CHP’nin Çağrısıyla Yurt Genelinde Eşzamanlı Olarak Meydanlarda Toplanan Sivil Toplum Örgütleri ve Siyasiler, OHAL’in 7.Kez Uzatılmasına Tepki Gösterdi…

          Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanlığının onayı ile ilan edilen Olağanüstü Hal’in 7.kez uzatılmasını protesto etmek için yurt genelinde oturma eylemi çağrısı yaptı.

ohal-rize3

            Geçen hafta içerisinde yapılan çağrı sonrasında, yurt genelinde CHP örgütlerinin düzemesiyle, CHP dışında İYİ Parti, Saadet Partisi, ÖDP, EMEP ile birlikte Kamu-Sen, KESK ile birlikte DİSK ve bazı sendikaların katılımıyla, yurt genelindeki 81 ilde, eşzamanlı olarak oturma eylemi be ortak bildiriler yapıldı.

            CHP’nin çağrısıyla, 81 ilde olduğu gibi eşzamanlı olarak Rize’de de düzenlenen Olağanüstü Hal’e (OHAL) karşı oturma eylemi, Rize kent Merkezindeki Memişağa Parkında, geniş bir katılımla yapıldı.

            CHP Rize İl ve İlçe örgütlerinin yanı sıra, İyi Parti, ÖDP, SP ve EMEP yöneticileri ile birlikte, Kamu-Sen’e bağlı sendikalar, KESK’e bağlı sendikalar, DİSK Gıda-İş, Tek Gıda-İş, ile birçok sivil toplum örgütü temsilcisinin de destek verdiği oturma eylemi, diğer illerle birlikte saat:12.00’da başladı ve 13.00’da sona erdi.

            Rize Memişağa Parkındaki oturma eylemi sırasında herhangi bir parti bayrak ve sembolü kullanılmazken, sadece Türk Bayrakları ve ‘OHAL Değil Demokrasi’ yazılı dövizler taşındı.

ohal-rize1

            Tek Adam Rejimi Vurgusu

            Oturma eyleminde, CHP Rize İl Başkanvekili Saltuk Deniz, katılımcılar adına yaptığı, ‘OHAL değil demokrasi istiyoruz’ başlıklı ortak bildiride, “Ülkemizi tek adam rejimine dönüştürme amacıyla hazırlanan ve tarihe mühürsüz seçim olarak geçen 16 Nisan referandumunun üzerinden tam 1 yıl geçti. 15 Temmuz’daki FETÖ darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL altında gidilen referandum, meşruiyeti olmayan bir rejim değişikliğini ülkemize dayatmıştır. Sivil darbe ortamında, ‘Evet’ demenin devletin tüm kurumlarıyla desteklendiği, ‘Hayır’ demenin ise adeta yasaklandığı bir dönem yaşanmıştır” denildi.

ohal-rize5

            Demokrasi ve Hukuka Saldırı

            Okunan ortak bildiride, ülkenin 21 aydır OHAL ile yönetilmekte olduğuna vurgu yapılarak; “İlan edilişindeki amacından uzaklaşarak demokrasi ve hukuk sistemine yönelik bir saldırıya dönüşen OHAL rejimi; insan haklarını, ifade özgürlüğünü ve her türlü protesto eylemini baskılamanın da aracı olmuştur. KHK’lar eliyle parlamento, yani halkın iradesi gasp edilmiştir. Türkiye’yi tek tipe sokmak için sendikalar, meslek oda ve birlikleri ile sivil toplum kuruluşlarına yönelik operasyonların ardı arkası kesilmemiştir” ifadelerine yer verildi.

            Faşizan Sınırlar Zorlanıyor!

            AKP iktidarının, muhaliflerine bir sopa olarak kullandığı ileri sürülen OHAL’in giderek, faşizan sınırları bile aştığı kaydedilen açıklamada, “Sağcı-solcu, muhafazakâr-sosyal demokrat, kimseyi ayırmadan tüm toplumu baskı altına alan otoriter bir rejime dönüşmüştür. OHAL ile ülkemizde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır” vurgusu yapıldı.

            “OHAL nedir” sorusuna yanıtlar verilen açıklamada şöyle denildi:  “OHAL, 10 Ekim’de katledilen çocuklarını anmak isteyen anne ve babalara sıkılan biber gazıdır. OHAL, ekmeğinin peşindeki tütün üreticisine vurulan coptur. OHAL, Ahmet Şık başta olmak üzere hayatını FETÖ ile mücadeleye adamış gazetecileri zindanlara atmaktır. OHAL, işçi grevlerini ertelemek, grev çadırlarına müdahale etmektir. OHAL, işlerini geri almak için ölümü göze alarak bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ölüm tehlikesini görmeyen hükümet inadıdır. OHAL, dünyaca ünlü kimi bilim insanlarını FETÖ yalanıyla üniversitelerden atmaktır. OHAL, tiyatro oyunlarını yasaklamaktır. OHAL, muhaliflerini ‘terörist’ olarak tanımlayabilme cüretidir. OHAL, Ankara Kızılay’da İnsan Hakları Anıtı’nı gözaltına almaktır. OHAL, madende oğlu dört yıldır yatan anaya; artık yürüyemezsin, yasak artık demektir. OHAL, on binlerce taşeron işçiyi haksız bir şekilde kadro dışı bırakmaktır. OHAL, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilerin ‘okuma hakkını’ elinden alabileceğini söylemek ve öğrencileri tutuklatmaktır. OHAL, milli iradeyi yok sayarak, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırmak, belediyelere kayyım atamaktır. OHAL, laik eğitim bildirisi dağıtmak isteyen öğrencinin gözaltına alınması, 16 Nisan referandumunda ‘hayır’ propagandası yapan vatandaşın kolunun kırılmasıdır. OHAL, seçilmiş milletvekillerini hukuksuz bir şekilde tutuklatmak ve yargılatmaktır. OHAL, hakimlerin, savcıların bir parti genel başkanı önünde iliklediği cübbelerdir. OHAL, yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı tek adamın iki dudağının arasına hapsetmektir. OHAL, doların 4 TL’yi, avronun 5 TL’yi aşmasıdır, Türk Lirası’nın kaybettiği değerdir. OHAL, satılan şeker fabrikası, açlık sınırı altındaki asgari ücret, artan enflasyondur. OHAL, Twitter’daki 280 karakterden, Facebook’taki ‘beğen’ butonundan korkmaktır. OHAL, 12 Eylül cuntasına özenenlerin, askeri darbe dönemlerine rahmet okuttuğu bir düzenin adıdır.”

ohal-rize4

            Bardak Taştı!

            Açıklamanın son kısmında ise talepler sıralanarak şu ifadelere yer verildi: “İlan ederken bir buçuk ay bile sürmeyecek dedikleri, milleti etkilemeyecek dedikleri OHAL, bardağı çoktan taşırmıştır. Sabır testisi kırılmış, toplumun büyük çoğunluğu OHAL rejimine artık yeter demeye başlamıştır. Bugün iktidar partisi ve yeni ortakları, Türkiye’yi uçuruma adım-adım yaklaştıran OHAL’i bir kez daha uzatmanın peşindedir. Postallı darbelerle mücadele etme vaadiyle gelenler, gelinen noktada takım elbiseli darbeciler haline gelmiştir.

            Bizim talebimiz kesindir; Halkın iradesine karşı işlenen bir suç haline gelen OHAL rejimine DERHAL son verilmelidir.

            Hukukun askıya alındığı, parlamentonun yok sayıldığı, milli iradenin tanınmadığı, milletvekillerinin rehin alındığı faşizm düzeni ortadan kalkmalıdır.

            Sendikalar, meslek odaları ve birlikleri ile sivil toplum örgütlerine yönelik iktidar gücü ile uygulanan sindirme politikaları son bulmalıdır.

            Sivil darbe ile tek koltukta birleştirilen yasama, yürütme ve yargı erkleri, yeniden, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi kendi koltuklarına geçmelidir. Sadece bu meydandan değil, Türkiye’nin 81 ilindeki meydanlardan Ankara’daki Saraylıları uyarıyoruz. Bizler OHAL Değil Demokrasi İstiyoruz!”