Rasim Yılmaz
rasimyilmaz08@hotmail.com

“50 derece sıcakta, al Güneşin altında yürüyen “adalet” yürüyüşçülerini küçümseyen, tehdit eden, iftira atan iktidar ve sözde muhalefet sözcüleri bilmeliler ki; yarın devran döndüğünde “ADALET” en çok kendilerine gerekli olacaktır.”Rasim Yılmaz

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu‘na 14 Haziran 2017’de yirmi beş yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verilmesinin arkasından aynı gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, olağanüstü gündemle parti grubunu toplayarak 15 Haziran’da Ankara’dan İstanbul’a yürüyeceği kararını kamuoyuna duyurduğunda tabanında ve kamuoyunda ciddi bir heyecan yaratacağı belliydi.

19988966_10213546947457830_1232021929_n

Kılıçdaroğlu, 15 Haziran sabahı Kızılay Güvenpark’tan partililer ve on binlerle ifade edilen büyük bir halk desteğiyle elinde “ADALET” yazılı bir dövizle yürüyüşe geçti. İlk günün 22 kilometrelik ilk etabı Ankara çıkışındaki 75’inci Yıl Hipodromunda tamamlandı. Bir vatandaş olarak ilk günkü yürüyüşe bende katıldım. O büyük yürüyüşün ilk günkü yürüyenlerdeki heyecan ve coşku görmeye değerdi. Yürüyüşün gerek konulan hedef, gerek içerik ve de kitlesellik açısından tarihi bir yürüyüş olacağını daha o gün iddia etmiştim.

19970731_10213546949177873_2066033575_n

Yürüyüşün 16. Gününde Adapazarı Hendek bölgesinde Ankara’dan giden Artvin grubuyla Bolu’da buluşarak tekrar katılarak o günkü kulvarı da birlikte yürüdüm.  Yürüyüşün 16. Gününde en çok ilgimi çeken; yol boyunca işçilerin, köylülerin ve tarım emekçilerinin yürüyüşçülere gösterdiği sıcak ilgi yanında Kılıçdaroğlu’nun inançlı, ve kararlı tempolu yürüyüşüydü. Yaşına ve her gün en önde yürümesine rağmen Kılıçdaroğlu’nun yürüyüş temposuna ayak uydurmak gerçekten zordu.

Aslında bu yürüyüşün  kimilerine göre geç kalınmış bir yürüyüş olduğu söylense de, iktidar ve yandaşları dışındaki her kesimin, içinde kendisini bulacağı ortak talepler yürüyüşüne  dönüşmesi oldukça anlamlı ve düşündürücüydü. Çünkü, yürüyüş boyunca toplumun çok değişik kesimlerinden ciddi katılımlar ve destekler geldi. Sanırım böyle olacağını istediği için olacak ki Sayın Kılıçdaroğlu, parti kimliğini öne çıkarmak yerine, yürüyüşü tek başına başlatmış, “herkes için adalet”  söylemini ön plana çıkararak, bence doğru bir tutum sergilemiştir.

19988846_10213546938937617_669972767_n

Çünkü Türkiye’de yargıya artık kimsenin güveni kalmamıştır. “Türkiye’deki yargı kamuoyu üzerinde özellikle başta siyasi davalar olmak üzere hukuktan, adaletten, vicdani değerlerden uzak; iktidarın istekleri doğrultusunda karar vermektedir. Ne gariptir yürüyüşün 16. Gününde Artvin ve Ankara’dan yürüyüşe katılan Artvinliler “Cerattepe için Adalet” dövizleriyle yürümüşler, fazla değil iki gün sonra, sürmekte olan en büyük çevre davası unvanına sahip Cerattepe davasında Danıştay  Rize İdare Mahkemesinin kararını onaylayarak Artvin halkına rağmen madenci şirketten yana karar vermiş olması da yargının ne konumda olduğu, Artvinlilerin “Cerattepe için Adalet” arayışlarının ne kadar haklı olduklarını göstergesidir.

Sonunda yürüyüş onca şantaj, tehdit, provokasyon, ve küfürlere inat kendi iç disiplininden taviz vermeden 25. Gününde İstanbul’da milyonlarca emekçiyle buluşarak bir mitingle sonlandırılmıştır. Daha dorusu bu yürüyüşün bir son değil, bir başlangıç olduğu mesajı verilmiştir.

20030932_10213546945137772_986772663_n

Mitinge katılanların sayısı:

Yürüyüşün ilk gününden itibaren, yürüyüşü engellemek için olmadık yollara başvuranlar şimdi de kafayı sayılara takmış durumdalar. Bu muhteşem en demokratik tepki yürüyüşünü gözden düşürmek adına laf üretenler her ağızlarını açtıklarında ne kadar küçüldüklerinin farkında bile değiller. Daha önce Maltepe’deki aynı meydanda AKP’nin yaptığı ve bugünkü kalabalığın yarısı kadar olan mitingde “2 milyon kişi” olduğu ilan edildiğinde görüş belirtmeyen İstanbul Valiliği bile ne hikmetse “Adalet Mitingi”ne katılanların sayısının 175 bin olduğunu yazılı açıklama ile duyuruyor.

Yine üstüne vazifeymiş gibi Melih Gökçek ise 82 bin kişinin katıldığını iddia ediyor. Muhtemelen Ankara’da kaybettiği prestijini saraya karşı kurtarmanın hesabı peşinde.

Öte yandan gericiliğin borazanı A. Dilipak ise; “Alan 55. Bin metre kare, metre kareye 4 kişi koysanız 110 bin eder” diyor. Belli ki Dilipak’ın matematik bilgisi sıfır. Kendi verdiği rakamları bile çarparak sonuca ulaşmaktan aciz.

AKP ve diğer çevrelerin (Bahçeli- Perinçek) hazımsızlığı ve mitingi sayısal olarak az gösterip değersizleştirme tutumunu anlamak zor değildir. Çünkü 16 Nisan kıralın çıplak olduğu açığa çıktığı üzere ayaklarının altındaki toprağın kaydığının farkındalar.

20030850_10213546937777588_203979214_n

ADALET İSTEMEYENLER:

Elbette kariyeri ne olursa olsun herkes yasalar karşısında eşit olduğu gibi, yasalara da uyma zorunluluğu vardır. Bu kural herkes için geçerlidir. Yürüyüş ise en demokratik haktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önceki Can Dündar ve Erdem Gül olayında Anayasa mahkemesinin kararını tanımadığını söylememiş gibi,  Anayasa’nın 138. maddesini hatırlatarak,  Berberoğlu’na verilen cezanın “yargının kararı” olduğunu, buna tepki göstererek “Adalet Yürüyüşü” nü  başlatan Kılıçdaroğlu’nun Anayasa’ya aykırı davrandığını söyledi. Ne var ki yürüyüşün son günü yurtdışından yaptığı açıklama da; şu anda tutuklu olan ve yargı süreci devam etmekte olan, siz beğenseniz de, beğenmeseniz de 6 milyon insanın oyunu alarak seçilmiş olan  HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a “terörist” yakıştırmasını yaparak yargıyı nasıl etkilemeye ve baskılamaya çalıştığını göstermiştir. Bu tutumuyla ise  “adalet” yürüyüşünün ne denli isabetli olduğunu da kanıtlamış olmaktadır.

Bahçeli’yi ise anlatmaya gerek yok. AKP’yi bile sollayarak, kendisine verilen koltuk değnekliği görevini itinayla sürdürmenin çabası içerisindedir.

Oysa ben derim ki; 50 derece sıcakta, al Güneşin altında yürüyen “adalet” yürüyüşçülerini küçümseyen, tehdit eden, iftira atan iktidar ve sözde muhalefet sözcüleri bilmeliler ki; yarın devran döndüğünde “ADALET” en çok kendilerine gerekli olacaktır.

Sonuç yerine:

Bu yürüyüş bir tepki sonucu ortaya çıkmış olsa da; sürecin dikkatli, disiplinli ve inançlı bir şekilde yönetilmesi neticesinde başarılı bir şekilde sonuçlanmış, “Türkiye’deki bu adaletsizliğin görünür kılmasında” çok büyük katkıları olmuştur.

Bu yürüyüş, Türkiye’deki emek ve demokrasi güçlerinin bir kez daha ortak tepki verme iradesini güçlendirmiş, önümüzdeki sürecin önünü açmıştır. 16 Nisan’da genişleyen olanaklar,  bu yürüyüşle daha da perçinlenerek demokrasi mücadelesinin önünü açmış, emek ve demokrasi güçlerini bir araya getirmede önemli bir araç olmuştur.

19893918_10213546949057870_1868018332_o

Kısacası; “Adalet Yürüyüşü” bir kez daha  bütün emek, demokrasi ve muhalefet cephesini birleştirerek geleceğe dair umutları yeşertmiştir. Şu artık iyice anlaşılmıştır ki; Her kim ki, ya da herhangi bir örgüt inançlı, kararlı ve doğru taleplerle ortaya çıktığında ister adalet için, ister insan hakları için, ister düşünceyi ifade özgürlüğü, ister basın özgürlüğü, ister barış, ister temel hak ve özgürlükler için olsun arkasında milyonları bulacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ”Adalet yürüyüşünü son değil başlangıç”  kabul edilerek birlik  daha da geliştirilerek mücadeleye devam edilmelidir.

Emek ve demokrasi güçlerinin yolu açık olsun…