Hiç öyle zamlardan mamlardan, fiyat ayarlamalarından falan söz etmeyeceğiz! Belli ki yiyenlerin hepsi memnun hallerinden!

Pazartesi sabahı, yani dün itibariyle muayene katılım paylarına yüzde 60, ilaç katılım paylarına yüzde 70 zam geldi! Sadece demokraside değil, sağlıkta ‘İleri Devrim’ geldi…

Kuralım halayı… Haydaaa bre vatandaş! Veeerrr…

Ne yapacaksın arkadaş, aldı başını gidiyor dolar-dolmaz, bağlasan durmaz! Faiz vurdu 35’liğin gözüne, kendi de inanmaz kendi sözüne! Peki kim kime bozuk çalacak?

İsminin başında bir zamanlar ‘TC’ ibaresi bulunan Merkez Bankası, bu sırada acaba başka bir yere mi bağlandı? Trump veya Putin mi, özerk/bağımsız yapısını bozmaya yelteniyor? Yoksa oraya da mı gücün dışı sızmış?
Sonra, saat mi gelen ki ‘hedaye’ sayılsın, tayyareden olur mu? (Bu kısım uymadı ama uysa da uymasa da, yazdık…) Hani biraz Laz kanadı var ya serde…

Bir de ne görelim… Badeleşmeci ve kenardan dinden sömürgen zat, tapınmacılıkta sınır tanımadan “ProteZtan” akımını başlattı! Kimse ‘tik tik’ edemeyi nedensa!..

Jöleli ‘kavşak kenarının’ şutlandığı,Çaykur ile birlikte onlarca kurum ve kuruluşun bağlı olduğu Türkiye Varlık Fonu Başkanlığını bünyesine alan Cumhurun başı, Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte, ‘bünyesinde bulunmayı milli bir görev saydıkları kurumdan’ maaş almamaya karar vermiş! Bir bakın kim bunlar… Bakıp gördük biz! Hele ben… Karın ağrısı yaptı yahu… Gülmeğumden diyemeyirum!

Tam yerine geldi koyalım taşı… İşçiler haklarını almak için mücadele diyor, ülkede neredeyse hak aramak yasak ama milyon dolarlık hediyeler serbestçe havada uçuşuyor!

Ve… Emeğin birleşik gücü yener her baskıyı ve gücü! İnsanca yaşam ve çalışma koşulları herkesin hakkıdır! Kimse bunu engelleyemez!

Emeğin ve alın terinin hakkını savunmayan, savunanın yanında yer almayan hiç kimse dinden imandan, ahlaktan, milli olmaktan, vatandan bayraktan, haktan hukuktan dem vurmasın!

Emeğin mücadelesinde ‘SU’dan sebepler’ hep var olacak!

Ve Unutmayın… SU’dan sebeplerle hayatı sorgulayın! SU yaşamın varlık nedenidir ve yaşam SU’dan sebeplerle devam etmektedir? Yaşamın vazgeçilmezidir SU… SU’dan sebepler mücadelenin özüdür. Hayatın hakkıdır SU… Sebepleri de kendi de boşa harcanamaz!

Dünyaca takip edilen, benim nitelememle, ‘ araştırmacı ve öngörücü’ Alphan Manas, uyarıyor: “2015 yılında dünyada Ar-Ge’ye harcanan yaklaşık 2 trilyon doların %21’ini Çin tek başına harcamış! Çin, sağlam geliyor. Türkiye, Ar-Ge’ye gereken önemi vermezse cari açık vermeye devam eder.”

Ben bilmem, merkez bilir!

Şu bir solukta okunabilecek sorulara yanıt verebilir misiniz, üzerine alınanlar!

Artvin’den gazeteci ve düşünen arkadaşımız Sami Özçelik, sıralamış sorularını:

“Amerika yıllarca bize kanser üreten süttozu sattı. Okullarda bedava dağıtıldı, çocuklara zorla yedirildi. Yemeyenler dövüldü. Belki de aptal ve hasta bir nesil bu süttozuyla yaratılmak istendi!.. Bazı öğretmenler yedirmedi döktü!.. Dökülen yer bile zarar gördü!

Şimdi bize süt satacaklar! ABD, tamam demiş. Yahu siz, ABD’nin ürünlerine boykot yapmıyor muydunuz? Sonra, bu sütlerin içinde ne gibi hastalıklar var, kim bakacak? Hayvanlardan şarbon çıktı. Kaç kişi öldü?

Nasıl bir tiyatrodur bu? Bu senaryoyu yazacak ve oynatacak beyin kime ait? Bizim hayvanlarımıza ne oldu. Kurban’da süt sığırları mı kesildi? Dolar 7 TL oldu, faiz oranı %25… Neler oluyor?”

Siz de bilmeyin, Merkez bilsin… Özerk ya!

Şarbon denen illete engel olamayan ilgili ve yetkililer, bilmem nere bandıralı bir geminin içindeki, bilmem hangi ülkede üretilmiş hastalıklı hayvanları değil bir kaya parçasına, bu ülkenin hiçbir yerine indirme hakkı yoktur! Hele de bu memleketin öz ürünleri bitirilme noktasına getirilmişken! Haberiniz olsun.

Hatay bombacısı yakalanmış! Bize çok şey… Bu işte bir mit yeniği var, diye endişeleniyor idik ki… Meğer ise mit, kendi elemanı olduğu iddiaları dava dosyalarına geçmiş olan bombacısını paketleyip getirivermiş! Diye de iddialarla karşılaştık! Çok ilgincik ha! Sanki damat Berat, varlık fonu hikayesi… Netcuuk şini?

Bir 12 Eylül’ü daha geride bıraktık ya geçen hafta…

Ve bugün;
Aradan geçen 38 senede emperyalizmin, 12 Eylül faşizmiyle ülkemizde hedeflediği toplumsal, sosyokültürel ve siyasi yapı, iktidar ve memleketin her köşesine tamamıyla ve hayasızca yerleşirken;
Hala, ‘unutmadık-unutmayacağız’ mesajları vermek, umutsuzluk değil mi?
Karanlığı yırtıp, yenmeliyiz bu faşizmi! Bir olacağız, YENECEĞİZ! Ve elbette ki unutmayacak, unutturmayacağız!