Hiç şüphesiz  başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ama bu gün itibarıyla başöğretmen sayın Kılıçdaroğlu’dur. Bu düşünceye varmamın nedeni “Baskın seçim” sürecinde  Kılıçdaroğlu’nun izlediği doğru politikadır.
Hayatımızın içinden buldozer gibi geçen on altı yıllık süreçte, bütün muhalifler bir sabah ansızın polisin kapılarını çalacağı ihtimaliyle yaşıyor.  Gazetecileri, akademisyenleri, siyasileri, sosyal medyada fikir beyan edenleri  cezaevlerine doldurdular. Sadece  muhalif  olmanın  bile suç sayıldığı günlerde yaşıyoruz. Yapılan hukuksuzları, haksızlıkları, yolsuzlukları buradan arkadaşlarımız defalarca paylaştılar. Ben bunları yazmayacağım.

Sayın Kılıçdaroğlu önderliğinde başkentten  başlayan “Hak, hukuk, adalet “  sloganı ile devam eden ”ADALET” yürüyüşü  kitleleri arkasına alarak İstanbul Maltepe’de muhteşem  bir final mitingi ile noktalanmıştı.  İşte  o bahar  atılmıştı umudun  tohumları  toprağa.
Bu sabah  ise  farklı uyandık uykulardan. Bu sabah gökyüzünün maviliğine bol miktarda oksijeni katarak soluduk. Televizyonlarda  bıktığımız sesin yerine  korku hegemonyasını  altüst eden bir ses yankılandı. Tüylerimiz diken diken oldu, içimizin yağları eridi, yüzümüz güldü, kalp atışlarımız hızlandı.
“İŞTE  BUDUR!”  diye haykırdık  bulunduğumuz mekanlardan.

Yalova milletvekili Muharrem İNCE’yi   yaptığı konuşmalardan, yeri geldiğinde yaptığı çıkışlardan hepimiz tanıyorduk ama bugün daha başka bir yanıyla tanıdık, kendilerini.  Öylesine bizden, öylesine siyasete hakim ve öylesine kararlıydı ki  “İşte ülkemi kucaklayacak cumhurbaşkanı” dedim. Konuşmasının her kelimesi tarihe geçecek nitelikteydi.  Ülkemizin   üçüncü  başöğretmeni dedim. İşaret ettiği en önemli üç noktayı tekrar yinelemek istiyorum
*Soruları çaldırmayacağız.
*Oyları çaldırmayacağız.
*Hazineyi çaldırmayacağız.
Çalınmış yıllarımızın, çalınmış oylarımızın, çalınmış sorularımızın, çalınmış  bütçemizin  hesabını sormak, sıradan bir vatandaş olarak en büyük isteğimizdir. Köprüde boğazlanan Mehmetçiklerin hesabını sormak geçte olsa ailelerinin yarasını sarmak yine en büyük dileğimizdir. Kısacası geleceğimizi geri almak tüm ülke vatandaşlarının en büyük dileğidir. Kaosun bitmesi,  demokrasiyi, çağdaşlığı ülkemizin her alanında görmek  ve yaşamak istiyoruz.  Hata yapma limitimizi çoktan  aştık. Şimdi  doğru değerlendirme yapmak zorundayız. Ya 1920 lerde bitirilen “saltanat” yönetimine geri döneriz, ya da  cumhuriyetimize sahip çıkar tüm ülkemizin dağlarında çiçekler açtırırız.

04/05/2018
Asuman ŞAHİN