KADIN MI ERKEK Mİ

Anadolu Kadın’ın âsi çocuğuyum ben, demiştim bir şiirimde. Niye mi, Kadındır Anadolu da ondan.
Erkek olsaydı eğer, bunca ihanete katlanamaz; çekemezdi bunca kahrı. Hangi erkek, bu denli yiğit olabilir ki.
Ama bunca puştu pezevengi, satılmışı soysuzu, paragöz namussuzu, doymak bilmez hırsızı, muhteris şerefsizi de emziren aynı kadın, diyenler çıkabilir.
Ben de derim ki: O “kötülük tohumları” da “erkekler” tarafından atıldı.
Bu Ulu Anadolu Kadın’ın bir de sözü var ki…  Ben o sözü yineliyeyim, siz de düşünün gayri:

AVRAT MİLLETİ, AKŞAM, BİR DELİK GÖSTERİR; SABAH, BİN DELİK
———– görülen lüzum üzerine, saygım sevgimle efendim ———-

Evlenme koşulları henüz oluşmamış, evliliğin sorunlarından habersiz çocukları evlenmeye kalkarsa, Anadolu Kadın, sıpasına böyle der.

Yani “yavrum, sen akşam göreceğin bir deliğin derdindesin de o bir deliği görmek için, bin delik kapatmak zorundasın, ev geçindirmeyi kolay mı sanıyon.”

Evin ihtiyaçlarını sayar döker… döker de öyle avratlar var ki “delik açma” ustasıdır. Olmayacak zamanlarda olmayacak delikler gösterir yani eksikler çıkarır.

Bu nedenle de Anadolu Kadın’ın asıl uyarısı da KADIN olarak kadınlaradır:
“Akşam bir delik gösterdin diye, sabaha bin delik gösterip, bin yama isteme erkeğinden. Durmadan eksik çıkaran, delik gösteren avrattan avrat olmaz. Erkek sel, kadın göldür. Yuvayı dişi kuş yapar. Delik açmamaya gayret et, çıkan deliklerin de bir kısmını sen kapat, erine gösterme bile. O görür, bilir, kimisi belli edemez amma seni, yüreğinin derininde başının üstünde taşır.”

Dedim ya ANADOLU KADIN, bu. Ellerinden ellerinden, yüreğinin derininden öperim.