Karga Gak Demeden
Ömer ŞAN

Memleketin birinde yaşanan sıkıntılar, geri gidişler, toplumun üzerine örtülmeye çalışılan karanlık örtüler, yolsuzluk ve hırsızlıklar, kanunsuzluklar ve yasadışılıklar, hukuksuzluklar üzerine, devletin 2.adamı, 450 bin metrelik bir yürüyüşe çıkıyor…

Bunun öncesinde, aynı zamanda ‘devlet büyüğü’ olarak sayılan makamdaki bu ‘adam’ türlü hakaretlere, küfürlere, tehdit ve komplolara, yakıştırmalara muhatap ediliyor… Bizzat, devletin aynı konumdaki yöneticileri, idarecileri, siyasileri, yandan ve kuklalarınca!

Bu süreçte bizim ülkemiz, ‘hak-hukuk-adalet-kalkınma’ çerçevesinde, aynı adları taşıyan bir siyasi partinin mensuplarınca idare edilerek, gelecek yıllara hamle yaptırılmaya çalışılıyordu.

Dünya ülkeleri ve hatta kendilerine ‘bilim adamı’ yaftasını yakıştırıp, yapıştıranlar ise boş işlerle uğraşıyordu! Mesela, Stephan Hawking denen ‘sözde’ dahi, artık insanlığın uzayda yeni evrenler keşfederek, buralara taşınması gerektiğini ifade ediyordu, “İnsan ırkının hayatta kalması için en iyi umut uzayda bağımsız koloniler olabilir” diyerek.

Yetmiyor, Nasa denilen ‘sözde’ bilim-araştırma merkezinin yıllardır yürüttüğü evren araştırmaları çerçevesinde, evrende yaşanabilir ve hatta yaşam olan başka gezegenler olduğunu açıklamaya hazırlandığı söylentileri yayılıyordu.

Ve bu ‘densiz’ hurafelere inanan milyonlarca insan varoluşun ‘fıtratına’ eremiyordu bile!

Yolda, otobüste, sokakta kadınları, çocuk ve insanları taciz ederek, tecavüz edip, saldıran, öldüren, çocuklara tecavüz edenlere atılan iftiralar, din-iman, vatan-millet adına yapılan rantsal yapılanmalara karşı düşmanlıkları da göze almak gerekir…

Ancak yok öyle 5 kuruşa 5 köfte daha… Etin kilosu 50’ye dayandı, hayvancılık ‘anguslara’ dayandı, memleket otları ezilmesin diye el memleketlerinden ot ithali başladı…

Ne istedi de verilmeyenlere açılan devlet kapıları cia ile gladyoya proje edilip, pazarlanırken, ‘paşalar gibi satıp’, ‘ver kurtul’ planları yapanlar, çözülme süreçleri, elden çıkan adalar, türbeler, açılan koridorlar, kurulan çadırlar… Saymayın gitsin gerisini…

Önümüz 15 Temmuz, hain darbe girişiminin yıldönümü… Darbeci FETÖ’yle yatıp kalkıp, yol veren; teröristlerin gözünün yağını yiyip, çözülmelere giren; şehide ‘kelle’ diyenler; şimdilerde bunlara karşı olanları suçluyor!

Daha birkaç yıl önce ölen kralı için ülkemizde yas ilan edilen Suudi Arabistan, Türkiye’de gayrimenkul almış alan Suudi vatandaşlarına malları satın ve Türkiye’yi terk edin çağrısı yapmış…

Memleketin birinde, iktidarın halefi ana muhalefet partisinin lideri, 24 gün boyunca sokaklarda yürüyor, elinde Diyojen gibi fener yok gündüz vakti ama beyaza kırmızı yazılı ‘adalet’ pankartı var.

“Eğer Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim açısından düşünün” diyor Nikola Tesla… Bundan, yaklaşık 100 yıl öncesinden!

Tam da bu arada, OHAL’e dayalı KHK’larla kurulan Varlık Fonu AŞ’ye devredilen PTT’nin 37 bin çalışanının işlerinden olma kıskacına takıldığı haberi geldi…

Bir de ne görelim… Meğer, bölgenin ekonomik lokomotifi konumundaki, 210 bin yaş çay üreticisi, 2 milyonu aşkın insanı ilgilendiren Çaykur’un işçileri de aynı kıskaca girebilirmiş…

Hazır sözü edilmişken, ‘jölelinin’ Varlık Fonundaki Çaykur, 2.Sürgünde kotayı 500 kg yaptı diye sevinen yaş çay üreticisi, 1.sürgündeki 400 kilo kotasını doldurmamış olmasına seviniyor ve teşekkür de ediyormuş!

Ve bunu derken, geçen yıl kötü sonuçlara karşı alınmayan önlemler sonrasında küme düşen Ç.Rizespor yönetimi hala komşu ekip Trabzonspor’a göndermeler yaparak, son Bursa maçıyla sorumluluktan kurtulmaya çalışıyormuş…

Zannediyorlar ki, rakip hakkında ‘şikeden’ suç duyurusunda bulununca, bir sezon boyunca yaşanan bütün başarısızlıkları aklanacak!.. Tıpkı siyasiler gibi…

Sanki 15 yıldır ülkeyi muhalefet yönetip, insanları ve toplumu bu duruma ABD ile Rusya düşürmüş!

Çağan Irmak, sosyal medyadan seslenmiş, “Hayır diyen terörist, yürüyen terörist, gözünün üstünde kaşın var diyen terörist. Yoksa siz hala terörist ilan etmediklerimizden misiniz” diye ama biz devamını getiriyoruz…Yaşama, doğaya, suyuna, toprağına, yurduna, vatanına, canına sahip çıkanlarını da unutmadan… Yaşam için #adalet…

Yürüyüşü başlatıp, mitingle bitiren CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Yürüyüşümüzün sonuna gelmiş olsak da, adalet arayışımız, demokrasi mücadelemiz ve haksızlıklara karşı koyma irademiz asla son bulmayacaktır” derken… Mitingde verdiği mesajda, “Sokaksa sonuna kadar sokak; darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz” ifadelerini kullanarak 10 maddelik manifesto sıralaması, memleketin ahvalini tam da ortaya koyuyor!

Ancak bunca gelişmeyi görmeyen memleketim insanı haksız da değil … Bunca salak, gerzek, aptal ve beyinsizi toparlayıp bir araya getirmek, gerçekten büyük bir meziyettir! Bu durumu idare edenin hakkını yememeli elbette!

Tam da bu zorlu süreçte, Rize’nin önemli değerlerinden ve güzel insanlarından, arkadaşımız/dostumuz, kuyumcu Erol Gökçay, uzun süredir mücadele ettiği amansız hastalığa yenik düştü! Bir güzel insanı daha verdik, toprağın kara bağrına… Ruhu şad olsun, Allah rahmet etsin!

Memleketin birinde hala yürüyor insanlar, ama yüz bin ama bir milyon… Yürüyor adalete, aciliyetten!