Son günlerde eski bir uygulamanın kötü bir kopyası yeniden gündemde; tanzim satış! İktidar yükselen enflasyonla birlikte tırmanan gıda fiyatlarını aşağıya çekmek için, üç büyük şehirden başlayarak çeşitli illerde tanzim satış mağazaları/çadırları açmaya başladı. Buralarda şimdilik sadece soğan, patates, domates gibi bazı sebzeler ucuz fiyata satılıyor. Aslında uygulama sadece 2,5 ay sürecek, yani amaç seçimleri kurtarmak, seçim öncesi halkta fiyatlar düştü algısı yaratmak.

Bu uygulamanın seçim öncesi gıda fiyatlarını aşağı çekecek bir propaganda aracı olması yanında, diğer bir amacı da seçim sonrası gündeme gelecek “hal yasası” için ortam yaratmak. Çiftçiliği ortadan kaldırarak, üretimden pazarlamaya kadar tüm sistemi şirketlere devretme projesinin ilk adımı uygulanıyor. Yeni hal yasası ile haller şirketlere devredilirken, çiftçilerse sözleşmeli üreticilikle şirketlerin sistemine bağlanacak. Hangi ürünü ne zaman ve ne kadar ekeceğine şirketler karar verecek. Güya aracılar kaldırılacak, tohumun ekiminden pazarda satışına kadar bir şirket etkili olacak! Haller, güçlü şirketlerin denetiminde olacak, bir bakıma oligopol piyasası oluşacak, rekabet olanağı daha da azalacak, çiftçilik tümüyle bitecek!

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de uygulanan yanlış politikalarla küçük çiftçilik ve köylülük bitme noktasına geldi. Köylüler topraklarını şirketlere satıp kente göçerken, sular özelleştiriliyor, yerel tohumlar yok edilerek dışa bağımlı hale geliniyor. Tarım alanları sanayi bölgelerine, maden ocaklarına, konut ve AVM’lere dönüştürülerek ekim alanları giderek azalırken, tarım ürünleri ithalatının ise sürekli arttığını görüyoruz. Çiftçilerin son 17 yılda 3,2 milyon hektar araziyi ekmekten vazgeçmiş olması da durumun özetidir.

Açılan tanzim satış mağazalarıyla gıda sorununun çözülmesi mümkün değildir, yapılan büyük bir aldatmacadır. Halkın ucuz gıdaya ulaşması kuşkusuz ki olumludur ancak tanzim satışların halkın çok küçük bir bölümüne ulaşması ve çok dar bir ürün grubu içermesi bir yana, bu şekliyle sürdürülebilir olmadığı da açıktır. Üretim artmadan, mazot, elektrik, gübre vb girdi maliyetleri düşmeden fiyatların uzun vadeli olarak düşürülmesi gerçekçi değildir. Şu anda tanzim satışlardaki ürünlerin nakliye ve eleman giderleri devlet tarafından sübvanse ediliyor ve bu durum sürdürülebilir olamaz.

 İktidarın sorunun çözümü olarak hazine arazilerini büyük şirketlere kiralamayı planlaması da doğru değil. Endüstriyel tarım ve hayvancılık iklim değişikliğini hızlandıran önemli etkenlerden biri olduğu gibi, toprakları verimsizleştiren bir uygulamadır. Hem gıda sorununu çözmek hem de gıda tekellerinin egemenliğine son vermek için küçük çiftçilik temel alınmalı ve desteklenmeli, ekolojik ve yerel üretim birimlerine, geleneksel/atalık tohumlara öncelik verilmelidir. Böylece halkın sadece ucuz ve yeterli gıdaya ulaşımı değil, temiz, adil ve sağlıklı gıdaya ulaşma olanağı da sağlanacaktır.

 Yeşil Sol Parti olarak gıda hakkının tüm canlıların en temel haklarından biri olduğunu, her bireyin ve canlının yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşım hakkını savunuyoruz. Bu hak piyasa şartlarına, arz-talep ilişkisine teslim edilmemelidir. Toplum bunun için gerekli örgütlenmeyi üretici ve tüketici kooperatifleri ya da benzeri yollarla gerçekleştirmeli, bu sürece küçük çiftçinin mutlaka katılımı sağlamalıdır.