HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Antalya mitinginde konuştu. Temelli, şu ifadeleri kullandı.
 
Artık kral çıplak, bu oyunu hep birlikte bozacağız 
Hangi baraj bu selin önünde durabilir. Hangi baraj bu mücadeleye, bu halka engel olabilir. 24 Haziran’da barajı hep birlikte yıkacağız. Taş olacağız, Demirtaş olacağız, başlarına düşeceğiz. Bunu anladıkları için tüm seçim çalışmaları boyunca HDP’ye saldırıyorlar. Her türlü provokasyonu hayata geçiriyorlar. O nefret söylemleriyle insanları birbirine düşman etmek için 7 Haziran’da, 1 Kasım’da yaptıklarını sahneye koyuyorlar. Ama artık kral çıplak. Bu oyunu hep birlikte bozacağız. 
 
Kobani düşmedi ama sen 24 Haziran’da düşeceksin 
Önce Kobani ile başladılar. Dediler ki, “bunlar 7 Haziran’da seçimi kazanınca bu ülkeyi, yaktılar yıktılar”. Yalana bak, Kobani 2014’te, 7 Haziran seçimleri 2015’te. Sadece tarihi çarpıtmakla  kalmadılar, olayları da çarpıttılar. 53 insanın ölümünün müsebbibi Selahattin Demirtaş’mış gibi anlattılar. Kobani günlerinde bütün dünyaya çağrı yaptık, “Kobani düşmesin, katliam olmasın” dedik. “Sınır kapısını açın orada mağdurlar var” dedik. Biz bu çağrıyı yaparken Cumhurbaşkanı dedi ki; “Kobani düştü düşecek”. Kobani düşmedi ama sen 24’ünde düşeceksin. 
 
Yasin Börü’yü de alet ettiniz
53 insanın ölümünden kimin sorumlu olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Bildiğiniz için de bizim verdiğimiz 12 araştırma önergesini reddettiniz. Madem suçlu arıyordunuz, araştırsaydınız. Yasin Börü’yü de bu işe alet ettiniz. O gün ölen kim varsa biz onların haklarını arayacağız. Ama siz insanları kamplaştırmakla yetinmediniz, ölenleri bile ayrıştırdınız. HDP tüm yaşamını yitirenlerin, tüm katledilenlerin hakkını aramaya devam edecek. 
 
İnsanların ölmesinden seçim heyecanı bekliyorlar 
Baktılar bu tutmuyor Kandil senaryosu girdi devreye. Çünkü insanların ölmesinden, anaların ağlamasından heyecan bekliyorlar. Böyle bir zihniyetle karşı karşıyayız. Lanet olsun bu zihniyete,  iktidara. Bundan oy bekleyen akla lanet olsun. Türk anneleri de Kürt anneleri de bu zihniyete son verebilir. Afrin heyecanı yetişmedi seçimlere, Kandil senaryosu geldi. Bir gazeteci yazmış; “Kandil’den beklenen heyecanı bulamadık.” Heyecan dediği çocuklarımızın cenazesi. Biz çocukların mürvetini bekliyoruz, cenazelerini değil.  
 
İçişleri Bakanı ülkede insanlar birbirini kırsın diye yalan söylüyor
Sırada ne var, arkadaşlarımıza saldırı. Hiçbir insan, hiçbir halk, hiçbir emekçi birbirine saldırmıyor. Bu saldıranların hepsi aynı tipler. Bir yerden emir almışlar, provokasyon gerçekleştiriyorlar. Maalesef Suruç’u yaşadık. 4 insan öldü. 4 insanın acısı ortadayken yandaş medyalarında yalan haberler yaptılar. Bir içişleri bakanı var ki, ülkede insanlar birbirini kırsın diye insanları tahrik ediyor, yalan söylüyor. Bundan 3 tane oy bekliyor. Onlar  3 oyu buldular, biri kendisi, diğeri Devlet Bahçeli diğeri Destici. 3 oyları var. Ama çok suçları var. Bütün bu suçların hesabını mutlaka soracağız. 
 
Suruç’ta bir baba iki evlat hastanede öldürüldü 
Suruç’ta herkes her şeyi biliyor. Olayların nasıl olduğunu. 3 gün önce esnaf ziyareti yapılıyor, 3 gün sonra aynı esnafa silahlı çetelerle gidiliyor. İnsanları tahrik ediyorlar, saldırıyorlar. Bir baba iki evlat yaşamını kaybettiler. Tanıklar ortada, hastane çalışanları ortada. Bu üç insan hastanede öldürüldü, kameralar kırıldı. Otopsi raporlarını istiyoruz, vermiyorlar. Heyetler gitmek istiyor, güvenlik sorunu var diyorlar. Madem güvenliği dert ediyorsun, silahla dolaşanları yakalasana. Onları yakalamıyor, Baronun gitmesine engel oluyor. 
 
Mesele suçluyu bulmak değil, HDP’yi baraj altında bırakmak
Tıpkı Kobani’deki gibi kimin suçlu olduğunu biliyorlar. Mesele suçluyu bulmak değil, HDP’yi baraj altında bırakmak. Bunun içine ellerine, sandıklarına masum insanların kanı bulaşuyor. Bu kanı temizlemek, bu ülkeyi bu ceberrut iktidardan kurtarmak bizim boynumuzun borcu olsun. Bizi tehdit etmeye devam ediyorlar. İnsanlar yaşasın diye, barış gelsin diye mücadele ediyoruz. Bu mücadele kararlılığımızı içeride de olsak, dışarıda da olsak sürdüreceğiz. 
 
TRT TRT olalı bu kadar seyirci görmedi
Dün gece sevgili Cumhurbaşkanı Adayımız Selahattin Demirtaş TRT’ye çıktı. TRT TRT olalı bu kadar seyirci görmedi. İnsanlık bizde kalsın dedik, ömrü hayatlarında bir reyting alsınlar istedik, almışlar. 
 
Soylu, Demirtaş’ın ruh halini iyi görmemiş, ne anlarsın ruhtan, sen ruhsuzsun
Soylu diyor ki, “izledim”. O da seyretmiş. seyret. Zaten bizi seyretsen düzeleceksiniz. Bir de diyor ki, “ruh halini iyi görmedim ”. Kendinize bakın, sen ruh halinden ne anlarsın. Ruh halinden anlamak için bir ruha sahip olmak lazım. Sen ruhsuzsun ruhsuz. Ruh, sevdalı olmaktır, ruh bir halk olmaktır. Sen ne anlarsın! Varın yoğun bir koltuk, o koltuk uğruna yaptıklarını da bu halk çok iyi biliyor. Cevabını da 24 Haziran’da verecek. 
 
Bunların hepsinin tedaviye ihtiyacı var
Bak bir de çok alınmış, Demirtaş’ın “bir oyluk canları var” demesine. Evet sandığa gideceğiz. Oyumuzu kullanacağız, bu iktidardan kurtaracağız. Bu kadar basit. Bu olmasın diye valiler, YSK, AYM, Emniyet hepsi seferber olmuşlar. Ama bu iktidar düştü. Ben valilere de, emniyet güçlerine, de savcılara da çağrı yapıyorum. Bu düşen iktidarı siz bir kaldıramazsınız. Yapmanız gereken seçimlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Bu saatten sonra bu iktidarın suç barındıran talimatlarına uymayın. Siz de suçlu durumuna düşersiniz. “Bir oyluk canları var” demiş Selahattin Demirtaş, Soylu kalkmış diyor ki “bizi ölümle tehdit etti”. Ben dedim, bunların hepsinin tedaviye ihtiyacı var. Hepsi için bir hastane yapacağız, her odaya da emar koyacağız ki tespit edelim, teşhis koyalım. Ne ölümle tehdidi ya demokratik siyasete çağırıyoruz. Siz seçimle geldiniz, seçimle gideceksiniz, siz insanları tehdit etmeyin. Edebinizle gitmeyi bilin. 
 
Demirtaş’sa Demirtaş, İnce’yse İnce; ikinci tura kalan aday hepimizce desteklenecek
Gitmemek için her türlü tehdit var. Hani anayasa değişikliğini hazırlayan vekil var ya o da diyor ki “eğer parlamento ile iktidar aynı partiden olmazsa yeniden seçime gideceğiz.” Hayır parlamentoda demokrasi güçleri çoğunlukta olacak ve bu ülke seçime değil demokrasi yoluna gidecek. Artık Türkiye’de demokrasi isteyenler barış isteyenler tek adam rejimi bitsin diyenler yan yana geldi. Faşizme karşı omuz omuzayız dedi. Bu barajı yıkacağız, gideceksiniz. Parlamentoda çoğunluk muhalefette olacak. İkinci tura katılma hakkını elde etmiş olan muhalefetin adayı hepimizce desteklenecek. Bu Demirtaş’sa Demirtaş, İnce’yse İnce. Bu konuda tereddüt yok. Ama birinci turda herkes kendi adayını destekleyecek. O yüzden bir oy Demirtaş’a, bir oy HDP’ye
 
Değil 400, 300 vekil bile alamayacaksınız
Bugün sayın Destici bir açıklama yapmış, “eğer HDP barajı geçerse biz Cumhur ittifakı olarak 400 vekil alamayız. O yüzden HDP barajı geçmemeli”. Teşekkür ederiz, biz de bunu söylüyoruz. HDP barajı geçecek. siz değil 400, 300 vekil bile alamayacaksınız. Çünkü değiştirmeye geliyoruz. Çünkü yeni yaşam, yeni siyaset geliyor. Ortak vatanımızda bu güzel ülkemizde demokratik cumhuriyeti inşa etmeye geliyoruz. 
 
Savaşa değil eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe bütçe ayıralım
Onlar Kürt sorununun çözülmesini istemiyorlar. iktidarlarını bu çözümsüzlük üzerinden devam ettirmek istiyorlar. Haksız zenginleşerek servetlerine servet katmak istiyorlar. Biz hem savaş politikasını bitirmek hem de yolsuzluk ekonomisini bitirmek için geliyoruz. Savaş politikalarıyla, rant ekonomisi ile ayakta duruyorlar. 
 
Savaşa o kadar çok kaynak ayırıyor ki bütçeden savaşa giden kaynaklardan tasarruf etseniz Türkiye’nin birçok sorununu çözersiniz. Savaşa değil eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe bütçe ayıralım. Savunmaya her ülkenin ihtiyacı var. Ama biz sürekli savaş bütçesini besliyoruz. Çünkü bu iktidar savaşla ayakta duruyor. Bunlar kurt akıllı. Gidiyor Diyarbakır’da Kürt kardeşim diyor, Ankara’da kurt oluyor. Bunlara bir tek oy vermeyeceğiz. Bizim bütün oylarımız barışa.
 
Şimdi de uçak gemisi diyorlar 
Bunun bütün ailesi savaşa takmış. Bilal Okçu olmuş, Okmeydanı’nda ok atacakmış. Orada vızır vızır trafik var. Nereye atacaksın? O 500 sene önceydi. Öbürü SİHA’cı, İHA’cı. Cumhurbaşkanı diyor ki; “ne güzel İHA, SİHA üretiyoruz. Damat zengin olacak diye habire, SİHA, habire İHA. Sonra işsizlik, yoksulluk… Damat zengin olsun diye. Şimdi bir de uçak gemisi diyorlar, ne yapacaksın uçak gemisini. Kanada bize savaş mı ilan edecek? Sırf bu ülkenin kaynakları çarçur olsun bu iktidar nemalansın diye. Savaşa değil eğitime, kadına, çocuğa bütçe diyoruz. 
 
Saray dediğimiz kara delik bizim bütün hakkımızı yutuyor
Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik bugün işsizlik rakamları açıklandı. 10.2’den 10.1’e düşmüş. TÜİK gene masa başında işsizlik rakamını düşürmüş ama sokakta her gün işsizlik artıyor. Türkiye’de en az 5 milyon işsiz var büyük çoğunluğu da gençler. Bir kısmı üniversite mezunu gençler. Kaldı ki emeklilerin de 8 milyonu çalışmak zorunda çünkü geçinemiyor. İş bulan işinden memnun değil ama yoksulluk o kadar fazla ki rıza gösteriyor. Asgari ücret açlık sınırının altında. Bugün çalışanların 3’te ikisi asgari ücretle çalışıyor. 12 milyon emeklinin 9 milyonu açlık sınırının altında yaşıyor. Çünkü saray dediğimiz kara delik bizim bütün hakkımızı yutuyor. O kara deliği 24 Haziran’da hep birlikte kapatacağız. 
 
40 yıllık kıraathane olmuş sana okuma evi
Bunca işsiz genç var kıraathane öneriyor. Ama bu okuma eviymiş. 40 yıllık kıraathane olmuş,  sana okuma evi. Sanki insanlar kıraathanenin olduğunu bilmiyor İnsanların aklını böyle çelmeye çalışıyor. Bu ülkenin kütüphanelerinin yüzde 11’i AKP döneminde kapanmış. Kütüphaneye gitme rakamları düşmüş. Şimdi diyor ki, külliyeye içinde 5 milyon kitaplık kütüphane yaptırıyormuş. Öyle inanmış  ki, o sarayda yaşamaya devam edeceğine hala insanların kaynaklarını saraya aktarıyor. Bu ülkenin kütüphaneleri var. Sen kimsenin girmeyeceği kütüphane yapıyorsun. Çünkü saray dediğinin külliyesi, külliyenin de kütüphanesi olur. 
 
Büyüklük sarayla olmaz 
Putin buna, “bütün devletlere yakışır bir şey yapmışsınız” demiş. Büyük devletler halkıyla birlikte olur, barışık olur, orada adalet olur. Büyüklük sarayla olmaz. Büyüklük böyle olsaydı baskının hakim olduğu ülkelerde saraylar olamazdı. Mesele saray yapmak değil, demokrasi inşa etmek. O sarayı kapatacağız, demokrasiyi inşa edeceğiz 
 
O oteller turist gettosu, ne esnafa değiyor ne halka
Antalya gibi zengin ve güzel bir kent nasıl olur da bu kadar soruna sahip olur? Kenti yağmalamışlar, Konyaaltı’nı bile yağmalıyorlar. Bütün kıyıları turizm sektörüne çarpık bir şekilde açmışlar. O kadar değerinin altında bir turizm politikası var ki, her gelen turist ilave bir maliyet. Çünkü dövize ihtiyaç var. Döviz gelsin diye o tesisler çok ucuza turistlere pazarlanıyor. Kimseye bir hayrı dokunmuyor. Biliyor musunuz en çok Antalya’da esnaf dükkan kapatmış. Madem bu kadar turist geliyor, bu esnaf niye bu durumda, nereye gidiyor bu para? Ben size söyleyeyim Rusya’da gelen turistlere bu yatakları satıyorsunuz, turistler Antalya’nın yüzünü görmüyor. O oteller turist gettosu. Ne esnafa değiyor ne halka. O para bu ülkeye kalmıyor. 
 
Ne kadar domates bir S400 edecek?
Aklını yitirmiş iktidar gitmiş Ruslarla pazarlık yapıyor. 10 tane S400 için anlaşma yapmış 1 S400 2 buçuk milyar dolar. 25 milyar dolar. Ruslara diyor ki domates satayım size. Ne kadar domates bir S400 edecek. Buna son verme zamanıdır. Madem biz üretiyoruz, yöneten de biz olacağız. 
 
Münbiç üzerinden oy devşirecek 
Bu ülkede Antalyalı bir dışişleri bakanı var. Antalya’ya dert olmuş. Varsa yoksa savaş. Şimdi de Münbiç üzerinden yine bir gerilim. Kalkacak o kahramanlık senaryosu üzerinden oy devşirecek. Sen Antalyalıları dinle. Savaş mı istiyorlar, aş mı istiyorlar. Senin kahramanlık hikayelerini dinlemek istiyorlar yoksa iş mi istiyorlar. Bunlar halka yalan söylüyorlar. 24 Haziran’da tüm bu gaspçılara en iyi cevabı Antalyalılar verecek. 
 
Yenikapı’da bize vaat edilen Tansu Çiller’dir, 90’lardır 
Bu yoksulluğu, bu işsizliği, bu dertlerimizi hep birlikte çözeceğiz. Ancak yan yana gelirsek, birlikte mücadele edersek çözebiliriz. Bu iktidarın bize ne vaat ettiğini dün Yenikapı’da gördünüz. Dün Yenikapı’da bize vaat edilen Tansu Çiller’dir, 90’lardır, OHAL’in sıkıyönetime dönüşmesidir, insanların katledilmesidir. Bu vaade karşı biz geleceğimizi istiyoruz, 90’ları değil. Geleceğimize hep birlikte sahip çıkacağız. Bunlar hep birlikte Çiller ile Ağar’ıyla kayyumlarıyla o Beyaz Toroslara binip faşizmin çöplüğüne gidecekler. 
 
Mezarda emekli olunmayacak, herkes iyi bir maaşla yaşayacak
Biz bir arada yaşamayı savunmak,  Hem Cumhurbaşkanı adayımız hem HDP olarak bir program hazırladık.  Birdemokrasi programı. Dedik ki bu ülkenin bir geçiş programına ihtiyacı var.  Demirtaş dedi ki, “kazanırsam Cumhurbaşkanı yetkilerini kulanmayacağım” bir demokratik anayasa süreci başlatacağız. Bu geçiş programı en fazla 2 buçuk yıl sürecek. Eşit yurttaşlık temelinde, çoğulcu herkesi kapsayan, eşit haklar temelinde buluşturan, kuvvetler ayrılığı ilkesini koruyan bir anayasa yapacağız. İnsan haklarından taviz vermez bir anayasa yapacağız. Bu anayasa bizim zeminimiz olacak, siyaset bu zeminde yapılacak. Bu programa HDP’nin Hakça Dağıtım Programı eşlik edecek. İşsizliğe yoksulluğa son vereceğiz. Eşit, nitelikli eğitim tüm çocuklar için hak olacak. Sağlık hakkından herkes yararlanacak. Mezarda emekli olunmayacak, herkes iyi bir maaşla yaşayacak. 10 milyon engelli engelsiz bir yaşama kavuşacak. Ondan sonra bu ülkeye barış da gelir, demokrasi de gelir, bir arada yaşayabilir.
 
24 Haziran’da bizlerin gittiği sandıktan 25 Haziran’da umut çıkacak 
24 Haziran’da sandığa gideceğiz. Yurt dışında oy vermeye başladı yoldaşlarımız. Bizler onların başladığı işi 24’ünde tamamlayacağız. Hepimiz müşahit olacağız. Oylarımızın takipçisi olacağız. Bunlar çalar, onların çalamayacağı kadar oy vereceğiz. Seçim sonuçları kesinleşene kadar oylarımızın takibini yapacağız. 24 Haziran’da bizlerin gittiği sandıktan 25 Haziran’da umut çıkacak barış çıkacak. Yani HDP çıkacak. 
 
Kazanacağız, mutlaka kazanacağız. Dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz.