(Devlet Bahçeli’ye ithafen)
Banzo, ‘insan azmanı’ denecek kadar ‘iri kıyımdı.’ Siyaha çalan koyu esmer bir teni vardı. Ne yana baktığı belli olmuyordu, gözleri şaşıydı. Saç sakal birbirine karışıktı hep. Bu haliyle köyün en çirkin delikanlısıydı…
 
Gel gör ki, köyün en güzel kızı Güllü’ye gönül düşürmüştü. Herkes ona Güllü’nün kendisini kabul etmeyeceğini söylüyordu. Banzo babasının varına güveniyordu. Köyün en zengin ailelerinden birinin çocuğuydu. Oysa Güllü’nün ailesi çok fukaraydı. Bü yüzden ‘çantada keklik’ sanıyordu Güllü’yü…
 
Güllü’yü istemek için, defalarca elçiler gönderdi Güllü’nün babasına. Güllü ‘Nuh diyor peygamber demiyordu’, yok diyor adeta taş ısırıyordu.Her defasında reddediyordu Banzo’yu…
 
Banzo, düşündü taşındı, aklınca Güllü’yü yola getirecek bir çözüm buldu. Güllü’yü parmaklayacaktı…
 
Nihayet bir düğünde punduna getirip, herkesin içinde ve herkesin göreceği şekilde Güllü’ye arkadan bir parmak attı. Banzo’nun Güllü’yü parmaklaması sansasyon oldu. Herkes birbirine bu olayı anlatıyordu artk! Kimi ” Banzo Güllü’ye arkadan “yerleştirdi” diyor, kimi “dehledi” kimi de “dürttü” diyordu.
 
Bir kaç ay sonra, Banzo tekrar elçiler gönderdi Güllü’ye. Güllü bu sefer kabul etti Banzo’yu…
 
Güllü’ye nedenini sordular, ” o parmaktan sonra ne yapabilirim ki ” dedi.

Güllü’yü razı eden parmağın tılsımı değil, ‘kirlenen’ namusuydu…

 
Güllü bir parmağın namusunu kirlettiğini düşündü.
 
Birileri, akşamdan sabaha, sabahtan akşama aylardır durmadan anayasanın ırzına geçiyor. Anayasaya ‘yerleştiriyor, dehliyor, dürtüyor.’  
Ursan at* değil ki bu … Anayasa!
 
Namusu kirlenmez olur mu hiç? Kirlenir elbet!
 
Haklıdır Bahçeli, en kısa zamanda nikahlamalı anayasayı, ırzına geçenle…
 
 
 
* Ursan at: döl vermeyen ama yılın her ayında çiftleşmeye hazır kısrak.