Fetullah Gülen 70’li yıllardan itibaren eğitim ve öğretim işlerinde başarılı adımlar atmış ve iktidarlar tarafından da sürekli desteklenmiştir. Yöntem olarak; Özel Okullar, Dersaneler, ve hemen yanında ışık evleri açarak cemaate kadro devşirilip güçlendiriliyordu.

Fetullah Gülen 12 Eylül darbesini desteklemiş ve methiyeler dizmiştir. “Ve işte şimdi, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tuluû saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz” (Sızıntı Dergisi, Ekim 1980, “Son Karakol”) Daha sonra da darbeyi ve darbecileri savunmaya devam etmiştir. “Evren, 12 Eylül sonrası seçmeli din derslerini zorunlu hale getirmekle çok yararlı bir iş yaptı. Bu iş, öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir – hiç sevabı olmasa da bu icraatı ona yeter, Evren cennete gidebilir.” (Milliyet – Mehmet Gündem, 31 Ocak 2005 Yine 12 Eylül öncesinde halkı muhbirliğe ve düşmanlığa körükleyen vaazlar veriyor, halkı birbirine karşı kışkırtıyordu. “Anarşistler ve teröristleri devletin asker ve polisine bildirmeyenler Allah katında sorumludur… Bu hainlere mahkemelerde gereken ceza verilmezse ne devlet kalır ne millet!” Fetullah Gülen 12 Eylül darbesinden bir hafta önce doktor raporu alarak görevinden ayrılıyor ve Mart 1981 tarihinde de istifa ediyordu. Yani 12 Eylül darbesinden haberi olduğu anlamına geliyordu. 1986 yılına kadar arananlar listesinde adının olmasına karşın kimse yakalamak istemiyordu. Hatta Bursa’da yakalayan Komutan’ın ” Bunca komünist anarşistle uğraşıyoruz, bir müslümanla uğraşmanın anlamı yok” diyerek serbest bıraktığı biliniyor. 1986 da Mehmet Keçeciler ve Turgut Özal’ın teminatı ile teslim oluyor, ifade verip ordan elini kolunu sallayarak çıkıyordu. 1970’li yıllardan beri Fetullah Gülen ile Milli görüşçüler hep aynı yolda ilerlemişler ve hep birbirlerini koruyup kollamışlardır. 12 Nisan 1996 Erbakan Fetullah Gülen için”“Fethullah Gülen Hocama teşekkür ediyorum. Sadece Türkiye’de değil, Müslüman Türk devletlerinin evlatlarının da inançlı yetişmesi konusunda büyük çaba sarf ediyor. Bu toplantıyı düzenleyenler den Allah razı olsun” diyerek Fetullah Gülen’i taltif etmiştir. 12 Eylül darbe rejimi binlerce İmam Hatip Okulları açarak Milli görüşçülerin yetişmesine ön ayak oldu. Hatta Ekonomiyi de Özal gibi bir milli görüşçüye teslim ederek darbe ve milli görüşün ne kadar iç içe olduğunu gösterdi. Bir milli görüşçü olan Recep Tayyip Erdoğan 12 Eylül döneminde bir kez bile gözaltına alınmadı. Hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Ne Milli Türk Talebe Birliğindeki çalışmalarından dolayı ne de Milli Selamet Partisindeki çalışmalarından dolayı hiç bir soruşturmaya kovuşturmaya uğramadı. Hatta 1983 yılından sonra kurulan Refah partisindeki faaliyetleri nedeniyle de bir soruşturması kovuşturması olmadı. Dahası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde de durum aynı. 12 Aralık 1997 tarihinde Siirt’de yaptığı konuşmaya kadar. Fazilet Partisinin Kapatılması nedeniyle 20 Temmuz 2001 yılında gelenekçiler Saadet Partisini kurarken 14 Ağustos 2001 de RTE’nin başını çektiği yenilikçilerde AKP’yi kurdu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde de iktidar oldu. 3 Kasım seçimlerinde FETÖ-AKP koalisyonu kazanmıştır. 2007 Seçimlerinde bu koalisyon zirve yapmıştır. 2010 Referandumunda koalisyon “altın nesil” gibi altın çağını yaşamıştır. Referandumdan sonraki seçimde alınan yüksek oy oranı bu koalisyonun mührü olmuştur. Tabi bu koalisyonun kazanan iki tarafı vardı. Fetullah Gülen tarafından bakınca; -.Büyük elçilere Genelgelerle talimatlar göndererek Gülen cemaati ile ilişkiler kurulmasını, işbirliği yapılmasını, Cemaat okullarının Türkiye Cumhuriyeti kurumları olarak gösterilmesini ve tanıtılmasını, kurumlara yapılan resmi ziyaretlere refakat edilmesini istemiştir. -.Nerede ne zaman bir okul veya kurum açılmak istenirse bedeli devlet tarafından karşılanması kaydıyla yer tahsis edilmesi. .-Kurulmak istenen okul, Üniversite, yurt, imarethane, vakıf veya herhangi bir kuruluşun onayının derhal yapılması, .-Olimpiyat, dil, okuma,uluslararası eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi, . -Uluslararası bütün girişimlere referans olunması . -Devlet kurumlarında cemaatin etkinliğinin artırılması için cemaat kurumlarından yetişen elemanların yerleştirilmesi, -.Yargıda, eğitimde, güvenlikte ve diğer alanlarda Cemaatin referanslarının esas alınması. – Fetullah Gülen ve Cemaatle ilgili ulusal veya uluslararası devlet örgütlerindeki arşiv kayıtların silinmesi. Bunlar bilinen şeyler yani buzdağının görünen tarafı , görünmeyen tarafını da öğreniriz umarım. Bundan bir kaç yıl öncesine kadar elini eteğini öpmek için sıraya girdikleri Fetullah Gülen; şimdi her türlü melanetin başı sayılıyor. Ne değişti, Hangi konularda anlaşamadınız diye sormak geliyor içimden.

Kısa bir yaşanmışlık öyküsü anlatmak istiyorum. 12 Eylül’ün en karanlık günleri. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu, sokaklarda insanların infaz edildiği, Öğrencilerin, öğretmenlerin, bilim insanlarının zindanlara doldurulduğu, işkencenin en yaygın ve sistemli bir şekilde uygulandığı, sokakların tank paletleri ve asker postalları ile esir alındığı günlerde , bir ev baskınında iki kardeş gözaltına alınır. Ağır işkencelerden geçirilirler. İşkencenin her türlüsü uygulanır. Elektrik, Falaka, askının her çeşidi, cop, kola şişeleri vb. Bu ağır işkencelere kardeşlerden birisi dayanamaz ve işkence tezgahında yaşamını yitirir. Sağ kalan kardeş işkencecinin” Allah afetsin” sözünü duyar ve “Ben af etmiyorum, af etmeyeceğim” diye haykırır. Gerçektende hep o günkü haykırışının peşinde oldu. Hala da işkencecilerin yargılanması için mücadeleye devam ediyor. !5 Temmuz darbe girişiminin ardından ” Allah bizi afetsin” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmak, Koalisyonun gereği olarak yapılan pazarlıkları yok saymak olmaz. Hatta Hukuk dilinde işi Allah’a havale etmek hiç olmaz. Ne hata yaptıysan, ne suç işlediysen hukuki bir karşılığı olmalı. Bu ülkeye yaşattığınız acılar döktürdüğünüz gözyaşları daha kurumadı. Yarattığınız korku imparatorluğu, savaş ve katliamlar, diktatörlük hezeyanları sonunuz olacak. Ben af etmiyorum. Yargılanmalı ve hesap vermelisiniz.