(Kerem Karalı yoldaşın orijinal Almanca metinden “ROSA LUXEMBURG”un yazısının tercümesinin devamı) Bölüm: 3


…Burjuvazinin, en sadık uşakları dâhil, günlük siyasi gelişmeleri üstün körü bir şekilde değerlendirdiğini biliyoruz. Velev ki; siyaseti doğru okumaya çabalasınlar, bu kendilerini daha da derin bir bilinmeze sürükleyerek, çelişkiler yumağının içinden çıkamaz hale getirir. Bizler ise; tüm acemiliğimize rağmen, dünyada gelişen siyasi olayları doğru analiz edip, ona göre tavır alarak, pek çok şeyi tepe taklak edebildik. Bunu nasıl mı başardık? Bize bu tür olayları, anlama ve kavrama kabiliyetini veren şey şudur; toplumun sosyal, politik ve kültürel gelişimini belirleyenin, üretim ilişkileri olduğunu bilmemizdendir. Bunun tarihsel gelişim kanunlarını kavrayıp, ona göre siyaset yapmamız, bizleri başarıya götüren nedendir.

Peki, bizleri mücadele esnasında bir takım hatalı taktiklerden ve gücümüzü boşa harcayan ütopik sapmalardan koruyan ölçü nedir? Biz bu ölçüyü; toplumsal ekonomik ve politik gelişmelerin içinde ararız. Buna göre politik çizgimizi en ince ayrıntılarına kadar test ettiğimiz gibi, savaş taktiklerimizi de gözden geçiririz. Bu uygulama artık, bizler için olağan bir hal durumunu almıştır. Böylece ilk kez, sosyalizmi kurma hedefini, günlük siyasi arenada gündemde tutma onuru, işçi sınıfına ait olmuştur. Çünkü Marks öncesi işçi siyaseti, günlük siyaset idi. Yanı sıra devrimci sosyalist faaliyetler de vardı, fakat ilk kez Marks’tan bu yana ve onun çabaları sonucu, sosyalist işçi politikası yapılmaktadır. Bu politikanın hakkını vermek gerekirse; biz onu, devrimci ve akılcı siyaset olarak niteleriz.

Şayet akılcı politikamız, önüne erişilebilir hedefler koyar ve bu hedeflere en kısa yoldan, en etkili araçlarla ulaşmayı Marksizmin kılavuzluğunda uygularsa, proleter sınıf mücadelesinin burjuva siyasetiyle olan farklılıkları ortaya çıkar. Zira burjuva siyasetinin özü ’’günlük siyaset’’ oluşturur iken, sosyalist siyaset gücünü, kendisinin tarihsel oluşum ve gelişim aşamalarından alır. Aynı farklılıkları burjuvazinin artı değer teorisini açıklamak isterken, saçma sapan teorilere başvurmasında da görürüz. Burjuvazi piyasadaki hareketlenmeler sonucu artı değerin oluştuğunu iddia eder, oysa Marksizm artı değeri; toplumsal ilişkiler sonucu oluşmuş, bir olgu olarak açıklar.

Bizler proleter akılcı siyasetin, aynı zamanda devrimci siyaset olduğunu söyleriz. O, en küçük ayrıntısından, en büyük parçasına kadar, içinde bulunduğu sınırları zorlar. Verdiği mücadele ile iktidarı ele geçirecek olan devrimci proletaryanın öncü gücü durumuna gelir. Bu öncü güce, verdiği mücadelede engelleri aşmasına kılavuzluk yapan, Marks’ın öğretileridir. Böylece onunla ahlaklı olmanın gereğini bilir, tehlikeleri aşar, savaşta taktiğimizi en ince ayrıntısına kadar belirleriz. Düşmana yapılan saldırının türünü ve bize yığınların katılımını sağlayacak olan günlük ajitasyonu, kısacası tüm ama tüm tüm çalışmalarımızı biz yine Marks’ın bize öğrettikleri ile hayata geçiririz.

Bazen kendimizi saplantılara kaptırmaktan alıkoyamayız. Yaptığımız siyasetin, tüm iç dinamikliğine rağmen Marksist teoriden kopuk, kendine özgü bir çalışma olduğunu düşünürüz. Bunun doğru olmadığını anlamak için, şöyle bir hafızamızı yoklamamız, onun işçilerin mücadelesine ve sosyalizm anlayışına kattığı devrimci ögeleri düşünmemiz yeterlidir. Marks bu katkılarından dolayı, burjuvazinin nefretini kazanmıştır. Artık egemen güçler, Marks’ı aşmadan, modern işçi sınıfını aşamayacaklarını kavramıştır. Dolayısıyla Marks’ın ölümünden bu yana geçen son 20 yılda burjuvazi Marksizmi işçi sınıfının mücadelesinden çıkarıp atmak için teorik ve pratik elinden geleni ardına koymamıştır.

İşçi hareketleri tarihi, baştan bu yana ütopik devrimci-sosyalizm ile kapitalist real-politika arasında gidip gelmiştir. Kapitalizm öncesi krallık veya yarı krallık dönemine denk gelen, ütopik sosyalizm, burjuvazi ile olan tüm ilişkilerini batı Avrupa’da, burjuvazinin erki ele geçirmesinden sonra, büyük oranda durdurmuştur. Burjuvazi ile ilişkilerde bizleri bekleyen bir diğer tehlike de; işçi hareketlerinin güçlenmesiyle beraber burjuva parlamentosunda oluşan kör dövüşüdür.

(Devam edecek…)