İŞKENCE İNSANLIK SUÇUDUR

Fetöcü oldukları savıyla gözaltına alınan, tutuklanan polisler kendilerine işkence yapıldığı iddiasıyla aileleri aracılığıyla İnsan Hakları Derneğine başvurmuşlar.
Bu durum işkence yapmayı görev sananlara bir ders olur mu? Olur umarım.
İşkence insanlık suçudur. Kime yapılırsa yapılsın “ama”yla “fakat”la “o da”yla “onlarda”yla aklanmaz, mağzur görülmez. Hatta bir dönemin en acımasız, en sadist iskencecisine yapılsa bile
İşkence bulaşıcıdır.
Toplumda bir kesime yapıldığında mağzur görülmeye başlanırsa bir dönem gelir mağzur görenler, hatta işkence yapanlar işkencenin mağduru, kurbanı olurlar. Bugün olduğu gibi.

12 Eylül de bizlere yapılan işkence bir devlet politikasıydı.
12 Eylül döneminde bana yapılan iskence ve iskenceciler hakkında 2014 yılında Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın durusmalarında, ben ve avukatlarım Mehmet Horuç ve Ömer Kavili duruşmalar boyunca
“intikam pesinde olmadığımızı, bu ülkede bir daha hiç kimseye, hiç bir koşulda işkence yapılnamasının mücadelesini verdiğimizi” vurguladık.
“Burada yargılanan iskencecilere karşı kişisel hiç bir kinimizin, hiç bir öfkemizin olmadığını, bu dava; sanık sandalyesi dekilere karşı açılmış bir intikam davası değildir. Bu dava; birdaha bu ülkede hiç kimseye işkence yapılnaması için açılmış bir davadır. Bu dava; sadece bize yapılan iskencenin hesabını sormanın davası değil. Bu dava bize işkence yapan iskencecilerinde, çocuklarının, torunlarınında işkenceden, işkencecilerden korunmasının davasıdır.” Demiştik.
Biz bunları söylerken; hiç bir duruşmaya bu kadar kitlesel katılmayan polisler duruşma salonunu doldurarak; tehditkar tavırlarıyla, duruşlarıyla, bakışlarıyla adeta psikolojik olarak işkence yapmayı sürdürüyorlardı. Şimdi o polislerden kaçı görevde kaçı tutuklu?
İnsan Hakları Derneğine başvuranların arasında onlardan birilerinin de ailesi var mı? ??
Avukatlarımızın tüm çabalarına rağmen. Ne yazık ki. Dava Savcının talebiyle zaman aşımından düşürüldü.
Mahkeme heyetinin “Zaman aşımı nedeniyle davanın düşürülnesine” demesi üzerine;
“Görmek istemeyenden daha kör
Duymak istemeyenden daha sağırı yoktur. Heyetininiz üç Maymunu oynuyor. Bir gün hukuk. Bir gün adalet sizede gerekebilir.” Deyip salonu terk etmiştik.
Aradan çok zaman geçmedi. Zaman,
her zaman, her dönem olduğu gibi, bu ülkenin Kasandra’ları, olan biz sosyalistlerini haklı çıkardı.
Davanın “zamam aşımından düşürülmesini” talep eden savcı kısa bir süre sonra Fetöcü olduğu gerekçesiyle tutuklandı.
Hukuk Vicdanın hizmetinde; adaleti sağlıyorsa bir anlamı vardır. Vicdan dan yoksun bir hukukun, Hukukçunun adaleti sağlaması mümkün değildir.
İşkence davamızın zaman aşımından düşürülmesini saglayan savcı ve onunla birlikte gözaltına alınan savcı ve yargıçları ilk ziyaret eden; işkence davasında avukatlığımı üstlenen, Av. Ömer Kavili olur. Bu kez onların hukukunu savunmak için çaba sarfeder. Hemde onların bir zamanlar hukuku ayaklar altına alıp adaleti katlettiklerini bile bile.
Hukuk ve vicdan budur.

Aradan geçen yaklaşık kırk yıla rağmen devlette, devlet anlayışında pek birsey değişmemiş.
Devlet aynı ceberrut, aynı iskenceci devlet. Sadece kumanda merkezinde oturanlar değişmiş.

İşkence bir insanlık suçudur. Bir işkenceciye yapılsa bile.

Hasan Kaplan