HACİVAT             : Haay hak Karagözüm nerdesin? Göresim geldi seni, aç evinin perdesin.

KARAGÖZ           : Karagöz dağlar aştı,  sen hâlâ bıraktığı yerdesin.

HACİVAT             : Aştığın yerde gözüm yok da canım eğlenmek ister,  n’olursun gül yüzünü göster.

KARAGÖZ           : Eğlenmek istiyorsan seçim kampanyamı izle yeter.

HACİVAT             : Gel baş başa birer kahve içelim. Dertleşelim, bir fasıldan diğerine geçelim.

KARAGÖZ           : Duymadın mı Hacivat, ben Millet Kıraathaneleri açtım. Kafamı ütüleme. Canın istiyorsa git oraya beleşten çayını iç, kekini ye. Üstüne bir de A HABER izle. Nasıl eğleniyorsun gör.

HACİVAT             : Büyük projen bu mu Karagöz.  Vatandaş bunu yer mi, Karagöz bizi eşek yerine koyuyor demez mi?

KARAGÖZ           : Bak Hacı Cavcav!  Sen bu işten anlamazsın. Oy ambarım olan semtlerde her ağacın altında, her bankın üstünde onlarca insana, işsiz güçsüz oturur. Bu insanlar için bedava çay, kek az şey midir? Aslında haklısın. Bu, vatandaşı eşek yerine koymaktır; ama aziz milletimin eşek yerine konmaktan yana şikayeti yoktur. Yüzüne karşı eşek demedikçe mesele yapmaz.

HACİVAT             : Bu sefer işler karışık galiba Karagöz. “Vatandaşın geçimi zorlaşınca Erdoğan’ın seçimi de zorlaştı.” diyor medya leşkerleri. Çırak Marem ya da etekli Maral seni çırak çıkarırsa neylersin?

KARAGÖZ           : Hay boyun devrilsin Hacivat! Koltuktan indirirlerse üç güne kalmaz kahrolurum. Bunu bana nasıl söylersin.

HACİVAT             : Sazcı Selo barajı geçerse senin saltanat göçer mi sahi?

KARAGÖZ           :Tedbirini aldım. Bizim mahalle teşkilatlarına HDP’ye çalışın dedim. Suruç’ta biraz çalıştılar sağ olsunlar. Biliyorsun, bu Selo terörist. Hak ettiği yere koydu bizim çocuklar onu. Tuttu cumhurbaşkanı adayı oldu haddini bilmez herif! Ben yine de insaflıyım. Arkadaşlara ‘YSK’yla görüşün, gitsinler orada cezaevinde propaganda çekimi yapsınlar’ dedim.

HACİVAT             : Bağımsız yargıya emir verdin yani. Memlekette yargı bağımsızdır derdin ya hani!

KARAGÖZ           : Zırvalama Hacivat. Yargımız başkalarına karşı bağımsızdır. Karagözün kendinden bağımsızlık konusunda hazımsızdır.

HACİVAT             : İyi de o bağımsız yargının en bağımsız başkanı sana diklendi: “Kimse bize iddia edildiği gibi bir talimat vermedi.” dedi. İkisi de doğru olamayacağına göre yalanı kim söyledi? Yalan söylerken utanmaz mı söyleyen?

KARAGÖZ           : Bana bak Hacivat her kuşun eti yenmez. Mukaddes dava uğruna söylenmişse eğer, ona yalan denmez. Hem duymadın mı. Ben KHK ile utanmayı kaldırdım. Bizimkilerdeki ar damarını aldırdım.

HACİVAT             : Bu ekonomiye ne oldu Karagöz. Faiz, şaha kalktı. Dolar söz dinlemiyor. Lira yerlerde sürünüyor, Yaşlandın galiba. Yoksa yolun sonu mu görünüyor?

KARAGÖZ           : Sen öyle san. Önümde daha çok yol var. 24 Haziranda yetkiyi bana verin, faizle nasıl uğraşılır görün.

HACİVAT             : Yetki şimdiye dek kimdeydi ki Karagöz? Son üç ayda gördük göreceğimizi. %11’le başlamıştın gâvurlara ‘eyy’ çekmeye… Resmi yollardan şimdilik %20’ye vardık elhamdülillah…!

KARAGÖZ           : Japonya eksi faizle çalışıyor. Amerika’ya geliyorsun ikilerde, bilemedin üçte… Onların bankaları böyle çalışıyor da bize ne oluyor? Şu anda 20’lerde, 25’lere kadar çıkıyor. Böyle şey olur mu Hacivat?

HACİVAT             : Senin gibi bir ekonomi üstadına ders vermek bana düşmez elbet; ama soruna cevap vermeye çalışayım. Niye biliyor musun? Onlar, ekiyor, biçiyor, üretiyor, yetiştiriyor. Kendine yettiği gibi sana da bize de yetiştiriyor Karagöz. Sen de yetiştiriyorsun Allah için. Hakkını yersem nankörlük etmiş olurum. Mesela saray bahçesinde bıldırcın yetiştiriyorsun. En çok da hem içerde hem de dışarda herkese laf yetiştiriyorsun

KARAGÖZ           : Usta olmak kolay değil Hacivat. Benim en büyük ustalığım da bu. Hem unutma. Güçlü ülke, güçlü lider; büyük projeler, ustalık ister.

HACİVAT             : Herkesin kandırdığına, boz eşeğe semersiz bindirdiğine usta denir mi Karagöz? Hani hep derdin ya: ” Yiğit ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri.” diye. Eserin ortada. Semer dersen vatandaş eşeğine Gürcistan malı saman yedirebilmek için semerini sattı be Karagöz. Kürt çocuğu garip Memo, zengin olsa bile doyasıya soğan cücüğü yiyemez artık. Soğan dolarla aynı kulvarda yarışıyor. Gücün dersen, acı soğana, tombul patatese bile sökmüyor gayri.

KARAGÖZ           : Bunlar geçicidir Hacivat. Çifte tabancalı danışmanım Yiğitim Bulutum ne dedi duymadın mı? “Türkiye, bir petrol denizi üstünde oturuyor.”

HACİVAT             : Duymasına duydum da gülesim geldi. Hep böyle olur bizde. Her seçim öncesi uçsuz bucaksız maden rezervleri, petrol denizi üstünde oturan bizler, her seçim sonrası kıç üstü otururuz nedense.

KARAGÖZ           : Bana bak Hacivat, sana bir Osmanlı tokadı çakarım, kıç üstü oturmak nasılmış anlarsın!

HACİVAT             : Nedir bu kibir Karagöz…! Sen kimsin ki herkesi kulağından tutuyor atıyorsun, sen kimsin ki herkese Osmanlı tokadı çakıyorsun. Senin tutulacak kulağın yok mu sanırsın, başkasının  sana tokat vuracak eli yok mu sanırsın? Başkasının tokadıyla üstüne oturacağın uzvun yok mu sanırsın?

KARAGÖZ           : Var olmasına var da şimdiye dek varlıklarını bana hatırlatacak bir babayiğit çıkmadı.

HACİVAT             : Az bekle Karagöz. Yıktığın perdelerin, eserin olan viranelerin, adalet diye ağlayan biçarelerin ahıyla çarpılacağın güne az kaldı.

 

HAZIRLAYAN
SALİH ALTUN