Mesela bir akşam üstü uzunca bir yürüyüşe çık. Tek başına… Hava yağmurlu olursa vicdanına daha yaklaşırsın…
Yağmur yıkar kirini, arınırsın, bedenin suyun duruluğuyla temas edince utanır kirlenmişliğinden.
Doğanın dirilişini seyret. Sadece gözlerinle değil yüreğinle de seyret ki yüreğinin kirini yağmura versin, kabuk bağlayan o insani yanın ortaya çıksın. Karların altından başını kaldıran papatyaya iyice bak. Kar suyuyla arınmışlığın huzuruyla yaşamı ne de güzel anlamlı kılıyor.
Git çocukluğuna, korkma. Göreceksin ki orada da yeni açan bir papatya var. Dup duru papatya…. O sensin işte.
Annenin kokusunu hissedeceksin. Tüm korkularını unutacaksın. Çünkü korkuları sana hayat giydirdi. Hayat sana acımadı ve sana da öğretti acımasızlığı.
Çünkü senin hayatını sen belirlemedin. Birileri sana bir çerçeve çiziyor ve senin alın yazın diyor ona. Sen de boyun eğiyorsun, alın yazına teslim oluyorsun.
Mesela hırsız oluyorsun.
Terörist oluyorsun, nice katliamlarla kana bürüyorsun kaç yaşamı ve kaç baharı…
Belki de seri katil…
Çünkü hiç kimse eşit şartlarda ne olacaksa olmuyor.
Mesela yaşamak için para gerekmese, her şeyi herkes doğadan karşılamak durumunda olsa hırsızlık olmayacak.
Yada nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşama hakkını elinden almasalar hiç kimse terörist olmayacak.
Sistem herkese eşit davransa belki nice çobanlar doktor, nice doktorlar çoban olacak.
Terörist dediğin kimse belki de can kurtaran bir melek olacak…
Seri katil hakeza…
Yağmurlu yürüyüşte sen bunları düşün…
Hep ileri yürü, arkana, sağına, soluna bakmadan..
Anında 360 derece dön.
Yine ileriye, sağına, soluna bakmadan yürü…
Yağmur bedenini arındırırken sende ruhunu arındır. Çok çok eskilere git. Henüz o gereksiz adam dünyanın her hangi bir yerinde bir küçük alanı çit yapmadığı ana git. O anın adı ilkel komünal toplumdur.
Gezegenin herkesçe eşit kullanıldığı andır o an.
O adam oraya çit yaptı, burası benimdir dedi.
Oldu mu şimdi?
Buna yüreğinle karşı çık.
Zincirleme sahiplenmeler çoğaldı.
İnsanlar o günden beri biribirlerini yemeye başladılar.
Adaletsiz bir şekilde paylaştılar dünyayı.
Çoğunluk topraksız kaldı.
Toprak sahipleri bir araya geldi, topraksızlardan topraklarını korumak için bir sistem kurdular. O sistemin adı devlet oldu. Devleti de yine topraksızlara koruttular.
Köleci toplum, Feodal toplum ve kapitalist toplum sırasıyla işledi. Şu an kapitalist toplumdayız.
Kapitalist toplumda demokrasi denilen, burjuva ile proloterya arasında süren savaşlar sonrası anlaşılan akitlerin sosyal yaşama uyarlanmasıdır.
Osmanlı işte bu silsilenin feodal toplum denilen alana giriyordu. Mustafa Kemal ülkemizi kurtarmakla, kurmakla kalmadı, aynı zamanda da feodal toplumdan kapitalist topluma geçen bir devrim yaptı.
Eğer onun kurduğu ülkeye dış müdahale olmamış olsaydı şimdi dünyanın sayılı demokrasilerinden birisi olacaktık…
Referandum da evetin kazanması halinde ise monarşiye gidilecek ki, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Monarşi kapitalizmle bağdaşmayacağından ülke hızla geri geri gidecektir.
Başkanın etrafında bu günden daha daha az insan zengin kalacak, diğerleri fakirleşecek. Aynı kum saati misali. Genelin zenginliği hızla azınlığın eline akacak…
Yani bu günün iş adamı olanlar yarının marabaları olacak.
Bakıyorum Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafını sinek gibi sarmışlar. Başkanlıktan sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın işi gücü sineksavarla sinek savacak bunu bilmiyorlar
Siyaset bir bilim dalıdır. Bu bilimi bilenlerin bu sonuca varmaları doğru bir hükümdür.
Bu gün Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılı olmasını sağlamak adına bu bilimi çıkarları için kullananları da biliyoruz. Oysa kendi sonlarını hazırlıyorlar. Evetin kazanması halinde her uzmanlık alanından tek şirketin şansı vardır. Örneğin 5 şirket varsa 4’ünün gitmesi kaçınılmazdır. Ama bu gün 5’i de evet için çalışıyor.
Oysa başkanlık kazanmadığında hepsinin yaşama şansı olacak.
Bu gerçek her meslek dalı için geçerlidir.
Petrol üreten ülkeleri bir düşünün. Dünyanın petrolünü satmalarına rağmen başkanın ailesi harici kimse zengin değil.
Eeee bizim neyimiz var?
BOR var, başkan adayı onu da ABD’ye peşkeş çekti sayılır. Başkan olunca tamamının ruhuna el fatiha diyecek.
Başkanlıkta ülkenin varlıkları tek ailenin elinde toplanacak, gerçek bir demokrasi kurunca ise ülke zengin olacak.
Ülke zengin olunca herkesin yaşamı rahatlayacak.
Başkanlık yerine tam demokrasi, bağımsız ülke savunmak milliyetçiliktir, ülkücülüktür, yurtseverliktir, devrimciliktir, hayır severliktir.
Bak başladığın yere nasılda geldin. Hem içine hem dışına yaptığın bu yolculuk sana insan olmanı emrediyor.
İnsan olmanın yolu bir tanedir…
O yol #hayır yoludur.
#Hayır merhamettir…
#Hayır mazlumun yanında yer almaktır.
#Hayır zalime başkaldırıdır…
#Hayır kabuk bağlayan yüreğinin kabuğundan arınmasıdır…
#Hayır insanlaşmanın ön koşuludur.