ÜÇ FİDAN
Deniz olmak ordu kurmaktır.
Adı Türkiye Halk kurtuluş Ordusu olan.
Eğer ülkenin ordusunu emperyalistler ele geçirmişlerse, sen kuracaksın halkın ordusunu.
Öyle nostalji için sevmeyeceksin Deniz’i…
Ülkenin dört bir yanını işgale kalkanlara karşı savaşa duracaksın. İşbirlikçilere aman vermeyeceksin.
Sadece 6 Mayıs günü anmakla olmuyor Deniz olmak…
İpi göğüslemektir …
Eylem birliğidir.
Tek hedef Tam Bağımsız bir Türkiye kurmaktır.
Deniz olmak salonlarda anma yapmak değildir.
Deniz olmak savaşmaktır.
Faşizme karşı, gericiliğe karşı savaşmaktır.
Deniz olmak teslim olmak değildir.
Deniz Olmak birde Mahir Çayan olmaktır.
İbrahim Kaypakkaya olmak demektir.
Deniz olmak;
O günün Milli Türk Talebe Birliğinin ABD emperyalistlerince desteklendiğini, emperyalizme karşı mücadele edenlere karşı bu satılmış alçakları çıkardıklarını bilen ve onlara karşı savaşan kişidir.
Deniz olmak;
O günün Türk Talebe Birliği kadrolarının bu günün Türkiye’sini yönetenler olduğunu, Denizlerin idama götürülmesi işte böylesi hainleri iktidara taşımak için bir temizlik hareketi olduğunu bilmektir.
Deniz olmak bu işbirlikçilerin inine girip hesap sormaktır.
Emperyalistlerle iş tutarak ülke yönetimine gelenlerin gerçek yüzlerini halka anlatmaktır. Onları yönetemez konuma getirmek için ard arda eylemler yapmaktır.
Deniz olmak sınıf savaşı vermektir.
Deniz olmak mazlumun yanında olmaktır.
Deniz olmak yaşa, cinsiyete bakmaksızın mutlaka ama mutlaka savaşmaktır.
Hedefi tam bağımsız bir ülkeyi var etmek için savaşa durmaktır Deniz olmak.
Deniz olmak,Türkiye halkı için değil, Türkiye halkları için kurtuluş savaşı vermektir.
Ve Deniz olmak Hüseyin İnan olmak demektir.
Deniz olmak Yusuf Aslan olmaktır.
Deniz olmak üç fidan olmaktır.
Celladın kana doymadığı bir kapkara tarih
Bir gün değil, her gün coşkulu Deniz olmak umuduyla…
Yarın günlerden;
Üç Fidan!
Özer Topçu

 

18221847_1335306246548101_4536873419089333787_n18301483_1335338296544896_4136680555574528281_n1920371_690097987735600_2653389263187341749_n10269084_753694864709245_7806567379357179271_o18359204_1335341183211274_7460944631714668086_o18341997_1335306396548086_1413989950370118752_n

 

1961 Anayasasının tanımış olduğu haklardan kaynaklı, dünya klasikleri ülkemize girmiş oldu. Ülkem gençliği işte o zaman anladılar dünyayı sansürsüz…Olanlar ile olması gerekenler arasında çok fark vardı.

*
ABD ülkemizi işbirlikçi, Adnan Menderes’ler ile, Süleyman Demirel’ler ile işgal etmiş, halkımızı sömürmek için istediği yasaları çıkartır olmuş, böylelikle de bütün devlete hakim olmuş. İşte bu sırada öğrenciler bu işin ülkemizi sömürge hale getirdiğini görmüş ve de halkı bu uğurda aydınlatmaya çalışmışlardır.
Halka şöyle seslenmişler dir;
”Biz 50 sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşı’nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki Türkiye Kurtuluş Savaşı’nı yapmak için Samsun’a çıkanlara İstanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşı’na iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul’da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir.”
O zaman Mustafa Kemal ve arkadaşlarına eşkıya diyenler, şimdi de Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’ya demişlerdir.
Oysa ülke elden gidiyordu ve sadece bu gençler ve arkadaşları görebiliyorlardı, durumu.
Onların her ABD karşıtı eylemlerini; kendilerini halka ülkücü yada milliyetçi olarak yutturmaya çalışan hainler ile, yine kendilerini dindar olarak tanıtan hainler bastırmaya çalışmışlardır.
Bu ülke halkının anlayamadığı tek gerçekte budur.
O zamanın Milli Selamet Partisi bu gençleri düşman ilan etmiştir. Arınçlar, Güller, sonralardan Tayyipler taa oralardan gelmelerdir. ABD bunları o zaman oralarda kullandı, şimdide tepelerde kullanıyor.
O zamanın Milliyetçi Hareket Partisi de yine ABD taşeronu olarak, Bağımsız Türkiye sloganı atanları katletmişlerdir.
ABD; MHP ve MSP yi milis kuvvetler olarak Süleyman Demirel’in Adalet Partisini de hükümet olarak kullanmıştır. Onun aracılığıyla da tüm devleti istediği gibi kullanmıştır.
İşte bu ortamda Üç Fidan idam sehpasına gittiler.
Ülkemizin bu duruma gelmesinin en büyük vebali Süleyman Demirel’in dir.
Bu ülkeye elli tane Recep Tayyip daha gelse onun kadar zarar veremez.

*
Faşistler hayıflanıyorlarmış, bizim anmak için neden bir kahramanımız yok diye…
Hainden maalesef kahraman çıkmıyor.
Kahraman ülkesinin bağımsızlığı için ipi göğüsleyen; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan gibi olur. Mahir Çayan gibi olur, İbrahim Kaypakkaya gibi olur.
Kahraman faşistten değil devrimciden olur..

11205116_830623693683028_4820083629153335726_n