68 Devrimci gençlik hareketi, Türkiye Devrim tarihine öyle bir kazınmış ki hangi devrimciden söz etmek isterseniz isteyin, tek başına anlatmanızın olanağı yok. Çünkü o dönemin devrimci mücadelesinin dayanışma ruhu öylesine köklü, öylesine içten, biri diğeri için canını meydana seren öylesine derinlikte sevgi bağıyla bağlı ki birini diğerinden ayırmak, ya da ayrı düşünmek imkânsız gibi.  Deniz’leri Mahirsiz, Mahir’leri İbrahimsiz, İbrahim’i Sinansız konuşamaz, düşünemezsiniz? Bu ilişki yüzyıllar boyu gelecek kuşakların imrenerek öğreneceği bir tarihsel süreç aslında.

Fatih Sultan Kar, bir yazısında şöyle yazmış:

“Deniz Gezmiş için Rize çok özeldi. Baba tarafı Rize İkizdere Cimil’den “Gezmişoğulları” sülalesinden geliyordu. Ataları, Orta Asya’dan göçen Oğuz Türklerinin bir kolu olarak Anadolu’ya gelmiş ve Rize’nin İkizdere kazasına bağlı Cimil’e yerleşmiş. “Gezmişoğulları” bu köylerden Başköy’de yaşamış, ticaret ve tarımla uğraşmışlar. Bir de Ardeşen ilçesinin Öce (Yeniyol) köyünden Cihan Alptekin, onun için çok değerliydi. Her fırsatta “Cihan varken bana bir şey olmaz” diyordu.”

unnamed (8)

Birçok yazar emperyalizmi sanki tek başına bir canavarmış gibi anlatıyorlar. Oysaki emperyalizm, girdiği ya da girmek istediği ülkelerde önce işbirlikçilerini oluşturur, sonra hedefine yürür. İşte bu devrimciler de, ömürlerini,  gençliklerini emperyalizm ve yerli işbirlikçileri ile özellikle de ABD emperyalizmine karşı savaşa adamış yiğitlerdi.

2.Dünya savaşı sorası Güney Amerika’da antiemperyalist ülkelerin kurulmasının ve 68 Dünya gençlik hareketinin bu gençlerin üzerinde büyük etkisi vardı.

Bunların birçoğu bu ülkede refah düzeyi yüksek, çok rahat bir hayat yaşayabilecek koşullarda olmalarına rağmen, bu hayatı ellerinin tersiyle iterek,  insanın insan tarafından sömürülmesini engellemek için bedenlerini ölüme yatırdılar.

Aslında toprağa yatırılan bedenleriydi ama hayalleri, düşünceleri ve hedefleri halen yaşıyor, halen insanlığın, emekçi Türkiye halkının ve işçi sınıfının yolunu aydınlatıyor.

İşte o dönemin keskinleşen sınıf mücadelesinde en ağır bedeli yine  68 ve 78 kuşağı diye bilinen gençlik hareketi olarak 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nde ödendi.

unnamed (7)

Birçok devrimci işkencede öldürüldü, sakat bırakıldı, faili belli cinayetlere kurban edilenler olurken, idam sehpalarına onurlarını koruyarak dimdik yürüyüşleri bizlere yadigâr kalan yoldaşlarımızı kaybettik. İşte bunlardan biri de Karadeniz’in yiğit oğlu Cihan Alptekin idi. Kısaca hepsi devrime ve halka adanmış birer karanfildiler. Onlar bu yürüyüşe çıktıklarında ne yaptıklarının da olabildiğince bilincindeydiler.  Eylem öncesi Fatsa’da Hüseyin Gümüş’ün evinde kalmaktayken bir sohbet  esnasında ev sahibi,  Sebahattin Kurt’a sorar; “Sebahattin, ne dersin, devrimi görebilecek miyiz?” Sebahattin gayet sakin:

“Ne devrimi görmesi, altı ay yaşasak iyi…” Yani gerçek şu ki o devrimcilerin hepsi kendi sonlarını bile bile davalarına sıkı sıkıya bağlıydılar, korkmadılar ve teslim olmadılar.

“Bizum Cihan”

12 Mart 2017 Pazar günü, Ankara’da faaliyet yürüten Ardeşen Derneğinde 1970’lerin Devrimci önderlerinden Cihan Alptekin’in ablası Nuran Alptekin Kepenek’in 6. Baskısı yapılan  “BİZUM CİHAN” adlı kitabının imza günü ve bu vesileyle Cihan Alptekin anması vardı. Bende katıldım.

unnamed (1)

Sunumunu Cengiz Tekin’in yaptığı etkinlik, bir kitap imza gününden daha çok yoğun duygusal anların yaşandığı Cihan Alptekin’i anma toplantısı şeklinde geçti. Anmaya içlerinde Artvinlilerin ve 1980 sonrası Fatsa’da öldürülen Artvinli Özgüç Tuncay’ın ablası Sabriye Tuncay’ın’da olduğu kalabalık Ardeşen ve Rize’nin diğer ilçelerinden insanlar katıldı.

unnamed (6)

320 sayfadan oluşan kitap, Cihan Alptekin’i anlatmanın yanında, o dönemi detaylarıyla anlatan belgesel niteliğinde hazırlanmış bir kitap. Burada ben kitabın içeriğinden bahsetmeyeceğim, çünkü merak edenler mutlaka bu kitabı edinmeliler ve okumalılar. Ancak yine de Cihanları efsaneleştiren o dönemden kısaca söz etmek gerektiğine inanıyorum.

unnamed (4)

Cihan Alptekin, yani Karadeniz’in yürekli çocuğu 1947 yılında Rize’nin Ardeşen ilçesinin Öce (Yeniyol) köyünde doğdu. Devrimci Liseliler (Dev-Lis) kurucu önderlerindendi. Temmuz 1969’da Filistin’e giderek El-Fetih kamplarında diğer arkadaşlarıyla birlikte askeri eğitim aldı. Türkiye’ye dönüşünden bir süre sonra yakalandı ve tutuklandı.
Cezaevinden firar edişleri ve o süreç sözü edilen hitapta en ince ayrıntısına kadar sözü edilen kitapta anlatılmaktadır.

Ablası Nuran Alptekin Kepenek’in anlatımlarından Cihan Alptekin

Anlatabilir miyim bilmiyorum, zor şey Cihan’ı anlatmak! Yaşamımızın ortasında cihanı bırakmak ailemize çok zor geldi. Bunu yıllarca içimde taşıdım cihanla ilgili yazı ve basından uzak durdum. Ancak uzun bir süre sonra cihanla ilgili yaşadıklarımı yazmak istedim 68 kuşağının unutulmaması gelecek kuşaklara anlatılması gerekiyordu.

unnamed (3)

Cihan’lar, Türkiye’de uyanışı yok etmek için yok edildiler Amerika bunu Türkiye’deki işbirlikçileri ile uyguladılar.

Biz, Rize ili, Ardeşen ilçesi, Öce (Yeniyol) köyündeniz. Cihan çok çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğudur. Dokuz kardeşiz. Babam Murgul Bakır İşletmeleri’nde işçi olarak çalışıyordu. Annem köy işlerini yürütüyordu. Aslında yürütüyorduk demek daha doğru. Köy işleri ancak elbirliğiyle başarılabilecek işlerdi.

“Hal ve gidiş notu fenaydı.”

Okulda çok çalışkandı. Fakat haksızlığa uğradı mı Cihan’ı kimse tutamazdı. Hakkını aramak için bazen saldırganlaşırdı. Bu nedenle hal ve gidiş diye bir not vardı karnemizde; Cihan’ın o notu fenaydı. Babam bu duruma üzülmezdi. Cihan’ın haklı olduğunu bilirdi. Her zaman da haklı olurdu. Onda adalet duygusu ve vicdan çok gelişmişti.

ÖLÜMLE KUCAKLAŞACAK KADAR KUVVETLİ BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ

THKP/C, Dev-Genç, THKO liderleri Farklı örgüt üyeliğine sahip 10 yürekli insan farklı duruşlarına bakmasızın, 12 Mart 1971’de Muhtıra sonrası yakalanıp idama çarptırılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan‘ın idamını engellemek için NATO dinleme üssündeki görevli 3 kişiyi Mahir Çayan öncülüğünde 26 Mart 1972’de kaçırırlar. Kaçırdıkları o 3 insanı asla öldürmek niyetinde değillerdir. Maksatları o üç insan karşılığında: sadece infazların durdurularak insanlık suçu olan idamlardan vazgeçilmesidir.

unnamed (5)

Ne var ki, devlet,  30 Mart sabahı 3’e 3’ intikam duygusuyla evde kıstırmış oldukları Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan Saruhan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz Ahmet Atasoy adlı 10 devrimci ve 3 rehineyi katletmeyi yeğlemiştir.

Anma esnasında sunum yapan Cengiz Tekin’in konuşmasında dikkat çeken bir yan vardır. Cengiz tekin konuşması esnasında şöyle diyor:

“Maalesef, devlet bu on gencimizden hala çekinmekte ve ölülerinden bile kuşkulanmaktadır.

 Aradan 45 yıl geçmiş olmasına rağmen  hala her 30 Mart’ta Cihanın köyü olan Yeniyol (Öce)  köyü güvenlik güçlerince kuşatılmakta, hala köye öcü gözü ile bakılmakta ve devletin üvey evladı muamelesi görmektedir..” diyor.

unnamed

Cengiz Tekin’in söylemleri sadece Öce köyü için değil, her yer için geçerli olduğunu biliyor ve bir kez daha atalarımızın “Korkunun ecele faydası yoktur” sözünün geçerli olduğunu tekrarlayarak, sosyalizmin anasının kapitalizm olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

unnamed (2)

Ölümlerin üzerinden 45 yıl geçmiş olsa da,  hala acıları ve anıları yüreğimizde dün gibi saklı kalmaktadır.  Bu yiğit 10 insanın katledilişlerinin 45. yılında saygı ile anıyoruz. Bugün onların idealleri olan aydınlanma, demokrasi, özgürlük ve tam bağımsızlık yolunda yürümeye devam edeceğimize, her türlü baskı, zulüm, eşitsiz, antidemokratik ve emperyalist hegemonya ya  “HAYIR” diyeceğimize söz veriyoruz.