Karga Gak Demeden
10-04-2018
Ömer ŞAN

İnsanlığın vebası konumunda ‘diyabet’ hastalığı… Tipleri çeşitli ama bizdeki belli. Dümdüz ‘şeker’ hastalığı bizimki! Bir girdi mi insanın kanına, ne var ne yok sattırıveriyor! Pazarlatıyor ülkesini haraç mezat… Hırs ve para, iktidar ve intikam uğruna…

Gözü kararıyor vurunca nöbetleri! Hele tutunca ‘şeker’ fabrikaları elden çıkıyor. ‘Cumhuriyet, bu ülkeye ne kazandırdı’ diyen ağzı bozukların, son icraatları… Sanki 16 seneden öncesinde olmamış bu memleket!

Şimdilerde bu rahatsızlığın ilacının ‘cargill’ diye bir emperyalist oluşum olduğu söyleniyor… İddia bu ya!

Mesela Niğde halkı, “Sadece arazisi 450 milyon lira eden Niğde-Bor Şeker Fabrikası’nı, 336 milyon liraya nasıl satarlar? Bunlara bu yetkiyi kim verdi” diye soruyormuş!.. Kim verdi o yetkiyi? Yüzde 59.8’i anımsarlar mı?

Ardından Çorum Şeker Fabrikası ise 528 milyon TL’ye satılmış! Müdürü ise 7 ay önce, “Bu yıl ülke ekonomisine 400 milyon lira katkı sağlayacağız” demişti… Diyorlar!

Tam da biz bunları düşünürken gece-gece, ‘Son Dakika’ haberi geldi ki; Durum fena… Ortadoğu’nun, kan gölünde boğulmasına çeyrek kalmış! Son gelişme ve açıklamalar sonrası ABD savaş gemileri Suriye’ye doğru harekete geçmiş ve Rus savaş uçakları ise gemileri alçak uçuşla taciz etmiş!..

Emperyalist ‘ileri demokrasi’ uçuşuyor karabulutlarıyla insanların üzerinde… Sinir gazlarıyla çocuklar çırpınıyor, misket bombaları, elma kokulu ölüm gazlarındaki gibi…

Ve NASA, ürettiği yapay bulutla yağmur yağdırmayı başarmış… Bildiniz mi ne der bu başarı? Bulutu yapay yapmışlar, bir de yağmuru da yağdırmışlar! Hani bizde yağmur duası varken yani…

İşte böyle olursa memleketin hali bir uçtan diğerine oktan! Böyle görünür pür meali imamı evla Of’tan!.. Sonrasında da, vermiyor ki ma’bud, neylesin Sultan Mahmud! He mi?

Bakın, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında 99. sıradayken; 2017 yılına gelindiğinde 155. sıraya kadar gerilemiş! Daha 2018 yok!.. Kaç ülke var?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı, Denizli’de partisinin kongresi öncesinde düzenlediği mitingde, “Biz CHP gibi yalanla siyaset yapmıyoruz! Uçak için İzmir’e gidiyordunuz. Biz Çardak Havaalanını yaptık…” şeklinde ifadeler kullanmış!

Ancak yalan diyecek değil ya… Askeri havaalanı olan Çardak, 1991’de yapılan protokolle sivil uçuşlara açıldı. Terminalin ilk genişlemesi 1998’de yapıldı. 2008’de hizmete açılan terminalin temeli, 2001’de atıldı. Yani Denizlililer 1991’den beri uçmak için İzmir’e gitmiyor! Yalanla siyaset yapmıyor!

Tam da, ‘bu yeter herhalde bu haftaya’ diyorduk ki; CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na: “Devletten aldığı maaş dışında tek kuruş kazanmamış…” diye de çıkışmasın mı Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı!

İyi de devletten alınan maaş, utanılacak, eleştirilip küçümsenecek bir durum mudur? Yoksa bunun dışında başka kazanç yolları mı vardır? Cahiliz ya, bilmiyor olamaz mıyız?!

Şu doların uçuşa geçmesi, öncesinde ‘tuvalet ücretinin, 6 sıfır atılarak 1 milyondan 1 Liraya düşürülmesi’ muhabbetleri arasına bir de zamanında tuvalet ücretinin 1 Dolara denk geldiği, şimdi ise 25 sente düştüğü, gerçeği de takılmaz mı! Bakın hele ucuzluğa.

Elektrik ve akaryakıta yapılan ‘israf ayarları’nın ardından son olarak doğalgaza da yüzde 9,7 oranında ayar verilmesi de yağlı kaymak oldu! Zam, değil biliyorsunuz! Hadi yine iyisiniz iyi… Verin ‘Yaylalar’ı verin…

Şeker giderse, Çay da gider, biliyorsunuz değil mi? Çayı şekersiz içebilirsiniz ama… Çaykur giderse?.. Dikkat etmediniz belki ama yıllardır özelleştirme kapsam ve söylemleriyle zemini hazırlanan Çaykur’un geçen yıl, tüm zamanların en büyük zararını yaptığı ve yılı 267 milyonun (6 sıfırla trilyon) üzerindeki zararla kapattığı açıklandı… Dikkat edilmeyen nokta ise kurumun aynı zamanda bankalara 1 milyar 529 milyon lira (6 sıfırla katrilyon) borcunun olmasıydı?

Peki, sorulmayacak mı, ‘bu kadar zararı sen nasıl yaptın’ diye… Yada bunca borç nereden geliyor, diye? He!

Tabii ki savunma haktır… Savunma hakkı kutsaldır… Adalet, bir gün herkese lazım olacak! Şimdi keyfinin avukatı olanlar; o zaman da, bu zaman umursamadıkları Avukatlara muhtaç olacaklar! Hak, hukuk ve adaleti, savunma hakkını kutsal bilen tüm Avukatların günü bir kez daha kutlu olsun.

Ve tomurcuk gibi yaşama sıkıca sarılıp güne Merhaba… Deyin. Çekmeli bütün puştluklara inat, sabahın serin havasını içine. Geç yatın ama erken kalkın sabaha… Sağlık, hastalıkla değil yaşamın her anında aklınızda olsun. Hasta olmamak için çalışın! Mutlu ve güzel bir güne uyanın ki öyle olsun tüm insanlığa…

Ne demiş Paulo Coelho: “Güneşin, denizlerin, rüzgarların enerjisinden yararlanabiliriz. Ancak, insanoğlunun sevgisinin enerjisinden yararlanmayı öğrendiğimiz gün, ateşin keşfedildiği gün kadar önemli olacak…”

Aman şekere dikkat… Düşmesin!