Diyelim iki Cumhurbaşkanı adayınız var, bir uzun, biri ince.
İnce olan diyorki, bir işi yaparken önce;
● – O işin millet yararına olup, olmadığına,
● – O işin çevreye zarar verip vermediğine,
● – O işin hukuka uygun olup olmadığına bakarım.
Uzun olan da;
Aslında bu hususlarda hiç bir şey demiyor. Ama sen onun iş yaparken nelere dikkat ettiğini biliyorsun.
● – O işte bir lüks, şatafat var mı?
● – O iş, işi yapana itibar kazandıracak kadar gösterişli mi?
● – O işin içinde avanta olup olmadığına bakıyor.
Eğer bunlar varsa; artık o işin hukuksal durumu, onun ilgi alanı dışında kalıyor. Bu güne kadar, yaptığı işlerin hiç birisi hukuki çerçeve içinde yapılmamış. Tamamı hakkında “yürütmeyi durdurma” ve “projeyi iptal”isteği ile davalar açılmış. Projeler aleyhine verilen bütün kararlar yok hükmünde sayılıp projeler bitirilmiş. Hatta Kaç-Ak sary projesi için yerel mahkemenin verdiği “iptal” kararının, yüksek mahkemece de onaylanmasının ardından, “bu inşaat …… ayında bitecek ve……. ayının sonunda da içine girip oturacağım. Gücü olan gelsin yıksın” demişliği bile var.
İnce olan, eğitimli. Hiç kimse onun diplomasını merak etmiyor. Herkes biliyor ki bu adam öğretmenlikten geliyor. Hatta “eğer Cumhurbaşkanı seçilirsem en kısa zamanda (şu an hatılayamadığım bir yer adı veriyor) filan yerde okul arkadaşlarımla buluşacağım” diyor. Yani isteyene hiç bir sıkıntı çekmeden gösterecek diploması ve tanıştırabileceği okul arkadaşları var.
Mal varlığını Hakkari’de bir mitingde halka açıklıyor.
Hiç bir gizlisi saklısı yok!
Yani, ince olanın; Millet yararı, çevre ve hukuka dair hassasiyetleri var.
Öğretmenlikten gelmiş. Sıradan bir öğretmen de değilmiş. Belliki, çocuklara öğretirken kendisi de öğrenmiş. Kendini çoğaltmış, öğretmenliğin insan kazandırabileceği her türlü meziyeti – ki az bir şey değil bu- iktisap etmiş, kişiliğine sindirmiş. Örneğin: benim ağzımdan çirkin söz çıkmaz. Benim gibi düşünmeyenlere asla hakaret etmem. 81 milyonu kucaklamak için yola çıktım diyor.
Uzun olanın; Sadece lüks, şatafat, kişisel itibar- ikbal, avanta gibi hassasiyetleri var.
Diploma soranlara diplomasını gösteremiyor. Kimseyle tanıştırabileceği bir okul arkadaşı yok. Mahalleden komşularla hatıraları var, ama okuduğu okullarla ilgili bir hatırsı yok. Asker arkadaşı bile yok. Gençliğinde futbol oynamış, ama ayağına kranpon ayakkabı alacak parası yokmuş. Politikaya girince korkunç bir hızla zenginleşmiş. Çocuklarının ‘gemicikleri’ var. Aile yüklü bir mal varlığına sahip. Bankalarda paralar…. Dünya’nın en zengin 3. Devlet başkanı olduğu söyleniyor. Kolay değil, (dünya da diğer devletler bir yana)sadece arap diktatörlerine rağmen bu sırayı kapmak.
Diğer yanları ile de, iktidar gücüne, kuvvete , kudrete tapan, kaba, saba, banal, nobran!
Kabadayıları oynayan bir mahalle belası…
Ağzını açtığında ağzından tezek, bok, pislik, çer-çöp dökülüyor. Diplomasından mezun olduğu okula, ordan mal varlığına – bu güne kadar mal beyanı vermedi bir yere- kadar her şeyi sır!
Bu adaylardan hangisi size hitabediyor, hangisi sizin karakteriniz?