Metin Gümüş

İflas eden tüccar eski defterleri karıştırır” derler.

Niye?
Çünkü, onun geleceğe dair umudu kalmamıştır. Haliyle geleceğe dair bir tasarımı da yoktur. Eski defterleri karıştırır, eski ile kendini avutur.

Son zamanlarda AKP etkili ve yetkililerini dinleyince insan ister istemez defter karıştıran müflis tüccarı hatırlıyor. Arada sırada, içlerinden eski defterlerde yazılanlara değil, somut duruma ilişkin gerçeği dile getirenler olsa da, onların sesi derhal kısılıyor. Bunun en somut örneği Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in söyledikleri ve Reisin buna gösterdiği sert tepkidir.

Şimşek’in Ekonomi Zirvesinde işadamlarına yaptığı, “havalar güneşli iken çatıyı aktarmak gerekiyor. Yoksa yağmurlar geliyor. Borçlanarak bu işler yürümez. Borçlanmayın, ortaklar bulun” uyarısına Reis çok sert tepki gösterdi. İsim vermeden, halk deyimi ile adeta “itin götüne soktu çıkardı Mehmet Şimşek’i.

Çünkü; Mehmet Şimşek’in ortaya koyduğu gerçek Reis’in yaratmağa çalıştığı algıyı yerle bir ediyordu. Reis en çok da bu açıklamanın, yıllık büyüme hızının 7,4 olarak açıklandığı günlere denk gelmiş olmasına içerlemişti. “Böyle bir psikolojik üstünlüğün sağlandığı günlerde böyle bir açıklama yapmak olur mu”(y) du? Bu “kendi ayağına kurşun sıkmak” gibi bir şeydi…

AKP Gelmiş geçmiş bütün Cumhuriyet hükümetlerini ve mevcut statükoyu eleştirerek iktidar olmuştu. Ama iktidar olduktan sonra, Ecevit Hükümeti ve Kemal Derviş tarafından uygulamaya konan ekonomi politikalara sıkı sıkıya bağlı kalarak (önemli ölçülerde de IMF’nin kendi kurallarını da zorlayarak yaptığı desteklerle) 2008’lere kadar kazasız belasız gelebilmişti. 2008’lere geldiğimiz de, AKP’nin bütün barutu bitmişti. Tutunabileceği tek dal kalmıştı. Devlet!

Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Devrimci Karargâh ve KCK gibi uyduruk davalarla devlet gücünü kullanarak bütün muhaliflerini sindirdi, etkisizleştirdi.

Yazılı, görsel; bütün medyaya ağır baskılar uyguladı. Bu alanda da muhalf sesleri susturdu. Artık ülke dikensiz gül bahçesiydi. Her taraf güllük gülistanlıktı. Çünkü Reis öyle görünmesini istiyordu. Oluşturduğu algı şuydu: “Türkiye almış başını uçuyordu.”

Uçuyordu ama, uça uça geldiğimiz 2017-18 lerde “hani ne yaptınız” diye soranlara, oto yol, duble yol, köprü ve Şehir Hastanelerinden başka gösterilecek başka bir şey bulunamıyordu. Daha da kötüsü, ileriye dönük ve halkın ilgisini cezbedecek projelerden de bahsedilemiyordu.

Tam aksine her şey berbat olmuştu. İşçi köylü ayaklanmış yollara dökülmüştü. OHAL yasakları ile zor zaptediliyordu. Emekli, memur burnundan soluyordu. İş verene yağmurlar geliyor çatıyı onar diye akıl veriliyordu. Artık yol ve köprü örneklerine kanacak kimse kalmıştı. Şimdi halkı kandırmak için başka ‘ekonomik mucizeleri’ öne çıkarmak gerekiyordu. Bulmakta da pek zorlanmadılar doğrusu..

Şaşkın ördeğin suya götün götün dalması misali “farkında olmadan (Mehmet Şimşek için söylenen) ayağına kurşun sıkmak benzetmesine rahmet okutacak absürt örnekleri ekonomik mucize imiş gibi halka yutturulmaya çalışılıyor artık.

Bir AKP’li Milletvekilinin meclis kürsüsünden seslendirdiği 15 yıĺlık iktidarları döneminde ülkede yaş ortalamasını 3.1 yıl uzattıklarına dair verdiği örnekteki yamukluğu bir yana bırakacak olursak, bu absürt örneklerin en şahikası AKP Giresun il kongresinde Reis’in ağzından dökülüverdi.

Reis’e göre, kimin ne diyeceğine bakmadan, cesur bir kararla, AKP Tl.den altı sıfırı silerek bir gecede, Tuvalet ücretlerini 1 milyon Tl.den 1 liraya düşürmek gibi bir mucizeye imza atmıştı.
Giresun’da kürsüden halka şöyle sesleniyordu. “Tuvalete 1 milyon liraya gidiyorduk, nasıldı o günler. 6 sıfırı attık, 1 milyonluk tuvalet 1 liraya düştü. Mesele bu. İş bilenin, kılıç kuşananındır.”

Yani “iş bilen ve kılıcı kuşanan” AKP ve Reis sayesinde, 2005 yılından bu yana her Türk Vatandaşı, her işeyip sıçtığında 999 bin 999 tl.kâra geçmişti.
Reisin bu Ekonomik mucizesine gülenler, aşağıda söylediklerine katıla katıla gülmüşlerdir her halde. (Büyük bir olasılıkla gülenler, hangi örnekten sonra Giresun’luların Reisi daha çok alkışladıkların gülmekten görememişlerdir.)

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı’nın “yağmurlar gelmeden çatıyı aktarma” telaşına düştüğü günlerde Reis aynı kürsüden, “Krizlerle anılan bir ülkeyi bugün dünyada parmaklarla gösterilen bir konuma taşıdık.”diyordu.

Şu bir gerçek ki, Reis’in ve Akp kurmaylarının bu tip söylemleri, artık eskisi gibi itibar görmüyor insanlar nezdinde. Bunlara inanıp alkışlayanlardan, sorgulayıp gülenler daha çok.
Çünkü; Reis ve AKP yetkililerinin söylemleri ile Ekonomik göstergelerin ortaya koyduğu gerçekler arasında büyük uçurumlar var.

Reis’in verdiği “krizlerle anılan bir ülkeyi bu gün dünyada parmakla gösterilen bir konuma taşıdık” iddiasını ne kadar gerçeği yansıttıığnı görmek için ufacık bir araştırma yaptım.

Çok partili hayata geçtiğimiz 1950’den (Reis’in krizlerle anılan dediği dönem) 2000 yılına kadar olan 50yıllık dönemle (bu dönemi 1.dönem diye anacağım) 2000 yılı AKP sonrası 14 yıllık dönem (bu dönemi de II. dönem diye anacağım.) temel ekonomik göstergelerini karşılaştırdım. Görünen şu:

 İç borç toplamı:
I. Dönem: (50 yıllık)  95 milyar dolar.
II. Dönem: (14 yıllık) 513 milyar dolar.

Dış borç toplamı:
I. Dönem: (50 yıllık)  130 milyar dolar.
II. Dönem (14 yıllık)  732.8 milyar dolar.

Özelleştirme gelirleri:

I. Dönem: (50 yıllık) 8 milyar dolar.
II. Dönem: ( 14 yıllık) 50 milyar dolar.

Vergi gelirleri:
1. Dönem: (50 yıllık) 542 milyar dolar.

II. Dönem: (14 yıllık) 3 trilytrilyon 221 milyar 700 milyon dolar.

Vatandaşların bankalara olan borçlar:
I . Dönem: (50 yıll ık) 6.6 milyar dolar. 11.Dönem: (14 yıllık) 425. 8 milyar dolar.

İcradaki dosya sayısı:
I . Dönem: (50 yıllık) 8 milyon. II. Dönem: (14 yıllık) 23 milyon 825 bin.

Dolar kuru:
 I . Dönem: 1.5 tl.
II. Dönem: 4 tl.

Benzin fiyatları:
I . Dönem: 1.64 tl.
II. Dönem: 6 tl.
Aktardığımız ekonomik göstergeler özet olarak şunu gösteriyor: AKP kendinden önce 50 yıllık süredeki iktidarların toplam harcamasının 10 katından fazlasını 14 yılda harcamış. Peki büyüme hızı ne? Söylendiği gibi Türkiye başını alıp uçmuş mu? Ne yazık ki hayır! Ucmak bir yana ülke yerinde saymış. AKP öncesi 50 yıllık Cumhuriyet hükümetleri döneminde ülke hery yıl 5.5 büyümüş. AKP hükümetleri döneminde ise gelirler on katından fazla artmış olmasına rağmen sadece 4.1 oranında büyüyebilmiş. İşin özcesi AKP ve Reis’in attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmemiş… Geçmişi kötüleye kötüleye iktidar oldular. Kendi geçmişlerini savuna savuna da iktidardan gidecekler. Çünkü savundukları geçmişin özeti, işeme ve sıçma ücretlerinde yarattıkları ekonomik mucizeden ibaret.