CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla kadınların yaşadığı hak ihlallerinin yer aldığı bir rapor hazırladı. Kadın emekçilerin yaşadığı sorunlar, işsizlik, kayıt dışı çalışma, iş cinayetleri ve eş cinayetleri gibi sorunların aktarıldığı raporda çarpıcı veriler paylaşıldı.

Kadın emekçilerin işgücüne katılım oranlarının OECD ülkelerinin neredeyse yarısı kadar olduğunun belirtildiği raporda, çalışan kadınlarının yarısının kayıt dışı olarak, esnek ve güvencesiz çalıştırıldığı belirtildi.

Raporda kadınların eş ya da iş cinayetlerine kurban gittiği vurgulanırken, günde en az 4 kadının şiddete maruz kaldığı ve resmi rakamlara göre her 10 kadından en az 3’ünün 18 yaşının altında evlendirildiği ifade edildi.

CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü için bir rapor hazırladı. AKP’nin yanlış kadın politikalarıyla kadınları eve hapsettiğini belirten CHP’li Bingöl, “İktidarın ayrıştıran ve eşitlikçi olmayan tüm politikalarına rağmen, bugün kadınlar direnmeye ve haklarını kazanmak için mücadele etmeye devam etmektedirler. Flormar’dan düne, AKP’nin sömürüsü sürerken, kadınların direnişi de yılmadan devam etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden birisinin, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü olan 5 Aralık Kadın Hakları Günü tüm bu sorunların gölgesinde kutlanmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkenin kuruluşunda kadınlara verdiği bu değer maalesef sürdürülememiş ve kadınlar yaşamsal birçok haklarından mahrum kalmışlardır” dedi.

Raporda şu çarpıcı verilere yer verildi:

TÜRKİYE’DE KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI OECD ÜLKELERİNİN YARISI KADAR

TÜİK’in verilerine göre toplam istihdam içerisinde kadın ücretli çalışan sayısının oranı yüzde 34,9, erkeklerin oranı ise yüzde 74,1. OECD ortalamasına bakıldığında ise erkeklerin iş gücüne katılım oranı toplamda % 69,2 iken, kadınların iş gücüne katılım oranı % 55.4.

Ülkemizde erkeklerin iş gücüne katılımı, kadınların iş gücüne katılımının 2 katından fazla ve ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı dünya örneklerine göre çok düşük. Fransa’da kadınların işgücüne katılım oranı % 51,7, İsveç’te % 69,6, Almanya’da % 55,6 gibi yüksek oranlardayken, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı neredeyse bu ülkelerin yarısı kadar.

KADIN EMEKÇİLERİN YARIYA YAKINI KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR

 Kadınlar arasında ücretli düzensiz/geçici çalışma erkeklere göre daha yaygın. Erkeklerde kayıtdışı çalışma oranı yüzde 18,9 iken bu oran kadınlarda yüzde 23,8. İstihdam edilen kadınların yüzde 43’ü kayıt dışı çalıştırılılıyor. Çalışan kadınların yarıya yakını taşeron çalışma, özel istihdam büroları aracılığıyla çalışma ve ücretli düzensiz istihdam biçimlerinde yer alıyor.

3 MİLYONA YAKIN KADIN İŞSİZ!

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 9’larda olan kadın işsizliği bugün yüzde 15,1’e ulaşmış halde; genç kadın işsizliği yüzde 26,4 ve tarım dışı kadın işsizliği ise yüzde 32,9’a yükseldi. Türkiye’de geniş tanımlı kadın işsizliği 2 milyon 896 bine ulaştı. Ülkemizde genç kadın işsizliği OECD ve AB üye ülke ortalamalarının yaklaşık 2 katı.

SON 5 YILDA 722 KADIN İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

Rapora göre, güvencesiz ve kayıt dışı çalışan kadınlar, çalışma koşullarındaki esnekliğin ve iktidarın emek düşmanı politikalarının bedelini canları ile ödüyorlar. Türkiye’de 2013 yılından 2018 yılının ilk 6 ayına kadar 722 kadın işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

HER GÜN EN AZ 4 KADIN ŞİDDETE MARUZ KALIYOR

Kız çocuklarının eğitim ve yaşam haklarından mahrum bırakılarak evlenmeye ve anne olmaya zorlanmasının, çocuk gelin ve çocuk anne gerçeğini büyüttüğünün vurgulandığı raporda Türkiye’de her 10 kadından en az 3’ünün 18 yaşının altında evlendirildiği ifade ediliyor.

Türkiye’de 17 bine yakın kız çocuğu doğum yaptı ve doğum yapan kız çocuklarının 200’den fazlası 15 yaşın altında. Her gün en az 4 kadın şiddete maruz kalıyor. 2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 387 çocuk cinsel istismara uğradı, 20 çocuk öldürüldü.

FLORMAR’DAN DÜNE: AKP’NİN KADIN HAKLARI BİLANÇOCU 5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ

  1. GİRİŞ

Türkiye’de kadınlar, neoliberal politikaların neden olduğu çalışma koşulları

içerisinde iş hayatının dışına itilmekte, çalışan kadınlarımız ise yine bu politikalarla esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerine maruz bırakılmaktadır. Kadının tek rolünün “annelik” olduğu vurgusuyla, kadınlarımız eve hapsedilmekte ve  yarı zamanlı, esnek çalışma koşulları meşrulaştırılmaktadır.

AKP’nin son 16 yıldır ürettiği erkek egemen politikalar, hem kadınların işgücüne katılımını azaltmakta hem da sosyal hayatta kadınların rolünü görmezden gelmektedir. Her geçen gün artan kadın cinayetleri ve kız çocuklarının yaşadığı mağduriyetler ise yine iktidarın ürettiği politikaların doğal sonucudur.

Mustafa Kemal Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden birisinin, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü olan 5 Aralık Kadın Hakları Günü tüm bu sorunların gölgesinde kutlanmaktadır. Türkiye’de 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açılmıştır. Türkiye, Fransa’dan ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkenin kuruluşunda kadınlara verdiği bu değer maalesef sürdürülememiş ve kadınlar yaşamsal birçok haklarından mahrum kalmışlardır.

Seçme ve seçilme hakkını Avrupa’daki ülkelerden çok daha uzun yıllar önce kazanan kadınların şu an Türkiye’de siyaset içerisindeki temsil oranları çok düşüktür. Parlamentoda sadece 78 kadın milletvekili vardır, Türkiye’de kadınların belediye başkanlığı oranı yüzde ise 2.86’dır. Türkiye’de 50 binden fazla muhtar varken bunların yalnızca 674 tanesi kadındır. Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesinin üzerinden 88 yıl geçmesine rağmen toplam 119 kadın belediye başkanlığı yapmıştır.

İktidarın ayrıştıran ve eşitlikçi olmayan tüm politikalarına rağmen, bugün kadınlar direnmeye ve haklarını kazanmak için mücadele etmeye devam etmektedirler. Flormar Direnişi, AKP iktidarının hem kadınlara hem de emekçilere neler yapmak istediğinin en açık örneklerinden birisidir. Flormar’ın Kocaeli Gebze’deki fabrikasında sendikaya üye oldukları için işten atılan kadın işçilerin başlattığı direniş 200 günden fazla süredir devam etmektedir. Flormar’dan düne, AKP’nin sömürüsü sürerken, kadınların direnişi de yılmadan devam etmektedir.

  1. KADIN EMEKÇİLER

2.1 İşgücüne Katılım

            Türkiye’de çalışan kadınların yaşadığı sorunların başında işsizlik, kayıt dışılık ve işgücüne katılımın düşüklüğü gelmektedir. TÜİK’in verilerine göre toplam istihdam içerisinde kadın ücretli çalışan sayısının oranı yüzde 34,9, erkeklerin oranı ise yüzde 74,1’dir. OECD ortalamasına bakıldığında erkeklerin iş gücüne katılım oranı toplamda % 69,2 iken, kadınların iş gücüne katılım oranı % 55.4’tür. Ancak ülkemizde erkeklerin iş gücüne katılımı, kadınların iş gücüne katılımının 2 katından fazladır ve ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı dünya örneklerine göre de oldukça düşüktür. Fransa’da kadınların işgücüne katılım oranı % 51,7, İsveç’te % 69,6, Almanya’da % 55,6 gibi yüksek oranlardayken, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı neredeyse bu ülkelerin yarısı kadardır.

Tablo 1. Seçilmiş OECD ülkelerinde cinsiyete bağlı işgücüne katılım oranları

Untitled-1

 

 

 

 

 

 

2.2 Kayıtdışı Çalışma: Kadınların Yarıya Yakını Kayıt Dışı Çalıştırılıyor

Kadınlar arasında ücretli düzensiz/geçici çalışma erkeklere göre daha yaygındır. Erkeklerde kayıtdışı çalışma oranı yüzde 18,9 iken bu oran kadınlarda yüzde 23,8’dir. İstihdam edilen kadınların yüzde 43’ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Çalışan kadınların yarıya yakını taşeron çalışma, özel istihdam büroları aracılığıyla çalışma ve ücretli düzensiz istihdam biçimlerinde yer almaktadır. Kadın emekçilerimizin yaşadığı “güvencesizlik” ve “geleceksizlik” sorunu bu oranlarla bir kez daha görülmektedir.

Kadınlar, haftalık yasal 45 saat olan çalışma süresinin çok üzerine çalıştırılmaktadır. Çalışan kadınların yüzde 34’ü haftalık 45 saatin üzerinde çalıştırılmaktadır.

2.3 İşsizlik: 3 Milyona Yakın Kadın İşsiz Var

“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.”

Dönemin Devlet Bakanı Mehmet Şimşek

Ülkemizde yaşanan ve her geçen gün artan ekonomik sorunlar, kırdan kente yaşanan göç ve tarım sektörünün daralması ve sanayileşmede yaşanan problemler kadın işsizliğini her geçen gün arttırmaktadır.

Tarım sektöründe yaşanan daralma bu sektörde çalışan kadın iş gücünün azalmasına neden olurken, kentlerdeki toplumsal cinsiyete dayalı, erkek egemen çalışma koşulları ise kadın işsizliğinin artmasına sebep olmaktadır.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 9’larda olan kadın işsizliği bugün yüzde 15,1’e ulaşmıştır; genç kadın işsizliği yüzde 26,4 ve tarım dışı kadın işsizliği ise yüzde 32,9’a yükselmiştir. Türkiye’de geniş tanımlı kadın işsizliği 2 milyon 896 bine ulaşmıştır. Ülkemizde genç kadın işsizliği OECD ve AB üye ülke ortalamalarının yaklaşık 2 katıdır.

2.4 Örgütlenme

Türkiye’de kadın emekçilerin yaşadığı kayıt dışı çalıştırılma sorununun bir diğer yüzü de örgütlenmede yaşanan düşüştür. Kadın emekçilerin örgütlenme oranı yüzde 8.1’dir. Erkek işçilerde ise bu oran 13.5’tir. Kayıt dışı istihdamı da içine alarak yapılan hesaplamalarda kadın işçilerin gerçek sendikalaşma oranı yüzde 6’lara kadar düşmektedir.

2.5 İş Cinayetleri

Güvencesiz ve kayıt dışı çalışan kadınlar, çalışma koşullarındaki esnekliğin ve iktidarın emek düşmanı politikalarının bedelini canları ile ödemektedirler. Türkiye’de 2013 yılından 2018 yılının ilk 6 ayına kadar 722 kadın işçi iş cinayetlerine kurban gitmiştir.

  1. KADIN CİNAYETLERİ

– “Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata aykırı.”

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan

             Açıklanan veriler ve her gün basında yer alan haberler, Türkiye’nin kadınları yaşatan bir ülkeden çok öldüren bir ülke olma yolunda hızla ilerlediğini göstermektedir. Hızla artan toplumsal şiddet, ayrımcılık ve eğitim sisteminde yaşanan derin sorunlar bu şiddeti arttırmakta; kadınlar ya iş ya da “eş” cinayetlerine kurban gitmektedirler.

Kız çocuklarının eğitim ve yaşam haklarından mahrum bırakılarak evlenmeye ve anne olmaya zorlanması, çocuk gelin ve çocuk anne gerçeğini giderek büyütmektedir. Türkiye’de resmi rakamlara göre her 10 kadından en az 3’ü 18 yaşının altında evlendirilmiştir. 17 bine yakın kız çocuğu ise doğum yapmıştır ve doğum yapan kız çocuklarının 200’den fazlası 15 yaşın altındadır. Çocuk gelinler ve çocuk annelerde resmi rakamların yanı sıra kayıtlara geçirilmeyen ve hakkında yasal işlem yapılmayan çocuk gelinler ve çocuk anneler de göz önünde bulunduğunda hiç kuşkusuz bu sayı daha da artacaktır.

Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır. Her gün en az 4 kadın şiddete maruz kalmaktadır. 2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 387 çocuk cinsel istismara uğramış, 20 çocuk öldürülmüştür. Kamuoyuna yansımayan vakalar ise bu rakamların dışındadır.

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2015’te yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizlik Raporu’nda ise Türkiye, 145 ülke arasında 130’uncu sırada yer almaktadır.  Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 yıl sonu verilerine göre de, Türkiye’de 25 yaşının üstündeki 100 kişiden 5’i okur yazar değildir. Ancak bu oran cinsiyet olarak ayrıştırıldığında 25 yaşından büyük 10 kadından 1’inin okur yazar olmadığı görülmektedir.

  1. SONUÇ

Türkiye’de neoliberal ve gerici politikaların, iktidarın eliyle erkek egemen bir anlayışla ortaklaşarak kadın emeğini ve kimliğini önemsizleştirmekte olduğu açıktır. İktidar ne çalışma hayatında ne de sosyal yaşamda eşitlikçi bir anlayışla hareket etmemektedir.

Son yıllarda AKP’nin ayrıştıran ve ötekileştiren politikaları kadınları toplumdan ayırmakta, kurulduğu günden bu yana kadın hakları konusunda dünyada bütün ülkelere örnek olan ülkemiz, özellikle son yıllarda AB ve OECD ülkelerinin gerisinde kalmaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi, 1931 programında “kadınlara milletvekili seçilme hakkı verilmesi” gibi dönemin tüm çağdaş uluslarının da ilerisinde çağdaş bir hakkın tanınacağını belirtmiş, nitekim bir sonraki 1935 programından önce bu hedef gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla kadınlarımızın aile, çalışma, toplumsal ve siyasal hayattaki yerinin güçlendirilmesi ve var olması partimiz için önceliklidir ve partimizin tarihsel rolüdür.

Ülkemizin genç, kadın, emekçi ve kırılgan tüm kesimlerinin her türlü baskıcı ve ataerkil güç odaklarına karşı savunulması gerekmektedir. Haklarına sahip çıkan özgür kadınlar, demokratik ve kalkınmış bir toplumun temel taşıdır.

Bugün toplumun yaşadığı tüm sorunların odağında kadınlarımız yer almaktadır. Yaşanan sorunların tamamının öncelikli etkileneni toplum hayatındaki önemli yeri sebebiyle kadınlardır. Her sorunun asıl kaynağında ise, kadınlarımızı ikincil plana atan ve sorunlarını görmezden gelen politikaların bulunduğu açıktır.

Unutulmamalıdır ki, bir siyasal sistemin özgürlük anlayışı kadına bakışı üzerinden şekillenir ve ölçülür. CHP olarak, kadınlarımızı siyasal, toplumsal ve üretim alanında güçlü hale getirmek bizim tarihsel rolümüzdür.

Yaşanan tüm bu sorunların son bulması için;

1- Kadınlar için öncelikli olarak her alanda cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır.

2- Kadını eve hapsetmeye çalışan, toplumsal hayattan ve çalışma hayatından dışlayan, ikincil plana atan erkek egemen anlayış terk edilmelidir.

3- Herkese güvenceli iş ve güvenceli istihdam koşulları yaratılmalıdır. Esnek ve güvencesiz çalışma koşullarının yerini tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları almalıdır.

4- İşyerlerindeki cinsiyetçi politikalar son bulmalı, kadınlara yönelik şiddet ve taciz vakalarının üzeri örtülmemeli, cezalar arttırılmalıdır.

5- Kadınlarımızın görevi gibi görülen ev içi sorumluluklar kamu politikalarıyla aşılmalıdır. İş yaşamında sürdürülen ayrımcı politikalar yerine, eşitlikçi politikalar temel alınmalıdır.