Aslolan biz dokunmadan önce her nasıl idiyse dokunduğumuz insan, çevre, doğa biz dokunduktan sonra daha mı iyi, daha mı güzel, daha mı mutlu, daha mı hayatı kolay kılan/hayata katkı sunan/hayatı daha anlamlı kılan mıdır artık değil midir işte asıl soru budur. Tercihlerimize/edimlerimize ve sonuçlarına baktığımızda sormamız, sorgulamamız gereken insanî hususlar. Dokundun, değiştirdin peki ne yönde? Bunu kendi tercih ve edimlerimize uyguladığımız gibi diğer insanlara da uygulamalıyız ama mutlaka bilimsel ve insanî/toplumsal bakımdan olmalı parametrelerimiz, ölçüm kıstaslarımız ve her türlü “gözlükten” arınmış olmalıyız ya da bu hususa yeterince önem vermeliyiz. Vermediğimizi, yanıldığımızı anladığımızda da mutlaka özeleştirimizi yapıp tercih ve edimlerimizi gözden geçirip daha doğru, daha iyi, daha güzel bir seçenek buluncaya kadar en azından yanlışta ısrar etmemeliyiz. Etmeli miyiz sizce?

Saddam “kardeşi” idi; Irak’ı tarümar eden, yüzbinlerce (milyondan çok fazla) ıraklıyı katleden, milyonlarcasını sakat bırakan amerikan askerlerinin evlerine sağ-salim dönmeleri için dua etti. Libya’yı imar eden, “örnek aldığı” “yeşil-sosyalist” Kaddafi’yi arkasından hançerledi. Esad’a ”dostum” dedi, dilinde “esed” oluverdi birden ve Esad’ı da arkasından hançerledi. Bakalım görelim ne halde Irak, Libya, Suriye şimdilerde.  “Gazze Gazze” dedi-durdu ve filistinlilerin de “güvendiği dağ idi” bir zaman  o dağa karlar yağdı.  “Açılım” dedi, “Demokratik Açılım” dedi, “Barış Süreci” dedi, “Şehit Cenazeleri Gelmeyecek” dedi “Analar Ağlamasın” dedi, ”Benim Kürt kardeşlerim” dedi, kürt kardeşlerimizi şehirlerini enkaza çevirerek katletti. ”Hizmet hareketi” dedi, Fetullah Gülen’i en büyük terörist ilan etti. ”Benim Ordum” dedi, Generalleri “maskara” etti, üstsubayları hapislere tıktı düzmece senaryolarla. En güvenilir kurumların başında iken TSK ne halde şu anda? Rus uçağını vurup “ben verdim emri” dedi NATO’ya koştu, NATO yüz vermedi. Putin’in ayaklarına kapandı. “düşman kalleş” Putin  şimdi  oldu ”Dostum”. Ülkesi için “kefen” giymiş AMMA 1500 korumasız cumayı bile eda edemiyor ve bak şu allahın işine kimseye yaranamıyor.

2002 kasım seçimlerinden önce seçim konuşmalarında, propagandalarında 100 gün içinde Seçim Sistemi ve Yasasını Demokratikleştireceklerini, Dokunulmazlıkları kaldıracaklarını, Siyasi Partiler Yasasını değiştireceklerini vaaz edip durdular ve unuttular, unutturdular. Deyin bana şu seçim öncesi şu şu vaatleri vardı ve şunu şunu yerine getirdiler? Ben bir tek iyi örnek hatırlamıyorum. Ama en baştaki ilkemizi, akıl yürütmemizi hatırlayalım ve bu akepeNAM parti görünümlü için soralım, sorguluyalım; 2002 ve öncesinde mi daha iyi bir Türkiye vardı sonrasında mı var? Cevabımız bizi bir tercihler dizgesine götürür ki ya insanî sorumluluğumuzu doğru yönde üstlenir ve gereklerini yine doğru biçimde yerine getirmeye çabalayabiliriz … ya da cellatlarımıza aşık ve “mutlu-mesut” ömür doldururuz.

Tercih senin, benim BİZİM.