Enver Karagöz’ü aramızdan ayrılışının 11. yılında saygıyla anıyoruz.

En devrimci,
en yurtsever,
en korkusuz,
en inançlı,
en alçak gönüllü,
en iyi öğretmen,
en iyi eş,
en iyi baba,
en iyi yoldaş,
en iyi arkadaş dır Enver Karagöz.

Enver Karagöz; Öğretmenliğinin ilk eylemini ve ilk dersini; tahtaya tebeşirle “insan” yazarak vermiştir. O hep güzel insan olarak ve de direncin gülü olarak yüreklerimizde ki baş köşeye yerleşmiştir.

Faşizm; bir devrimci öğretmeni, bir edebiyatçıyı işkencelerin her yöntemini alçakça deneyip, konuşturamadığında kaynar suyu boğazından aşağı dökerek, sesini yitirmesini sağlayan dünyanın en alçak yönetim şeklidir.

Sesini kaybettiren işkenceciler susturmamışlardır Enver Karagöz’ü.

Şöyle anlatır oğlu Enver Hocanın sesini:
“Daha üc dört ay kadar önce, teybe bir kaset koydu. Gür bir ses,
Yasamak bir agaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşcesine!
diye şiir okuyordu. Teybi durdurdu.
– “Bu sesi tanıdın mı?” dedi kısık sesiyle
– “Hayır” dedim
– “Bu ses babanın sesidir!” dedi.
İçimde bir isyan ateşi yükseldi. Kim, niçin, neden almıştı babamın sesini! Bir insana bu yapılır mıydı? Göz yaşlarımı tutamadım, sarılarak ağladım babama… ”

Enver Karagöz’ü faşizm susturamadı. O bilge kişiliğiyle, insan dolu yüreğiyle yaşamaya devam ediyor.
Ona en ağır işkenceleri yapanlara mı ne oldu. Onlar zaten ölüydüler.

Onunla aynı zaman diliminde ve aynı coğrafyada, aynı mekanlarda ve her şeyden önemlisi onunla yoldaş olmanın onuruyla yaşamımızı anlamlandırmasının gururunu yaşatmıştır bizlere.

Onun devrimci mücadelesi, bilge kişiliği, edebiyatçı, şair kişiliği ve insanlığa kattığı tüm güzellikleri ve şahsını saygı ile anıyoruz.

Ölümsüzleşen direncin gülüne bin selam olsun….