimi kaybediyor, Türkiye çok partili demokrasiyi kazanmasının yanı sıra seçim güvenliği ve halk iradesinin sandıklara yansıdığında şüphe duyulmayan bir mevzuata sahip oluyor. Bugün bu noktanın ne kadar uzağındayız? Bugün geldiğimiz noktada, AKP tek başına iktidar, Seçim Kanunu’nu muhalefetsiz yapmayı tercih ediyor. AKP, geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen seçim mevzuatı değişikliklerini yaparken, 68 yıl önce CHP’nin aradığı gibi muhalefetin desteğini aramayı düşünmedi. Oysa, acımasızca eleştirdiği CHP, 1950 seçimlerine giderken bütün bilim insanlarını işin içine kattığı, bütün dünyanın seçim kanunlarını göz önüne aldığı gibi meclisteki büyük bir çoğunluğa sahip olmasına karşın muhalefetin de katkılarını arayan bir hassasiyete sahipti. Kim partisini devlet partisine, kim devleti parti devletine dönüştürmüş, Kim tek adam, kim tek parti rejimi, kim parti devleti? Bunu seçmenlerin ve halkımızın vicdanına bırakıyoruz.”