1 Mayıs 2017

 

Bir 1 Mayıs daha geride kaldı.
Süleyman Şah Türbesini koruyamayan, PYD’ye yalvar yakar türbeyi kaçırtan RTE Birlikleri Taksim’i düşman kuvvetlerine karşı hakkıyla korudular.
Adnan Menderes’in yolundan gittiğini söyleyen Recep Tayyip gücü nereden alıyor derseniz:
Müfredattan,
 Bağımsızlık, Devletçilik Lâiklik, Devrimcilik, Fransız devrimi, Reform hareketleri, Halkın aydınlatılması, Ulusal ekonomi, Devletin vatandaşlara karşı görevleri… Gibi konular çıkarılmıştı ve halk bu bilgiler ışığında aydınlanıyorken bir den bire Milli Eğitim Şürası değişiyor 4 ABD’li, 4 Türk ve başkanı da ABD büyük elçisi yapılıyor.
Eski programdakileri çıkartıp yerine;
Unesco, Nato günü, Demokrasi, Dinsel bayramlar konulur. Daha sonraları da bunun içi doldurulur.
İşte bu %50, %50 mevzusu oradan geliyor.
Cumhuriyet ile monarşinin savaşıdır bu savaş.
Şuradan öncekiler, şuradan sonrakiler de diyebiliriz.
%50, %50
Seçimin pat olma hali.
Recep Tayyip akıllı olsaydı bu “pat” olmuş seçimi iptal ederdi. Tam tersine talimatla seçimi alıp dikkatleri üzerine çekti.
Seçimin peşinden erken seçime giderek ciddi anlamda oy patlaması yapabilirdi.
O ne yaptı?
“Atı alan Üsküdara geçti” dedi. Hal bu ki doğrusu “atı alan Üsküdar’ı geçti olmalıdır.
Bu yapılan en büyük hatadır ve bu hatayla AKP inişe geçti. Partinin başına geçerek daha büyük ayrışmalara neden olacak. %50’nin ise asla Cumhurbaşkanı olamayacak. Cumhurbaşkanının ağırlığı ne kadar tarafsız davranmasıyla ölçülür. Parti başkanı basit bir hafiflik olacağından tartıya da gerek kalmayacaktır.

Domuz bağıyla insanları bağlayarak bodrum katlarda kazdıkları çukurlara gömen Hizbullahçılarla aynı safta saf tutup sonrada onlara teşekkür etmesi de manidardır. Tabi ki HÜDAPAR’dan bahsediyorum.
HÜDAPAR, Batman merkezli ve Kürt coğrafyasında etkindir. PKK’ye karşı JİTEM kurmuştu. Ancak PKK ile Hizbullah biribirlerine karşı savaş ilan etmiş değiller, her ne hikmetse…
PKK, coğrafyasında ne kadar sol örgüt varsa her türlü yöntemi uygulayıp onları ya sürdü, ya da kendisiyle hareket etmeye zorladı. Ve de başardı. Ama Hizbullah ile bir birlerini görmezlikten geliyorlar. Düşündürücü olanda budur.
%50’nin diğer yarısına baktığımızda, çoğunluk CHP’deydi ancak diğer sol ve sosyalist örgüt ve partilerin hepsi hayır çalışması içindeydiler.
Ayrıca “hayır” cephesinin özgül ağırlığı en fazla olan grup ise MHP’den kopanlardı. Onlar olmasaydı Recep Tayyip’in “onlar teröristlerle birlikte hareket ediyorlar” sözü tutacaktı. Bu söylemin tutmamasının tek sebebi, insanların gönül rahatlığıyla hayır demeleri bu insanların o kampanyanın birer nüvesi olduğuna inanmalarından kaynaklanıyor.
Yarına dair hesap yapanlar bu durumu ciddiye almalıdır…
Sosyalist solun da hatırı sayılır bir çalışması oldu, yarın başkanlık seçiminde CHP hangi tarafa yanaşacak şimdiden merak konusu…

OHAL uygulaması devletin resmi ideolojisi olmuş durumda.
Denetimsiz, kuralsız, patronun insafına ve vicdansızlığına bırakılan bir işçi sınıfı var.
Yabancı ve kaçak çalışan on binlerce göçmen var. Çalışmadan devletten maaşa bağlanan Suriyeliler var, kaçak ekonomi var, kayıt dışı ekonomi var, kara para cenneti bir Türkiye var…
İşsizlik patlamaya hazır bomba, kurmayı kim becerirse o patlatacak.
Zıvanadan çıkan tarikatlar var.
Biber 14 lira, biber gazı bedava…
Domates 9  lira…
Ülkeyi yönettiğini sananlar, bir de parti başkanı olacaklarmış.
ABD eliyle Dünyaya bir Donkişot yaratılmaya çalışılıyor.
Tüm bu olanların panzehiri var olan  baş çelişki (emek ve sermaye çelişkisi) yi açığa çıkartıp, gereksiz yere sınıf atlayacakları varsayımıyla hayal kurmak yerine gerçek hak arayışı içinde olmak, yarınlara umutla bakmamızı sağlayacaktır.

Hem biz sana devletin başkanı olamazsın demiştik, parti başkanı olamazsın dememiştik ki…