Adana (1)

HDP Kadın Meclisi’nin, “Böyle gitmez, kadınlar izin vermez” diyerek başlattığı kampanya kapsamında yapılan etkinliklerin üçüncü durağı İstanbul ve Ankara’dan sonra Adana oldu. Atatürk Meydanı’nda kadın kürsüsü kuruldu, kadınlar halaylar ve türküler eşliğinde bir araya geldi.

Etkinliğe HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, MYK Üyesi Asiye Kolçak, Milletvekilleri Dilan Dirayet Taşdemir, Meral Danış Beştaş, Leyla Birlik ve Saadet Becerekli katıldı.

Etkinlikte Kemalbay ve Konca söz alarak siyasal gelişmeleri değerlendirdi ve tüm kadınları il il kurulacak olan kadın kürsülerine davet etti. Kemalbay ve Konca şöyle konuştu:

Adana (4)

Serpil Kemalbay

Tüm baskılara, karanlık tabloya rağmen sokağı terk etmiyorsunuz. Bugün bütün zorlukları aşarak buraya geldiniz, başım gözüm üstüne geldiniz.

Faşizm Türkiye’de kurumsallaşmaya çalıyor ve biz onu tanıyoruz. Nereden tanıyoruz; AKP-Saray iktidarından tanıyoruz, Türkiye halklarını, kadınları, gençleri, emekçileri yok sayan Saray politikalarından tanıyoruz. Erdoğan iktidarı demokrasinin en asgari kurallarını dahi askıya alarak, yasama, yürütme ve yargıyı ortadan kaldırarak bütün ülkeyi tek bir yerden yönetiyor. Tek adam rejimi kendini kurumsallaştırmaya çalışıyor. Bizler buna karşı “Bu böyle gitmez, kadınlar faşizme izin vermeyecek” dedik ve bir kampanya başlattık.

Türkiye halklarının barış ve demokrasi ihtiyacı, yok sayılarak, savaşla, kutuplaştırma ve ötekileştirme politikaları ile karşı karşıya bırakıldı. Bu yok sayılma ve ağır sömürü sistemi ile baş etmek zorundayız. Saray-AKP, bu rejimi kurumsallaştırmak için kadınları araçsallaştırmak için elinden geleni ardına koymuyor. Kadınlara yönelik politikalar her geçen gün kadınları daha çok kuşatıyor. Biz bu kuşatmayı yenmek için mücadele yürütüyoruz.

Pembe otobüslere “hayır” diyoruz

Eğitim sistemindeki müfredatın cinsiyetçiliğinden tutalım da Malatya’da pembe otobüsle kadınların toplumsal alandan dışlanmasına yönelik politikalar yükseltiliyor. Bizler cinsiyetçiliğe karşı en az 100 yıl mücadele yürüttük şimdi bu kazanımları vermek istemiyoruz. Aksine kadın özgürlükçü mücadeleyi başarıya ulaştırarak yeni bir yaşam kurmak istiyoruz. Pembe otobüsler, kadına yönelik şiddetin sorumluluğunu sanki kadınlarmış gibi bizlerin üzerine örter ve kadınları suçluluk duygusuna iter. Hal bu ki bir toplumda saklanacak, gizlenecek bir şey varsa o da cins ayrımcılığıdır, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu kadar ayyuka çıkartılmasıdır. Biz pembe otobüslere buradan “hayır” diyoruz ve toplumun her alanında kadınların özgür, eşit bir şekilde var oluşunu savunuyoruz. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Kadınlara biçilen rol itaat etmek, itaat etmeyeceğiz

Adana’da sık sık işsizlik rekoru kırıldığını biliyoruz. Kadınların istihdama katılımı yüzde 13. Kadınlar en çok çocuk doğurmaya yönlendiriyor ve çocukların bakım hizmetinin toplumsallaştırılması neredeyse sıfır noktasında. Kadınlara biçilen rol itaat etmek, biat etmek. Biz itaat etmeyeceğiz. Toplumsal alanın her alanında kadınlar var ve kadınlar kamusal yaşamdan uzaklaştırılamayacaklar. Kadınlara bahşedilen işler ise uzun iş saatleri olan, sağlık ve güvenlik koşulları sağlanmayan, düşük ücretli işlerde kadınların istihdamına rastlayabiliyoruz. Kadınlara lütfedilen işler de işte bunlar.

28 yıllık “geçici tarım işçiliği” mi olur?

Geçen gün Adana’da geçici tarım işçilerinin yaşadığı çadırları ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımız 28 yıl önce savaş sebebiyle zorunlu göçle adana ya göç etmek zorunda kalmış Kürt işçilerdi. Tam 28 yıldır 8 bine yakın geçici tarım işçisi Tuzla’da tarım işi ile hayatını kazanıyor. Bu nasıl bir geçici işçiliktir, tarım sektörüdür, bu nasıl ırkçı cinsiyetçi iş bölümüdür? O işçiler dediler ki “artık biz insanca yaşamak istiyoruz”. 14 yıldır iktidarda olanların bu topluma bahşettiği yaşam budur. Biz bu eşitsizliği ortadan kaldırana kadar mücadele edeceğiz.

Yine başka bir tarım işçisi Perihan Akın, Urfa’dan Bursa’ya çalışmaya gitti ve ırkçı bir saldırıya uğradı. Perihan kardeşimiz 28 yıldır geçici tarım işçiliği yapan işçiler gibi emeği görülmeyen, hangi sorunlarla karşı karşıya olduğu bilinmeyen biz kadınlardan biri. Bu ülkeyi yönetenlerin kışkırtmaları sonucunda yaşamını yitirdi. Tekrardan Allah rahmet eylesin diyoruz.

İçişleri Bakanı’na derhal istifa etmesi çağrısı yapıyoruz

Türkiye’de 7 Haziran’dan bu yana sürmekte olan ağır baskı ve şiddet ortamının sonucu olarak Hatun Anne’nin cenazesine yapılan ırkçı saldırıyı yaşadık. Hatun Anne’nin cenazesine saldıranlar “Burası Ermeni mezralığı değil” diyordu. Bu ülkenin İçişleri Bakanı hala koltuğunda oturuyor. Üstelik bu ırkçı saldırıyı kamuoyu ile paylaştığımızda bizleri suçladı, “Alevi, Ermeni gibi kavramla kullanılmamıştır” dedi. Ama bugün suçüstü yakalandılar. Halen İçişler Bakanı koltuğunda oturmaya devam ediyor. Bizler İçişleri Bakanı’na derhal istifa etmesi çağrısı yapıyoruz.

Besime Konca

Burada bulunan tüm arkadaşlarımız 90’larda köyleri yakılmış, yıkılmış, tanımadıkları, bilmedikleri metropollere göç etmiş arkadaşlarımızdır. Tarihini unutmayan, direnen kadınlar buradadır. Direnen kadınları selamlıyoruz.

Türkiye’nin her sokağında sözümüzü söylemek istiyoruz

“Böyle gitmez kadınlar izin vermez” dedik çünkü bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bunu gerektirmektedir. Evinde olsun, işyerinde olsun, otobüste olsun, şiddete uğrayan kadınlar olarak bunun böyle gitmeyeceğini söyleyerek birbirimiz ile dayanışma içerisinde olacağız. Bugün Adana’dayız, yarın Amed’deyiz, sonra istanbul’a gideceğiz. Türkiye’nin her sokağında sözümüzü söylemek istiyoruz.

AKP iktidarı her gittiği yerde cinsiyetçiliği, milliyetçiliği, dinciliği kendi sözleri ile kurmaya çalışıyor. Medya eğer yaptıklarımızı yansıtmayacaksa biz de kadınların kürsüsünü kurarak il il dolaşarak kadınlarla buluşacağız.

Yeni müfredatla “çocuklarınızın geleceğini de çalacağız” diyorlar

Bugünkü eğitim müfredatını hiçbir kadın kabul edilemez. “Erkeğe itaat etmek ibadet etmektir” diyor. Her gün müfredata ilişkin yeni bir şey çıkıyor. İlkokul 4. Sınıf kitapları “Okuyan erkekler kadı, okuyan kadınlar cadı olur” diyor. Bugüne kadar “Bize oy verin, itaat edin, ucuz iş gücü olarak çalışın” diyen ama bu yeni müfredat ile sizin “Çocuklarınızın geleceğini de çalacağız” diyen bir iktidar var karşımızda. O yüzden “Bu böyle gitmez, kadınlar izin vermez” diyoruz. Ellerini çocuklarımıza kadar uzatan bir fütursuzlukla karşı karşıyayız. Hangi düşünceden olursak olalım dayanışmazsak yarın daha büyük trajedilerle karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenle tüm kadınlar buraya gelmeli, bu kürsüyü kullanmalıdır.