(Kerem Karalı yoldaşın orijinal Almanca metinden “ROSA LUXEMBURG”un yazısının tercümesinin son bölümü)

…Ve toplumsal ilerlemede, bilimin aşamadığı muammaları çözecek olan; Marksizm’den başkası değildir. Şu durumda anlaşılmıştır ki; burjuvazinin her daim yaptığı; Marksizmin tespitlerini anlamama ve kabullenmeme inatçılığıdır. Oysa; Marksizmin kendisi, burjuvazinin, bilimi anlayıp, yorumlama alışkanlığının eteklerinde doğup büyümüş bir çocuktur. Bu çocuğun doğumu, annesinin ölümünü de beraberinde getirmiştir. Kısacası; Marksizm, burjuva bilim anlayışını ortadan kaldırmıştır. Böylece gerek; fiilen olsun, gerek; teorik olsun, işçi sınıfın mücadelesindeki olumlu gelişmeler, Marksizm düşmanlarını savaş alanında silahsız bırakmıştır. Marksist düşüncenin düşmanları bugün, Marks’ın ölümünden 20 yıl sonra, daha da aciz duruma düşmüşlerdir. Marks ise; dip diri ayaktadır.

Marksizmin düşmanları, delicesine arayışlar içine girip, Marks’ı aşma çareleri arıyorlar. Bu konuda oldukça umutlu gibi de görünüyorlar. Oysa, onların anlamadıkları şey; aradıkları çarenin Marksizmin içinde saklı olduğudur. Bu Marksizmin kendi kendini aşma özelliğidir ve bu özelliğini kendi özünde saklamaktadır. Bunun tamamen tarihsel kökleri olmakla beraber, zaman bakımından belirli bir süre geçerliliğe sahiptir ve tamamen diyalektiktir ve kendini yok edecek olan özelliğini de, yine kendi içinde barındırmaktadır.

Marksizmin bilimselliğini ve eskimezliğini, kısacası; onun bu alanda kullandığı, tarihi metotları bir yana bırakacak olursak, çok daha can alıcı olan; Marksizmin, tarihsel aşamada, çelişkiler üzerine kurulu toplum düzeninden, tüm üyelerinin dayanışma esasları çerçevesinde kuracakları toplum düzeni olan, komünist topluma geçiş bilincini gün ışığına çıkarmasıdır. Bu artık tıpkı, ’’Milli Ekonomi’’ biliminin kendi alanında kat ettiği yol gibi, bir refleks sonucudur, içinde yaşanılan zaman ve koşulların bir ‘’düşünsel’’ tepkisidir. Bu tepki hem; ticaridir, hem de; siyasidir. Bir başka ifade şekliyle; bu tepki, kapitalizmin aşılması ve sosyalist düzene geçilmesinin zamanının geldiğini işaret eden bir tepkidir.

Her ne kadar biz buna refleks dediysek de, bu çok daha başka bir şeydir. Çünkü Marksın belirttiği gibi, bu tarihi geçişi yaşama geçirmek, bir refleks ile mümkün değildir. Bunun için toplum ve toplumun belirli bir sınıfının, yani; proletaryanın, Marksist sınıf bilincine varmasıyla mümkündür. Marksist teori, devrim için gerekli olanın, işçi sınıfın ve bağlaşıklarının Marksist teoriyi kavramalarını ve bir ’’tarihin itici gücünü’’ teşkil ettiklerinin bilincinde olmalarını şart koşar. Marksizm, ancak bu şekilde ve her yeni proleterin sınıf savaşını omuzlamasıyla gelişerek, hayata geçirilebilir.

Marksist bilim, hem tarihi sürecin bir parçasıdır, hem de, bir devinim içindedir ve Komünist Manifestonun son perdesi de; toplumsal düzeni, sosyal devrim ile değiştirmek olacaktır. Böylece, Marksizm artık oluşan yeni toplum düzeninin önündeki en tehlikeli bölümü, kısa veya uzun vadede aşacaktır. Bunu da ancak ve ancak, dönüşüme uğramış, toplum düzeniyle beraber başarabilir.

Rosa Luxemburg