HDP Kadın Meclisi, Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin Meclis’te bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Kadın Meclisi Sözcüsü ve Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ve Muş Milletvekili Burcu Çelik katıldı. Kadın Meclisi adına açıklama yapan Taşdemir, Yüksekdağ hakkında verilen kararı tanımadıklarını belirterek şunları ifade etti:

Türkiye muhalefetinin direnci kadın hareketidir. Son dönemlerde savaş konsepti ile bu kazanımlarımız hedef alınıyor. Özellikle kayyumlarla, eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırılarla yerelde kadın eşbaşkanlar tutuklandı, kadın kurumları kapatıldı, kadınlara yönelik hizmetler durduruldu. Meclis’te ise Meclis’in tek Kadın Grubu’nun üyeleri olan 7 kadın vekillerimiz hala tutukludur. Bugün ise aynı süreç vekilliklerin düşürülmesi yoluyla gittikçe pervasızlaşmaktadır.

Bozkurt işaretiyle omurgasız siyaset örneği sergileyenler karşısında bizim onurlu siyasetimiz Türkiye siyasetinin yüz akıdır

Bugün, eş genel başkanımız Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliği, yeni bir faşizm oyunuyla düşürüldü. AKP-Saray İttifakı referandum gündemiyle hayatileştirdiği anayasayı, bizzat kendisi bir kez daha çiğnedi. Hukuku tek adamlık tasarrufu olarak dayattı. Geldiği noktada, faşizmin bütün araçlarını tüketerek ve hatta tarihsel faşizme de yeni yöntemler icat ederek faşizmi yeniden yorumluyor. Bütün siyasi enerjisini buna odaklamaktadır. Hukuksuz operasyonlarla yapılan tutuklamalar, keyfi tasarruflarla taçlandırılılıyor. Hukuk tek adamın mülkü haline getiriliyor. Meclis bu kararlarla fiilen işlevsiz hale getiriliyor, siyaset yapmanın olanakları ortadan kaldırılıyor. Vardığımız nokta; doğrudan doğruya ahlaklı, eşitlikçi, özgürlükçü bir siyaset yaklaşımının yükselen faşizmin garabetiyle tutuklanmak istenmesidir. Nitelikli siyasetin çökertilmek istenmesiyle çökertme planının zihni boyutu  uygulamaya geçirilmektedir. Bozkurt işaretleriyle milliyetçiliği selamlayarak omurgasız siyaset örneği sergileyenler karşısında, Parti olarak yürüttüğümüz kararlı, açık ve onurlu siyaset, Türkiye siyasetinin yüz akı olmaya devam edecektir.

Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ daha önce saray medyası tarafından sözleri çarpıtılarak, bilgi kirliği yaratılarak hedef gösterilmişti. “Bir kurşunla devrilirsin” tehdidi yapılmış, Yüksekdağ’ın bulunduğu grup hedef alınarak üzerine ateş açılmıştı. Bu talimatları alan yargı ise Figen Yüksekdağ hakkındaki yargılamaya, dokunulmazlığı kaldırılmadan devam etmiş ve buna gerekçe olarak da Anayasanın “hakların kötüye kullanılması” başlığını taşıyan düzenlemesini göstermiştir.

‘Terörist’ denilerek ihraç edilen hakimlerin kararının adil olduğunu kim iddia edebilir?

Figen Yüksekdağ, bir anma etkinliği düzenlendiği gerekçesiyle yargılanmış ve ceza almıştır. Dosya içeriğinde Figen Yüksekdağ’ın konuşması olmadığı gibi, sadece kalabalıkla beraber yürüdüğü için propaganda suçlamasıyla ceza verilmiştir. Figen Yüksekdağ hakkında yargı daha önce de 2 etkinikten 5 ayrı dosya çıkarmış, ellerinde hiçbir delil olmadığı için zorlama yorumlarla suç icat etmişlerdir.

Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesine neden olan davanın savcısı ‘terörist’ olduğu gerekçesiyle cezaevindedir. Davanın tüm hakimleri ise ihraç edilmiştir. Terörist oldukları ifade edilen savcı ve hakimlerin hukuksal kararlarının adil olduğunu kim iddia edebilir? Verilen bu kararla, FETÖ’cülerin kumpasları miras alınmaktadır ve siyasi çıkarlarla muhalefeti susturmanın bir aracı olarak sahiplenilmektedir. Yargının bağımsız olmadığı bir kez daha kanıtlanmıştır.

Yüksekdağ’ın vekilliği meşruiyetini Saray ittifaklarından almadı, onunla da kaybetmeyecek!

Figen Yüksekdağ Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin Eş Genel Başkanıdır. Aynı zamanda Meclis’teki tek kadın Eş Genel Başkan’dır. Kendi siyasetlerinde kadınlara ancak Aile Bakanlığı’nı layık gören siyasetlerin nefesinin, kapasitesinin yetmeyeceği bir yerde, kadın özgürlükçü politikada yoldaşlık edenlerin sesidir. Eşbaşkanlık sistemini suç ilan ederek toplumsal yaşamda kadınlara evleri işaret eden Saray İttifakı’na inat, eşitlikçi söylemin temsilidir. Kadınların siyasete katılımını, erkeklerin koltuklarını sağlama almak olarak kabul eden siyasi anlayışın çarptığı duvar, politikanın erkeklerce tayin edilmesine karşı birleşik bir itirazdır. Figen Yüksekdağ ortak yaşamın, toplumsal barışın sembollerinden biridir, bu saldırılarla bugün yokedilmek istenen hep birlikte demokratik bir yaşamın inşa edilebileceğine dair olan bu umuttur.

Figen Yüksekdağ hakkında verilen bu kararı tanımıyoruz; Yüksekdağ’ın vekilliği meşruiyetini Saray İttifaklarından almadı, onunla da kaybetmeyecek! Saraylar yıkılır, saltanatlar çöker geriye kadınların dayanışması ve direnci kalır!

Yüksekdağ’ın vekilliğine el uzatmak, vekilliği kukla siyasetinin bir aracı olarak konumlandıran siyasetin haddi değildir!

Yüksekdağ şahsında kadınların politikleşmesini, kadınların yaşamın üretimine dair söz üretmesini hedef alan bu saldırı, kadınların yaşamın öznesi olmasını sindiremeyen cinsiyetçi yaklaşımın yansımasıdır. Cinsiyet eşitliği söylemini kabullenemeyenlerin, kadınların kazanımları üzerinden yürüttüğü ucuz seçim oyunlarıdır. Kendi yarattığı siyasi krizle başa çıkamayanların ilk elden kadınları devre dışı bırakarak topluma mesaj verme hedefidir.

Çünkü, kadın özgürlüğü mücadelesinde birleşen bütün kadınların temsil ettiği biraradalık, toplumsal çatışmayı körükleyenlerin kabusudur.

Çünkü, birlikte yükselttiğimiz kadın özgürlükçü, cinsiyet eşitlikçi söylem;  koltuğunu faşizm ve erkekliğin yüceltilmesi üzerinde yükseltmiş olanlar için en büyük tehditlerden biridir.

“Benim temsil ettiğim kimliğe ve halkımın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir. Ben adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiçbir hesabım da yoktur.” diyen Figen Yüksekdağ, tamamı barışçıl, partimizin siyasi çalışmalarından ibaret olan sözleri nedeniyle yargılanmaktadır. Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik mücadelesi, bu doğrultuda yürüttüğü faaliyetler yargılanmaktadır.

Yüksekdağ’ın bu iddialarla vekilliğinin düşürülmesi aslında muhalefet etmeyi, barışı talep etmeyi kadın özgürlüğü için mücadeleyi cezalandırmıştır. Bu talepleri suç olarak gördüğünü ilan etmiştir.

Dokunulmazlığı kaldırıp, tutuklayıp, Türkiye hukuk tarihinde görülmemiş bir hızla kararı kesinleştirip milletvekillikleri düşürülerek, Türkiye’nin tek gerçek muhalefeti olan Partimizin işlevsizleştirmesi amaçlanıyor.

Kadın örgütlerini dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz

Siyasetin bu faşist yöntemlerle kirletilmesini kabul etmiyoruz, Figen Yüksekdağ için verilen vekilliğin düşürülmesi kararını tanımayarak demokratik siyasete de sahip çıkıyoruz.  Türkiye siyasetini terörist-terörist olmayan ayrımına kilitleyerek, vatandaşı kendini kanıtlamaya ve ihbarcılığa teşvik eden, “iyi vatandaşlık” koşulunu AKP yandaşlığına odaklayan siyaset yaklaşımını kabul etmiyoruz.

Figen Yüksekdağ 6 milyon insanın iradesidir, bu iradeyi hiçbir karar ortadan kaldıramaz. Yüksekdağ’ın halkların temsiliyle meşruiyet kazanmış vekilliğine el uzatmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vekilliği kukla siyasetinin bir aracı olarak konumlandıran siyasetin haddi değildir. Karar bir an önce geri alınmalıdır.

Meclisi erkekler arası siyasetin örüldüğü, erkeklik ağının güçlendirildiği, savaş ve çatışmanın siyasetin merkezi olarak konumlandırıldığı bir çukura çevirmeye çalışanlara inat, Meclis’i özgürlük ve eşitliğin sesiyle inletmeye devam edeceğiz. Meclisi Saray’ın şubesine indirgemeye çalışan siyasete, kadınların öncülüğünde duvar örmekten vazgeçmeyeceğiz.

Bugün, hayatımızla ilgili kararlara katılmak için ısrarcı olmak, örgütlenmek, alanlarda olmak için bir sebebimiz daha oldu; yarın daha güçlü bir sesle haykıracağız: 8 Mart’a yaklaşırken Figen Yüksekdağ’a yönelen bu tasarrufu, binler olarak geri çevireceğiz.

Kadınların mücadelesiyle yükselen yaşamın üretken değerleri, siyasette direnen kadınların varlığı ile güçlenmeye devam edecek.

Kadın örgütlerine, bağımsız feministlere, kadın hakları savunucularına bu kararı tanımayarak, ortak eylemliliklerle kadınların dayanışmasını yükseltme çağrısında bulunuyoruz.

Toplantıya Figen Yüksekdağ’ın sözleriyle son vermek istiyoruz: Kadın dayanışması ve direnişiyle, her yerde ve her koşulda ölümden, zordan, nefretten beslenenlere karşı haykıracağız; Kadın, yaşam, özgürlük! Bir kez daha siyasi irademizin teslim alınamayacağını, kadınların özgürlük aşkına ihanet etmeyeceğini görecekler… Umutla, inançla, sevgiyle…