Karga Gak Demeden
19-06-2018
Ömer ŞAN

           Artık parlamenter demokratik sistemin neredeyse bütün yapıtaşlarının değişeceği, hazırlayanların dahi ne gibi sonuçlar doğuracağını bilemediği, yasa ve yönetmeliklerde nasıl uygulamalar olacağını bilemediği sıkıntılı ve ilginç bir dönemin başlangıcı eşiğindeyiz!

            Bu hafta sonu, 24 Haziran Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve 27.dönem Milletvekili seçimlerinin asıl önemli kısmı, toplumu, sivil toplum örgütlerini, hukuk ve yasaları ilgilendiren ana vurgu bu bilinmezlik değişikliği…

            Ancak, her zaman olduğu gibi toplumsal algı yönetimiyle bugüne kadar nasıl gelindi ise şimdi de bu kısım sanki önemsiz imiş gibi bu temel yapılardan değil liderlerin kimlikleri, becerileri ve nitelemeleri üzerinden süreç işletiliyor!

            Yurttaş eksenli, halkçılık ve sosyal adalet vurguları, güçler ayrılığı, din ve vicdan hürriyeti, inanç ve düşünce özgürlüğü, insan hakları, kadın ve çocuk hakları, eğitim birliği, yerli malı gibi kavram, olgu ve vurgular neredeyse ortadan kaldırılıp bütün erkler, tanrısal bir özenle tek elde toplanıyor…

            Toplumun aklı sıfırlanıp, toplumsal bellek ayarları, kırmızıçizgiler, dost-düşman ayırımı, halkların kardeşliği, bütünlük vurguları, eşit işe eşit ücret, çalışma barışı, emeğin hakkı, üretim birliği gibi kavramlar da köreltilmenin eşiğine getirilip; emperyalizmin payandalığına itiliyor!

            Bir toplumun, halkların, insanların doğal yaşam alanlarındaki üreterek var etme ve var olma mücadelesi köreltilerek, tüketim toplumu haline getirilmeye, dayanışma kültürü, gelenek ve göreneklerin genetiği değiştirilmeye çalışılıyor! Toplum ve dolayısıyla ülke dönüştürülüp adeta geriye doğru evriliyor…

            Evet önümüzdeki bu seçim bunca endişenin gelişme sürecine devam veya artık bu kadar yeter, deme özelliği de taşıyan bir özel manayı da taşıyor gerçekte.

            Mesela AKP’nin Iğdır adayı Ahmet Tutulmaz, “Ak Parti teşkilatı yanımızda olanlara vefasını gösterip olmayanların da 25 Haziran’dan sonra hesabını kesecektir” diyerek seçmeni tehdit etmesini de yazın bir kenara… Çünkü asıl şimdi ‘hesap kesme’ vaktidir! Vakit geç olmadan he?.. Buyurun bakalım!

            Aslen AKP’nin Grup Başkanı olan ve Başbakanlık görevini sürdüren Binali Yıldırım, geçen haftaki Tunceli mitinginde: “Bu sefer tamam mı diyoruz? Tunceli tamam diyor tamam!” Demiş ama sanki de şaşırmamış!

            Hele Cumhurbaşkanı ve yeniden aday Erdoğan’ın Rize mitingi sırasında atama isteyen bir öğretmeni fırçalaması da kamuoyu gündeminden düşmedi. Atanamayan öğretmenin feryadına tepki gösterip fırçalayan Erdoğan, “Onu Kılıçdaroğlu’na söyle, o halletsin, o yapar size onları” ifadelerini kullanırken,mitingdekiler de bu siteme anlam veremiyordu!

            Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yeni ülkenin geleceğine öğütler verirken, “Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz! Görürsünüz ki milleti mahveden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.” Diyordu! Bunu derken de Osmanlı ve çöküş dönemlerinden söz ediyor, ‘biz’ vurgusu ile tarihi de sahipleniyordu!

            Ancak, son 16 yılın son kısmında ise neredeyse kendilerine ülkeyi yönetme fırsatı tanıyan ‘parlamenter demokratik sistemi’ ortadan kaldırmak isteyenler, tarihi silip atarak ‘muhakemesiz’ bir us oluşturmayı hedefliyor!

            Ve ülkeyi son 16 yıldır yöneten, toplumu gerip, insanları birbirine kin besler hale getiren, her koşulda ayrıştıranlar bugün, geldikleri gibi ‘mağdur’ kisvesine bürünmeye çalışıyor! İktidar gücünü orantısız kullanıp, her kutsala, doğa ve insana saldıranlar, yine katliamlardan nemalanmanın peşine düşmüş gibi! Ama Artık TAMAM.

            Bugüne kadar zorunlu olmadıkça, yaklaşık 2 yıldır üstlenmiş olduğum CHP Rize İl Sekreterliği görevimi öne çıkarmadan, toplumsal gerek ve beklentiler doğrultusunda sosyal yaşamın bir parçası oldum ve bunu da bu şekilde sürdürmede kararlıyım!

            Bu vesile ile yapılan bütün spekülasyon ve komplo teorileri ile iddialara karşı, CHP Rize örgütleri olarak, 24 Haziran sabahı 05’ten, sayım bitip oylar Seçim Kurullarına teslim edilinceye kadar sandık başlarında olacak, sandığa ve halk iradesine sahip çıkacağız!
Ve aynı zamanda yine CHP olarak, sadece kendimizin değil seçime katılan Saadet Partisi, İYİ Parti, HDP, MHP ve AKP ile diğer partilerin seçmenlerinin de oylarına sahip çıkarak, sandığa giren iradenin çıkmasını sağlayacağız!..

            Sosyal adalet, yurtseverlik, hak ve hukuk bunu gerektirir!

            Aynı zamanda Rize İl ve İlçe Seçim Kurulu Temsilcisi olarak, bugüne kadar olduğu gibi; Seçim Kurullarında temsil edilen veya temsilcisi olmayan bütün siyasi partilerin hak-hukukunu, seçim süreci boyunca korumaya ve savunmaya devam edeceğim!

            Unutmayın ki, önümüzdeki seçim bir dönüm noktasıdır! Çağdaş, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti ile Parlamenter Demokratik sistemin kökten değişiminin söz konusu olduğu 24 Haziran’da, bugünlere gelmemizi sağlayanları da unutmayın ve ona göre yurttaşlık görev ve sorumluluklarınızı yerine getirin!

            Ve yine unutmayın ki, siz yoksanız devlet de, siyasiler de, sistem de yok olur!

            Tamam ola hayrola!