Bilal Kayabay Yazıları

BUNLAR BUNU HEP YAPIYOR

‎1950’nin ikinci yarısı. Vatandaşın biri, birilerini arıyor soruyor, bulduğuna, rastladığına, yan ‎ceplerinden, iç ceplerinden, şalvarının ceplerinden, avcunda gizlemeye çalışarak bir paket ‎veriyor; sıkı sıkı bir şeyler tembihliyor.‎

Eylemin, fiskoslu bir gizlilik içinde sürdürülmesi, çocuk merakımı uyandırıyor… derken ikindi ‎namazı çıkışı, cami önünde, birileri birilerine falan kes seni gördü mü” diye soruyor; “gördüm” ‎derse “emaneti aldın mı?” diyor. Adı geçen, torbalı vatandaş olunca, merakım tırmanıyor. Emaneti ‎alanlar, bir araya toplaştı, engin perdeden ama hararetle konuşuyorlar. Oyun alanımı diplerine ‎taşıyıp dinlemeye, anlamaya çalışıyorum.‎

Diyorlar ki: Ötekiler kazanırsa bizim kârımız noolacak. Bunlardan beleşe bir paket cuara ‎tüttürecez. Taş attık da kolumuz mu yoruldu. Merakımın ikinci aşamasına geçtim. Aldıkları ‎sigaraydı da neyin karşılığında kazanılmıştı, onu kavrayamamıştım, doğrusu.‎

Akşam, babama anlatıp sordum.”Vay namussuzlar, demek namuslarını bir paket sigaraya ‎satıyorlar” diye, o iri sesi bi’gürledi ki…‎

Sonraki yıllarda hep gözledim. O yıllarda köylü sigarasına satılanlar, zaman içinde bafraya; daha ‎sonra, filtreli samsun’a satıldılar, derken, tencere tava, odun kömür, ‎
üç beş kuruş para, birkaç paket makarna falan filan konuldu tezgâha.‎
Zaman içinde sımsıkı kavradım ki oy, kişinin onuru, namusudur; satılan da, yalnız, satılmışlar ‎değil, bütün bir ülkenin de onuru, haysiyeti ve geleceğidir.‎

Namusu, apışarasında sanan, inançlarını çaputla bohçalayıp birilerine kiralayanlar ‎
var oldukça, sandıklardan namuslu ve hayırlı bir sonuç çıkmaz. ‎
Lider bellediklerini, karılarının üstünde hayal eden “erkekler”; kocasından alamadığı “hazzı” ‎kendini, onun kolları arsın da hayal ederek orgazm olan karılar tarafından “irşad” edilen hilkat ‎garibelerinin dünyasında, insan olarak yaşamanın bedeli çok ağırdır. Biz de bu bedeli ‎ödemekteyiz. ‎

İğrenç, gülünç ve korkunç olan da üç kuruşluk çıkarı için bir ülkenin geleceğini, hatta geçmişini ‎satan zavallıların, dinden – imandan, ahlaktan, faziletten dem vurmaları. Ve hatta “tekellerinde” ‎sanmaları, bunu da ahmaklara yutturmaları.‎

Allah ıslah etsin, desem bir yararı olur mu !..‎