Karga Gak Demeden
22-05-2018
Ömer ŞAN

          Yazık etmeyin bu memlekete, Rize’ye… Bunca uğraş veren, didinen insanları, gençleri, kadınları, verdikleri mücadeleyi yok saymayın! Bir damla alın terimiz, bir nefes emeğimiz varsa helal etmiyoruz bunu yok sayanlara! Bu yazık edişlerin elbet bir hesabı-kitabı, vebali, muhakemesi vardır!
Sorumluluğu üzerine alacak olanlar kendini, ‘Halka rağmen halk için’ muhakemesine hazırlamalı… Bu helal etmeyiş, kendini emeğin ve kurumların üstünde, vazgeçilmez görenleredir ha… O’nlar biliyor!

            Kimse kendini bulunmaz Hint kumaşı sanmasın! Toplum içinde kendini üst bahçede görüp, emeğin hakkını geri iten, kararlarını önemsemeyen hiç kimse, topluma rağmen bir yere gelemez!

            Bilinsin hani, anımsama mahiyetinde.
Tam da ‘yerli ve millilik’ hesapları yazılıp çizilirken…

            Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, iç ve dış güvenliğinin mahremiyeti olan ‘Kozmik Oda’ya düzenlenen baskın ve sonuçlarını kamuoyuna açıklamadıkça yerli ve milli olamazsınız! Bu milletin ve devletin mahremiyetini kimin ve ne için yerle bir ettiniz? Kaç katliam oldu ondan sonra? Toplum sizden bu azılı FETÖ/PDY girişiminin devlete ve millete verdiği zararın sonuçlarını bekliyor.

            Ve hala bazı yandan ‘duble yol yiyenler’, hala hastanelerin ücretsiz olduğunu ve sıra bekleme, gün alma gibi olayların yaşanmadığını zannediyor! Hadi oradan, hadi oradan… Eczanelere bir gidin de görün kaç karış olduğunu!

            Ve bugün, bir kez daha gördük ihaneti de yavşaklığı da!
Şimdi tutun; 19 Mayıs’ın ‘Bayram’ oluş hikayesini çoluk-çocuğunuza, torunlarınıza, etrafınıza anlatın, öğretin ki… Gelecekte size küfretmesinler!
Anlatın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışını. Unutmayın ki, bir meşaledir 19 Mayıs! Zulmün ve karanlığın üstüne güneş gibi doğan! Başkaldırıdır esarete, emperyalizme, zulme. Bağımsızlığa ve insan olmaya yürüyüştür! Ve bugüne, bugünümüze, varlığımıza can katanların onurudur.
19 Mayıs, Atatürk’tür, Atatürk’ü anmadır, gençliktir… Zeki, çevik, ahlaklı spordur… Bayramdır 19 Mayıs. Her daim Kutlu Olsun!

            Bundan tam da on yıl önce aynı minvalde satırlar döşemişiz bu köşeye… “Gün oldu döndü harman, geldik gene bir seçimin arifesine daha… Öyle bir dönüyor ki hem de, saati saatine uymuyor önümüzde işleyen sürecin. Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları ile başlayıp, alanları dolduran milyonlarla devam eden; Meclisteki gerilim, ‘dar’ geldi ‘be’ gitti, muhtıraydı-değildi, Anayasa Mahkemesi, 367, demokrasi engellendi, erken seçim, hemen seçim, bastı seçim, kaçtı seçim derken; birleşmeler, restleşmeler aldı başını gidiyor” demişiz…

            Fark yokmuş gibi sanki 10 sene öncesinden… Devam da etmişiz: “Öyle bir konuma gelindi ki artık, bütün bu süreçte yaşananlarla, sanki ‘mazlumları’ oynamaya başladı ‘mahzun’ yüzlü politikacılar! Ne olduysa, birden bire unutuldu ‘ananı da al git’ler, fındık, çay, matbaa hataları, dil sürçmeleri, Kıbrıs, Kuzey Irak, Güneydoğu, Şeyhler, Dervişler, Offerler, Soroslar, ‘lan’lar-‘lun’lar, kelleler, sayınlar, yüzde bilmem kaçlar, likit yumurtalar, mısırlar, burs parasıyla alınan gemiler… BOP’çular popçulara karıştı sanki… Demokrasinin ne olduğunu bilmeden, havariliğine soyundu bazıları… Demokrasinin, kurallar sistemi olduğunu göz ardı ederek, Anayasa’nın ‘yasa’ kısmını görmezden gelip, diğer kısmını bellemeye çalışanlar… Dokunulmazlıklardan gençlerin seçilme hakkına kadar hiçbir şeye dokunamayanlar giderayak ayaklandı nedense.”

            İyi de o zaman neredeyse 5 sene geçmişti, şimdi 15 seneyi geçti… E, gene aynı teraneler yok mu?

            Ne diyordu mesela yandaşın yalama yazarı… “Reis kazanamayacağı seçimi yaptırmaz” mı imiş, ne imiş? bakın yine mesela, “Gelişmeler, pekişmeler, girişmeler şöyle bir yanda dururken; Mecliste son yaşananların da yorumunu sizlere bırakarak; içerisine girilen bu sürecin özellikle iktidar mensuplarının ince hesaplamaları ile gelişmiş olabileceğini, seçime bu derece hazırlıklı olmalarından da çıkarabiliriz örneğin!.. Halkımız saf ya, mazlumun yanında yer alır ya; aç kalmış, susuz kalmış önemli değil, almaz ya mazlumun ahını…
Çıkarmasına çıkaralım da bu ince hesapları meydana, Rize’yi bu durumdan nasıl çıkaracağız asıl onu merak ediyoruz. ‘Yağma Hasan(!)’ın böreğinden tatmak isteyenler, ortada ballı pasta olarak gördükleri ‘er meydanında’ endamı arz eylemeye başladılar bile.”
Daha henüz 5 yıllık seneyi devriye değerlendirmesi yaparken, “Rize’den kaydırılan, kapatılan kurumları, Rize’ye yapılacak yatırımların başka taraflara kaydırılmasına göz yumarak destek verenler mi Rize’yi 2012’lere taşıyacak? Hani DLH, Tekel, İstinaf Mahkemeleri, İhtisas Hastanesi, Tersane gibi çalışmalar vardı ya…” demişiz ve buradan bile 6 sene ileri geçmişiz… Nerede 2012, nerede 2018?
Kıskançlığımızdan çatladığımız, gözlerimizin göremediği bir sürü hizmeti(!) de ardımıza koyarak ne çabuk unuttuk çay-simit hesaplarını, ‘Allah’ın verdiği çaya kota koyulur mu’ları. Demokratlık ruhumuza işlemiş ya, unuttuk ‘geçim’ derdini, düştük kendine demokratların ‘seçim’ derdine…

            Ve yine 10 sene öncesinin bitirişiyle bitiriyoruz:
“Eminiz ki, kendinde bu bilinci taşıyan yurttaşlar ‘bir kısım’ zevat tarafından kendilerine yansıtılmak istenen bu ‘fiili’ durum karşısında gerekeni yapacaktır. Ve unutulmamalıdır ki, Eflatun’un dediği gibi “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır…”