Sessiz sedasız 36 yıllık 12 Eylül darbesinin ve yargılamalarının üstü örtüldü ve tozlu raflara kaldırıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesinin sorumluları hakkında açılan soruşturmada “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan takipsizlik kararı verdi.

Kararda, darbeye ilişkin yargılanan, dönemin Genelkurmay Başkanı ve Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırıldıkları, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, hükümden sonra ölmeleri nedeniyle Evren ve Şahinkaya hakkındaki davanın düşürülmesi gerektiği kararına dikkat çekildi ve 12 Eylül darbesine ilişkin 30 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçtiği de hatırlatıldı. Kısaca hatırlamak gerekirse darbecilerle hesaplaşmak için 2000 yılından itibaren devrimciler örgütlenmeye başlamış, 78’liler hareketi bu konuyu kamuoyu gündemine taşımıştı. Hatta dönemin siyasileri ile yapılan görüşmelerde ” Bu işi fazla kaşımayın, kaşırsanız kanatırsınız, üç beş yaşlı generalle uğraşıp ne olacak” gibisinden yaklaşımlarla karşılaşmıştık. Darbe ortağı ve destekçisi siyasilere rağmen yoğun çaba ve çalışmalarla konuyu Emek ve Demokrasi güçlerinin gündemine taşımış ve sahip çıkmalarını sağlamıştık. 2004 Ankara mitingi dönüm noktası olmuş ve devrimciler sokağın ruhunu kuşanmadan bu işin çözülemeyeceğini anlamışlardır. Ve o günden bu güne kadar hep sokaklarda olduk. Derneklerimiz kurulmaya başladı illerde. Temsilciliklerimiz oluşmaya başladı. Daha sonra da Devrimci 78’liler Federasyonu çatısı altında bir araya geldik. Her yeri didiklemeye, araştırmaya, eşelemeye başladık. Biz eştikçe darbe düzeninin kirli yüzü dökülmeye başladı ortalığa. Önce yasal yollardan gittik. Davalar açtık. Suç duyurularında bulunduk. Davalarımız Anayasanın geçici 15. maddesi gerekçe gösterilerek geri çevrildi. AİHM gittik. AİHM 2010 referandum sonrasında başvurumuzu iade etti. Ve daha sonra yazıya konu olan yargılama sürecini başlattık. Daha öncesinde İdam edilen arkadaşlarımızın mektuplarını bulup teslim ettik ailelerine. İdam edilip mezarı bulunamayan Veysel Güney’in mezarının peşine düştük. Mamak’dan dışarı yazılan ancak yasaklandığı için sahiplerine ulaşmayan mektupları teslim ettik sahiplerine. Her türlü resmi sivil faşist saldırılara rağmen aylarca Konur sokak’da 12 Eylül darbe Anayasası ile ilgili görüşlerimizi ifade ettik halka. Önderlerimizin ve sıra neferlerimizin birlikte anmalarını organize ettik. Her yıl 12 Eylül mitinglerini düzenli olarak tertip ettik. 12 Eylül zulmünü daha görünür kılmak için, devrimci, muhalif belleğimizi çoğaltmak için “12 Eylül Utanç Müzesi” oluşturduk. Bu müzeyi yurdun bir çok yerine taşıdık. Bir çok ilde işkence davaları açıp işkencecilerin yargılanması için girişimlerde bulunduk. Ciddi ve güvenilir bir arşiv çalışması başlattık. Daha bir çok çalışmaya imza atan Federasyonumuz çalışmalarına devam etmektedir. Bunca çalışmanın, bunca özverinin karşılığında devlet darbecilerini korudu. Korumaya devam ediyor. Siyasi iktidarlar darbenin nimetlerinden faydalanmaya devam ediyor. Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Sedat Celasun, Nurettin Ersin ve Nejat Tümer, Bedrettin Demirel, Selahattin Demircioğlu, Ali Sait Özçivril, Ali Haydar Saltık, Recep Orhan Ergün, Mehmet Sadi Sevük, Abdukadir Turhan Sökmen, Ragıp Uluğbay, Mehmet Cemalettin Altınok, Mehmet Süreyya Yüksel, Tevfik Fikret Oktay, Hüseyin Hüsnü Çelenkler, Mehmet Talat Çetinelli, Selahattin Cambazoğlu, Mehmet Kemal Yamak, Sabri Deliç ve Mustafa Necdet Öztorun öldü diyelim. Sanıkların ölmesi işlenen suçu ortadan kaldırmaz. Suç halka ve demokrasiye karşı işlenmiştir. Eğer işlenen darbe suçu ile yüzleşilip hesaplaşılmazsa yeni darbelerin önü açılır. Nitekim öylede oluyor.

Ayrıca yaşayan binlerce işkenceciyi nereye koymak gerekir. Görev yapan valileri, emniyet müdürlerini, hükümet üyelerini, danışma meclisi üyelerini, alt kademedeki subayları, katil erleri, devlet adına hareket eden aşiret reislerini, camilerde halkı ispiyon etmeye çağıran imamları ve onları yönlendiren diyaneti, muhbir vatandaşları, muhtarları nereye koymak gerekir. İnsanlığa, Demokrasiye, Halka karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Zaman aşımı gerekçesi ile düşürülen tüm davaların takipçisi olacağız. Darbe ürünü olan siyasi iktidarlardan darbe ile hesaplaşma beklemek, darbenin tüm sonuçlarının ortadan kaldırılmasını beklemek zaten olası değil. Konunun doğasına aykırı. Her adımda darbeyi fırsata çeviren, darbenin nimetlerinden faydalanan bir anlayışla karşı karşıyayız. Devrimcilerin kapatmadığı hiç bir hesap kapanmış sayılmaz. Biz bu hesabı kapatmadık daha. Bu hesaplaşmanın yapılması için tüm yasal, meşru haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Bu davayı tüm uluslararası zeminlere taşıyıp gündemde tutacağız. Davanın tozlu raflara kaldırılması için çaba sarfedenleri de unutmayacağız.